Bahçeli'nin en sevmediği danışman Karatepe
Cumhuriyet Gazetesi yazarı Barış Terkoğlu Devlet Bahçeli'nin en sevmediği danışmanın Şükrü Karatepe olduğunu açıkladı.
Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetim Kurulu Başkanvekili Profesör Şükrü Karatepe 2017 yılında referanduma giden değişikliğin nasıl hazırlandığını, halkın nasıl olup da oy verdiğinin hikâyesini anlattı.
Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetim Kurulu Başkanvekili Profesör Şükrü Karatepe, Demokrasiyi Güçlendirme Derneği’nin çıkardığı kitaptaki satırlarında, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin 2018’deki anayasa değişikliği referandumundaki payını gözler önüne serdi. Karatepe, “Başkanlık sistemini Erdoğan değil Bahçeli istedi” dedi.
Zamanında Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Şükrü Karatepe'nin eyalet sistemi açıklamasına sert tepki gösteren Bahçeli, “Hem AK Parti'yi hem bizi sabote ediyor.” diyerek Karatepe’nin görevden alınması hususunda çağrıda bulunmuştu.
CUMHURİYET GAZETESİ YAZARI BARIŞ TERKOĞLU ANLATTI
Katkı verenlerin neredeyse tamamının başkanlık sistemine karşı olduğunu dile getiren Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Barış Terkoğlu, Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetim Kurulu Başkanvekili Profesör Şükrü Karatepe'nin ise bir istisna olduğunun altını çizerek, şunları aktardı:
"Elbette başkanlık rejimini destekliyor. Dahası; Karatepe, başkanlık sistemini, Erdoğan için hazırlayan isimlerden. Cumhurbaşkanının yanında, başdanışmanlık dahil, pek çok sıfatla bulunmuş. Haliyle kitaptaki açıklamalarının satır arasında, 2017 yılında referanduma giden değişikliğin nasıl hazırlandığını, halkın nasıl olup da oy verdiğinin hikayesini de anlatıyor."
Gazeteci, "Sadece Erdoğan’a değil, Abdullah Gül’e de yakın olan Karatepe, yaptığı eyalet açıklamaları nedeniyle Devlet Bahçeli’nin hedefi olmuştu. Bahçeli, Erdoğan’a, Karatepe için çağrıda bulunmuş, 'Ben olsam görevden alırım' demişti. Ancak Erdoğan, ondan vazgeçmedi" hatırlatmasında da bulunarak şunları kaydetti:
'SİSTEMİ BAHÇELİ GETİRMİŞ'
"(...) Karatepe, 'başkanlık iyi parlamenter sistem kötü'den ibaret bir görüşe sahip değil. Şunu söylüyor: 'Devletin organları arasındaki dengeleri, ilkelerine uygun olarak kuran parlamenter sistem de başkanlık sistemi kadar iyi işler. Anayasadaki çelişkiler, parlamenter sistemin ilkelerine uygun düzenlemeler yapılarak da giderilebilirdi. Fakat parlamenter sisteme dönülmesine yönelik güçlü bir irade ortaya konmadı.'
Karatepe’nin ortaya koyduğu çelişkili hali yaratanlardan biri kim mi? Elbette Tayyip Erdoğan. Karatepe’den dinleyelim: 'Abdullah Gül, anayasa açıkça izin verdiği halde, parlamenter sistemin sınırları içinde kalarak, Bakanlar Kurulu’nu başkanlığında toplantıya çağırmadı. Oysa Tayyip Bey, 2014’te halk tarafından cumhurbaşkanı seçildikten sonra, Bakanlar Kurulu’nu sürekli olarak Külliye’de topladı. Bu dönemde görevli olarak bulunduğum Bakanlar Kurulu toplantılarına her zaman Tayyip Bey başkanlık etti. Başbakanlar toplantı masasının çevresinde diğer bakanlar gibi oturdular.'
Peki nasıl oldu da çelişki giderildi?
Karatepe’nin anlattığına göre, AKP’de 20 kişi, üç farklı metin hazırlamış. Üstelik önerilmesi düşünülen iki tanesi, parlamenter sistemi düzeltme üzerineymiş. Beklenti de aslında buradan ilerlemekmiş. Devamını Karatepe şöyle anlatıyor: 'Üç çalışmayı da bitirdiğimiz günlerde Devlet Bahçeli, ‘Çelişki giderilsin, başkanlık sistemine geçilsin’ açıklaması yaptı.'
Yani, başkanlık sistemini Erdoğan’a değil, Bahçeli’ye borçluyuz!
'ERDOĞAN 'BİLİYORUM' DEDİ'
Durum öyle ki, işe başladıklarında, külliyedekiler, başkanlık hayalini mümkün görmüyormuş: 'Külliye’de anayasa hazırlık çalışmaları başladığında, böyle kapsamlı bir anayasa değişikliği ile başkanlık sistemi kurulacağı yönünde bir beklenti yoktu.'
Mühürsüz oyları, sandık hileleri üzerine tartışmayı unutmadık. Ancak tüm bunların dışında, referandum öncesindeki anketlerin durumunu, Karatepe açığa vuruyor: 'Yapılan araştırmalar, anayasa değişikliğinin çantada keklik olmadığını gösteriyordu. Başlarda yapılan araştırmalara göre, ‘evet’ oyu verecekler 'hayır' vereceklerden daha azdı. Sayın Cumhurbaşkanımıza durumun çok riskli olduğunu söyledim. 'Biliyorum' dedi. Yüksek riski bilerek hareket etti.'
Anketlere göre 'hayır', 'evet'ten fazlaydı. Üstelik AKP, kendi çevresinde bile sistemi anlatamıyormuş: 'Tanıtımın başladığı ilk günlerde Sayın Cumhurbaşkanı, katıldığı toplantılarda önce sistemi anlattı. Fakat gelen tepkilerden insanların konuyu anlamakta zorlandıkları fark edildi.'
Kabahat onun ya da dinleyenlerin demeyin, anayasayı hazırlayan Karatepe’de de durum farklı değilmiş: 'Düzenleme oldukça karmaşıktı ve uzman olmayanların anlaması mümkün değildi. Üniversitelerde yaptığım konuşmalarda, bir süre sonra, hukuk fakültesi hocalarının dışında, herkesin dikkati dağılıyordu.'
'MİLLET ANLAMADAN OY VERDİ'
Karatepe, seçimin kampanyasının sonunda vardıkları yeri de açıkça söylüyor: 'Anayasanın hangi maddesini neden değiştirdiğimizi, hangi maddeyi neden kaldırdığımızı, hangi maddeyi hangileriyle uzlaştırdığımızı, hangi maddeyi iptal ettiğimizi anlatamadık.'
İşin enteresan tarafı, Karatepe’ye göre bile sistemin eleştirilecek yönleri var. Erdoğan’a rağmen bunu da söylüyor:'Cumhurbaşkanının çok ağır olan yükünü paylaşacak 3-4 yardımcı atamasının daha uygun olduğunu düşünüyorum. Fakat Tayyip Bey tek yardımcıyı yeterli görmektedir.' Ancak Karatepe’nin anlattığına göre, muhalefet de seçim süreci boyunca anlamlı bir eleştiri yaparak halkı aydınlatamadı. Yaratılan seçim atmosferi de zaten anlatacak ortamı ortadan kaldırmıştı:
'Muhalefet, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine bir cümle bile mantıklı eleştiri getirmedi. Siyasi ortam insanların birbirlerini dinlemesine uygun değildi.'
Diyeceksiniz ki peki insanlar seçimini nasıl yaptı? Başkanlık mı parlamenter sistem mi kararını nasıl verdi? Acı ama Karatepe kendileri için yanıtını veriyor:
'Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi halka yeterince anlatılamamıştır. Seçmen, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini öğrendiği, benimsediği, mevcut sistemden üstün gördüğü için oy vermemiştir. Millet, Tayyip Bey’e güvendiği ve inandığı için oy vermiştir.' (...)"