Kimya ve fizik biliminin ortak yanı atomu çözmeye çalışmalarıdır. Ancak, kimya atomun özellikleri ile de ilgilenir.
İlk düşünürler her şeyin sadece evrensel bir elementten oluştuğuna inanıyorlardı. Tales, evrensel elementin su olduğunu düşünüyordu. Anaksimenes evrensel elementin hava olduğunu söylerdi. Heraklitos evrensel maddenin ateş olduğundan yana görüş bildirmişti. Empedokles bu elementleri birleştirdi ve bir element daha ilave etti: Toprak, su, hava ve ateş. Aristo ise beşinci elementi ilave etti.
Görüleceği üzere, ilk düşünürler deney yapmadan görüşlerini ortaya koymuşlardır. Daha sonra, Mısırlılar deneylere dayanmaya başlarlar ve bu gelenek günümüze artan bir anlayışla gelir.
19. yüzyılda henüz atom sayısı bilinmeyen bir konuydu. Bilindiği gibi, bir atomda bulunan protonların sayısı atom sayısını vermektedir. Atomun sayısı atomun kütlesinden daha iyi bir ölçüdür. Günümüzde Periyodik Kanun’u atom sayısının bir fonksiyonu olduğunu söyleyebiliriz.
Bugün itibariyle Periyodik Kanun tarafından oldukça iyi açıklanan yaklaşık 118 bilinen element bulunuyor. Bu elementlere yer bulmak için periyodik cetvel genişletilmiş ve değiştirilmiştir.
Periyodik düzenin sonunda kocaman bir boşluk vardır. Dünyanın her yanından bilim insanları bu boşluğu doldurmak için çalışıyorlar.
Yeni elementler yapmak için yeni çekirdekler bulmak gerekiyor. Bir atom çekirdeğindeki proton sayısının değiştirilmesi o atomu başka bir elementin atomuna dönüştürmektedir.
Yakın zamana kadar bir elementi ilk sentezleyen kişinin veya grubun adı elemente verilirdi. 1980’lerde element 104’ün isimlendirilmesinde ABD ve Rus bilim insanları kendilerini yetkili görüyorlardı. Sonunda uzlaşma sağlanarak isimlendirme yapılabilmişti.
Artık silahlı savaşlar yerini element savaşlarına bırakmıştır.
