Johannes GUTENBERG’in matbaayı bulduğu ve bunun tarihteki en büyük buluşlardan birisi olduğu herkesçe bilinmektedir.
Bu görüşün yarısına doğru diyebiliriz. Çünkü, MÖ. 1700 civarında Girit’te baskı tekniği bulunmuş ve GUTENBERG’in baskı işini geliştirdiğini söyleyebiliriz.
Değiştirilebilir harflerle baskıyı ilk bulan iddia sahibi ne GUTENBERG ne de Pi CENG’tir. Minos Çağı’nda Girit’teki isimsiz bir matbaacıdır. Minos Matbaası’nda fırınlanmış kilden yapılmış bir çift yüzlü disk kullanılıyordu.
Ama şu soruyu da hemen yöneltmemiz gerekiyor: Neden GUTENBERG’in matbaasının etkisi, Girit’teki matbaanın etkisinden daha fazla olmuştur?
Bir buluşla ortaya çıkmak birçok ülke için kolaydır. Buluşların önündeki en büyük engel, o toplumun bu buluşu kullanabilecek kapasiteye sahip olmamasıdır.
Mucitler yaşadıkları toplumun sorunlarını tanımlayabilen ve dehalarıyla bunların bazılarını çözen kahramanlardır.
Thomas EDİSON sesi kaydeden bir şey yapma dürtüsüyle hareket etmişti. EDİSON, gramafonun muhtemel kullanım alanlarını da listelemişti. Bu listede ölen insanların sesini kaydetmek, saati anons etmek ve dil bilgisi öğretmek baskın olarak yer alıyordu. Girişimciler EDİSON’un listesini kullanmak yerine buluşunu müzik çalan bir makineyle birleştirdiler.
Buluş muhakkak ki önemli, toplumun buluşu kullanım kapasitesi çok daha önemli olmaktadır.
