Şeyda Asfiya Deniz

Kendimi feda etmeye değer mi?

Şeyda Asfiya Deniz

İnsanların seninle ilgili düşündükleri senin için önemli olmaya devam ettiği müddetçe insanlar için hiçbir zaman önemli biri olmayacaksın.

İnsan beyninde dünyaya geldiği andan itibaren bütün duyguların çekirdekleri bulunur. İnsan dünyadaki en kıymetli kişi olarak hissedecek parçaya da, dünyadaki en pislik insan olarak hissedecek parçaya da sahiptir. Yaptığım işi en güzel şekilde yaparım özgüvenine de yaptığım işten bir halt olmaz, hiçbir şeyi başaramam değersizliğine de sahiptir.

Bunu duymak size nasıl geldi?

Peki şimdi; daha doğduğunuz andan itibaren içinizde var olan bu güzel duygular nereye gitti hiç düşündünüz mü?

Değerli, kıymetli, sevilen, başarılı, özgüvenli, kararlı, anlayışlı, cesur…

Bu duygular içimizde var olan beynimizde bilgisi bulunan duygulardı aslında, sonradan bağlantısı kopan internet gibi zamanla yok olmuş ve işlevsel olarak kullanamadığımız sadece bir bilgi olarak bildiğimiz: “Özgüven diye bir şey varmış, değerli olmak, sevilmek diye bir şey varmış acaba nasıl sahip olurum diye yana yakıla aradığımız duygular.

Özgüvenli, değerli, sevilen biri olmak için ne kadar kitap okusak da videolar izlesek de kahretsin ki bunu bir türlü başaramıyoruz, hiç biri işe yaramıyor.

Sonra hepinizin bildiği senaryo işte:

Oynat bakalım!

Kendini feda edercesine onun bunun ne kadar işi varsa hallet daha onlar talep etmeden yardıma koş, senin için zor da olsa borç ver alamayınca olsun canım ne önemi var diyip parandan vazgeç. Olabildiğince çok memnun edici ol ki onlar seni değerli biri olarak görsün yani değer versinler. Bu sayede değerli olmak için bir şansın olabilir.

Yaşayıp da tecrübe ettiğiniz bir şeyse bu, senaryonun sonunu da biliyorsunuzdur:

Kendinizi feda ettiğiniz o kişi:  “Senden yardım isteyen oldu mu?” ya da “Bunlar senin vazifen, tabi yapacaksın!” ya da “Yaptıklarını biraz abartmıyor musun?” Bu cümleler tanıdık geldi mi?

Kendini düşünmeden sadece memnun etmek ve bunun sonucunda değerli olmak için yaptığın onca şeyden sonra yine önemli biri olmazsın çünkü sen kendini önemli görmüyorsun kendi isteklerini kendi arzularını, kendi imkânlarını başkaları için kolayca feda edebiliyorsun. Neden insanlar senden kolayca vazgeçmesinler ki! Kendine vermediğin değeri insanlar neden sana vermek zorundalar kalsınlar ki.

Bunu kabul ettiyseniz artık biliyorsunuz ki insanların size vereceği değer naylon bir değerdir. İstedikleri zaman çeker alırlar ya da biraz daha verme vaadiyle sizi etrafında tutup kullanmaya devam ederler.

Şimdi gelelim bu duygulara ne oldu da bağlantı koptu ve şifre nerede?

Bağlantı şifresi ‘ANNE’de.

Dünyaya geldiğimiz andan itibaren ilk ilişki kurduğumuz şey annedir. Sen daha annenin karnındayken annenin değer verip beklediği bir bebeksen senin değerli biri olduğunu düşünüp sana öyle baktıysa, ihtiyaçlarını önemseyip zamanında karşıladıysa, sana hata yapma hakkı verip seni şartlı şurtlu sevmediyse; değerlilik çekirdeğin büyüyüp yeşermeye başlar. Beyninde bulunan değerlilik bağlantısı annenle kurduğun ilişkiyle güçlenir, dallanıp budaklanır.

O zaman birilerinin gözünde değerli olmaya ihtiyacın da kalmaz çünkü sen zaten değerlisindir. İnsanlar seni, yaptıklarını, tercihlerini, kararlarını kabul etmeseler de değerlisindir. O duyguyu başkasından almaya ihtiyaç duymazsın duygu zaten sen de mevcuttur. Hatta şunu da söylemeliyim. Bu duygu sende varsa; insanlar zaten sana otomatik olarak değer verecektir. Bu değer naylon bir değer de değildir. Gerçek bir değerdir. Sen onların isteklerini, arzularını, beklentilerini karşılamasan da değerlisindir. Seni olduğun gibi kabul edecekler, yapabildiğin kadarını yeterli göreceklerdir.

Bu duyguyu bir sebeple annenden alamadıysan, etraftan almaya çalışırsın kurduğun her ilişkide beklentilerin fazla olur etrafında ki insanları annen farz edip(bilinçdışı) şu annemi memnun edeyim de beni sevsin, değer versin gibi bir fantezi ile yaşayıp gidersin.

Bu senaryoyu biraz önce konuşmuştuk.

Şimdi diğer senaryoya geçelim.

Annen hala hayatta ise onunla konuşup küçükken alamadığın bu değerlilik duygusunu sana verip veremeyeceğini sorabilirsin. Ya da zaten bunu biliyorsundur. Eğer annen senin bu ihtiyacını şimdi burada karşılayabilecek biri ise onunla yeniden güvenli bir ilişki kurabilirsin. Seni olduğun halinle kabul edebilir, sana hata yapma kusurlu olma hakkı verebilirse ne ala.

Eğer, annen bunu hala yapamıyorsa ya da hayatta değilse; kendi kendine annelik yapmaya ne dersin?

Kendini olduğun gibi kabul etmeyle işe başlayabilirsin kendine hata yapma hakkı verebilirsin. Mükemmel olmak, başarılı olmak, çalışkan olmak, güzel ve titiz olmak zorunda değilsin sen olduğun halinle değerlisin.

Bunun için kendine bir oyuncak bebek almanı isteyeceğim. Bir oyuncak dükkânından senin küçüklüğünü temsil edecek bir bebek seç ve her gün ona sor: “Neye ihtiyacın var, ne duymak istersin, sana ne desem değerli ve özel hissedersin?” ve bu istekleri sen o bebeğe verebilirsin. Bu çalışma ile küçükken bağlantısı kopan değerlilik duygusunun şifresini girerek yeniden bağlantı oluşturabilirsin.

Ne zaman kendinle ilgili düşüncelerin öncelikli ve önemli hale gelirse işte o zaman insanlar için de önemli ve değerli biri olursun.

Yorumlar 1
Behiye Can 08 Aralık 2022 10:51

Bu yazıyı okuyunca aklıma şu söz geldi:İnsanlar size onlara davrandığınız gibi değil;sizin kendinize davrandığınuz gibi davranırlar.Bir bebek almak ve ona bana davranılmasını istediğim gibi davranmak????

Yazarın Diğer Yazıları