Kürşat Açıkgöz

'SABAH OLMASIN, GÜNLER DOĞMASIN NE ÇIKAR

Kürşat Açıkgöz

Bu mısrayı ümit ederim ki hatırlamışsınızdır..!

Kime ait…!

Bu mısrayı hatırlamamak vatanı hatırlamamaktır…!

Bu mısrayı hatırlamamak bayrağı hatırlamamaktır…

Yani bu mısrayı her Türk vatandaşı ezbere bilmek zorundadır…!

Çünkü bu mısra “ Bayrak” şiirinden alınmıştır...!

Şairi kim…!

Elbette ki Arif Nihat Asya…!

Yani BAYRAK şairi…

Her şiirin kesinlikle bir hatırası vardır...!

Dün Çanakkale’de, Dumlupınar, Sarıkamış’ta, Plevne’de  olduğu gibi, bugün de hain şebekelerinin  vatanımıza karşı ihanet içerisinde bulundukları;bayrağımıza, askerimize, polisimize ve insanımıza alçakça saldırdıkları bayrağımız, bugün de her zamankinden daha büyük önem arz ediyor..!

“Ey, mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü, 
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü! 
Işık ışık, dalga dalga bayrağım, 
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.”

 

Şehitlerimizin son örtüsü ancak böyle dile getirilirdi…!

Bu şiirin yazılmasına  Adana’nın kurtuluşu sebep olmuştu.

Evet…!

Adana’nın düşman işgalinden kurtuluş günü için zamanın Milli Eğitim Müdürü bütün okullara haber gönderir... Kurtuluşu şereflendirecek şiirler yazılmasını ister...

Ne yazık ki beklenen şiir bir türlü ortaya çıkmamıştır…

O dönem  kendi memleketi  Adana’da edebiyat öğretmenliği  yapan  Arif Nihat Asya’dan Adana için şiir yazılması istenir…

Arif Nihat Asya günlerce düşünür…!

Çalışmalar yapar…!

Sonunda  5 ocak gecesi Bayrak şiirini yazar…

 

BAYRAK


Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yeryüzünde yer beğen!
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim!

 

Bayrak şiiri ile tarihin altın sayfalarına adını yazdıran Arif Nihat Asya’yı vatan şiirleri ve rubaileri  ile hatırlıyoruz…

Hele hele Mimarsinan’ı dile getirirken;

Erciyes’i, İstanbul’un tepelerine diktiği o muhteşem şiiri ile tarif etmesi ise Kayseri, Erciyes ve Mimarsinan’a verdiği değerin adı olsa gerek…

 

Arif Nihat Asya, kubbelerden, fetihlerden, rüzgâr bekleyen bayraklardan sonra;  rubailerinde dini motifleri işlemesi, güncel konularda ise ağıtlar yakması ile de dikkat çeker.

 

AĞIT

Yollara Kürşad'lar uzanmış, ölü...'
Ağlasın ak ülke, ağlasın süt gölü!
Yiğitlerim uyur gurbet ellerde…
Kimi Semerkant'ta bekler beni,
Kimi Caber'de...

Caber yok, Tiyanşan yok, Aral yok.
Ben nasıl varım?
Ağla, ey Tanrı dağlarından
İndirilmiş Tanrım!

 

O, hiçbir zaman sinmeyi...!

Pusmayı…!

Susmayı…!

Korkmayı…!

İçine kapanmayı düşünmedi…!

O Türk yiğidini, beş bin yıl öncesi ile tanıyor…!

 Kürşatlar! Diyor...!

Ağıtlar yakıyor..!

Ama korkuya değil, hasrete ağıtlar yakıyor..!

Sonra diyor ki “ Kalk Yiğidim” diyerek vatanın yok edilmeye çalışıldığını, yiğitlerin vatana sahip çıkmasını istiyor:

 

KALK YİĞİDİM!

Kalk yiğidim, yine dağ başını duman aldı...
Parçalandı bir kıtanın toprakları,
Aslan payını aslan olmayan aldı...
Kalk yiğidim, yine dağ başını duman aldı.

Arif Nihat Asya’nın bitmeyen fetihleri… Dinmeyen vatan ve bayrak sevgisi, elbette ki duasız ve aminsiz olamazdı..!

O Bir Türk’ tü…

O bir Müslümandı...!

O bir vatanseverdi...!

O bir  dini bütündü.

O ömrünü, barlarda, elinde  viski şişeleri ile değil,

Vatanı ile, atası ile, geleceği yeni nesiller ile, camiler ile kubbeler ile dahası;

 Dualar ve âminler ile bıraktığı eserler  ile bir ömrü tamamladı:


Bizi sen sevgisiz, susuz, havasız;
Ve vatansız bırakma Allah’ım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allah’ım

 

Son olarak önümüzdeki Türk’ün yüzyılına damga vuracak vatan sevdalıları varken, biliyor ve inanıyorum ki; Batı Trakya Türlüğü’nün, Kıbrıs’ın, Adaların Musul ve Kerkük’ün Batum’un özgürlüğünü ilan edeceği günlerde destan yazacak nice vatan şairimizin de yine bu topraklarda hazır kıta beklediğine inanıyorum.

Selam olsun; misak-ı milli’ye ant içmiş vatan evlatlarına… 

Bu vesile ile Bayrağımızın  ünlü şairi Cennet Mekân Arif Nihat Asya’yı rahmetle ve minnetle hatırlıyoruz… Mekanı Cennet ola…(Amin)

 

Yazarın Diğer Yazıları