Beyhan Asma

SAVAŞIN YIKICI GÜCÜ: HAYVANLARA VE DOĞA'YA ETKİSİ

Beyhan Asma

Savaşların elbette yaban hayatı ve yaban hayvanları üzerinde de korkunç bir etkisi var. Savaş, tarih boyunca biyosferi değiştirme potansiyeline sahip yıkıcı bir güç olmuştur. Bu olumsuz etkiler sadece doğrudan çatışmalar sonucu değil, nükleer silahlar, askeri eğitim ve askeri kaynaklı kirleticileri olarak da karşımıza çıkıyor. Bu anlamda birincil ya da anlık etkilerin yanında ikincil ya da sürekliliği olan etkilerden de bahsedebiliriz. Örneğin bir bomba atıldığında hem o bölgede bulunan hayvanlar korkunç şekilde öldürülüyor hem de ciddi habitat değişiklikleri, atılan bombanın yarattığı kimyasal kirlilik, bombanın yarattığı yüksek sesler nedeniyle izleyen süreçlerde hayvanların ölümlerine dahi neden olabilecek fizyolojik ve psikolojik sorunlar yaşamaları, biyolojik çeşitliliğin azalması, türlerin yok olması gibi birçok korkunç etkisi olan durumlar söz konusu oluyor. Savaşın yıkıcılığının, sahalarına ve detaylarına göre yol açtığı çeşitli hasarlardan da bahsedilebilir. Hava saldırılarının patlayıcı bırakan, yangın çıkaran şekilde faaliyet gösterenleri bulunmakta. Elbette bu, saldırının yapıldığı alanda patlama ve yangınlar sonucu birçok kayıp yaşanması demek. Bunun yanında aşırı ses çıkarması sebebiyle insanlardan çok daha duyarlı işitsel sistemleri olan, insan olmayan hayvanlarda kulak zarı yırtılmaları, yaşadıkları bölgelerden uzaklaşma, kronik stres bozukluğu ve bunların etkilediği fizyolojik ve psikolojik sorunlar ile bunların sonucunda nesillerinin tükenmesine bile yol açacak etkileri olduğunu görüyoruz.

 

Deniz saldırılarında da yine sualtı patlayıcı kullanımı, ses dalgaları kullanımı, deniz altında yaşayan hayvanların yaşamlarını ciddi anlamda etkileyen şeyler. Bu patlamalar gelişen basınç sebebiyle sualtında yaşayan hayvanların ölümüne ya da ciddi şekilde yaralanmalarına neden oluyor. Kara operasyonlarında ateşli silahların, bombaların kullanımı ekosisteme ve yaşayanlara ölümcül zararlar veriyor. Yeraltına döşenen mayınlar geçmişte konulmuş olmalarına rağmen hâlâ burada yaşayan hayvanlar için bir tehdit. Patlayıcılarla büyük kraterler açılıp burada şarapnel parçalarının ve başka patlayıcı maddelerin kalıntılarının olduğunu görüyoruz. Bu da yaşamsal kaynaklara bulaşarak yaban ortamda yaşayan hayvanların hastalanmalarına ve ölmelerine neden olan bir durum.  Hayvanların ve doğanın, savaş stratejileri ve politikaları kapsamında insana ait mülkiyet kavramı üzerinden yok edilebilecek “nesneler” olarak görüldüğünü görüyoruz. Karşı tarafa zarar vermek için “onun ormanını” yakmak ya da “onun hayvanlarını” öldürmek gibi eylemler çok sık görülen savaş stratejilerinden başka bir şey değil.

 

Bunun yanı sıra insanlarla beraber yaşayan evcil hayvanlar da savaştan ciddi zarar görmekte. Kediler, köpekler, kuşlar, balıklar ya da evlerde bakılan diğer hayvanlar savaşın insanlar üzerinde yaratabileceği tüm fizyolojik ve psikolojik zararları yaşıyorlar. Beraber yaşadıkları insanlarla beraber ya yer değiştirmek zorundalar ya da onları götürebilecekleri durumlar yoksa terk edilme durumları var. Ukrayna’da şu anda süren savaşta; sosyal medyada Ukraynalı yaşlı bir kadın köpekleri ve kedisi ile beraber sığınağa alınmazsa intihar edeceği  ile ilgili bir tweet atmıştı. Çok duygulanmıştım bu habere. Bununla beraber Ukaryanadaki hayvan barınakları da çok zor durumda. Hayvanların güvenliğinin sağlanması, bakımlarının sağlaması hep sekteye uğramakta hangi savaş ya da nerede olursa olsun.  Savaş ortamında hiç kimse güvende değil ve çoğu zaman o kadar hayvan ile kaçmak da mümkün değil maalesef.

Yazarın Diğer Yazıları