Bugün Yunanlı kabilelerin orduları ile Truvalılar arasında sayısız trajediye, kana ve yıkıma yol açan bir savaştan söz etmek istiyorum.
Paris, önceden kendisine söz verilen Helen’i, kocası bir cenazeye katılmak için şehir dışına çıktığında kaçırır. Kocası Helen’i geri ister ama Pariz vermez.
Helen’in kocası büyük bir Yunan ordusu oluşturarak başına da Agamemnon’u getirir.
Savaş 9 yıl Truva’nın çevresinde sürer. Ordu 10. yılda Truva’ya saldırır. Amazon savaşçıları Truva’ya yardıma gelirler. Yunanlılar bütün olumsuzluklara rağmen pes etmeyerek gayret gösterirler. Truva savaşı büyük kahramanlıklara ve inanılmaz vahşetlere sahne olur. Hektor’un ölümü Truvalıları, Aşil’in ölümü Yunanlıları yasa boğar.
En sonunda Yunanlılar Truva’ya girmek için sinsi bir plan hazırlarlar: İçi boş devasa ahşap bir at yaptırırlar. Bir grup Yunan askeri atın içine girerek gizlenir. Bir adak olduğunu söyleyerek Tahta atı surun kenarına bırakırlar. Bu arada, Yunan ordusu geriye çekiliyor gibi yapar. Truva halkı tartıştıktan sonra, atı kentin içine almaya karar verir. Gece olunca atın içine gizlenmiş savaşçılar dışarı çıkarak kent kapılarını açarlar ve Yunan ordusunu kente sokarlar. Truva baştan sona yağmalanır.
Aşil, Yunanlılar safında savaşan bir kahramandı. Annesi onu ölümsüz kılmak amacıyla topuklarından tutarak onu kutsal nehre daldırmıştı. Böylece topuğu hariç vücudunun tamamı ölümsüzleşmişti. Olağanüstü gücüyle Truvalılarla birlikte çarpışan Hektor’u öldürür. Ama ne yazık ki, Paris’in topuğuna attığı bir okla da ölür.
Yıllar sonra Fatih Sultan Mehmet, Bizanslılara diz çöktürerek Truvalıların ve Hektor’un öcünü almıştı.
