Alparslan Alya

KUDUSÜN KALBİNE

Alparslan Alya

Mescitler yeryüzünü şekillendiren, göklerle ilişki kuran mabet/mekânlardır. Seküler yapı pazar merkezli şehir/hayat inşa ederken; ilahi vahiyde ise mescit merkezli şehir/hayat tasavvuru yer almaktadır. Bu tasavvurun ilk örneğini yeryüzünde inşa edilen ilk yapı olan Kâbe göstermektedir. Âdem (A.S.) yeryüzünü imar etme ve şekillendirme faaliyetini Kâbe merkezli gerçekleştirmiştir. Bu faaliyetin meleklerin yönlendirmesi olduğu düşünülecek olursa bunun ilahi bir tercih olduğu görülecektir. Kâbe’den sonra tarihin belirli bir bölümünde bir nevi o (Kâbe) misyonu yüklenecek olan Mescid-i Aksa inşa edilmiş ve Müslümanların kutsalları arasında yerini almıştır. Öyle ki resuller kervanının merkezi olmuştur. Mescid-i Nebevi yeryüzünün mescit merkezli dizayn edilmesi noktasında son nebi tarafından bir kez daha insanlığın belleğine sunularak, mescit algısından uzak bir yaşam tarzının meşru olmayacağını ilan etmiştir. Ve “şu üç mescit” tanımlamasıyla; Kâbe, Mescid-i Aksa ve Mescid-i Nebevi adlarını zikretmiştir. Hz. Peygamberin ziyaret edilmesini ve gündemlerine almasını istediği bu üç mescitten biri olan Mescid-i Aksa; ne yazık ki Müslümanların gündeminden Yahudiler tarafından çıkarılmıştır. “Allah’ın mescitlerini, yalnızca Allah’a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayanlar onarabilir. İşte, hidayete erenlerden oldukları umulanlar bunlardır” (Tevbe/18). Uzak mescit/Mescid-i Aksa; Kudüs’ün kalbi. Kur’an’ın işareti ve son nebinin sohbeti. Mebde-i miraç. Etrafı mübarek kılınan belde; kutsalımız. Kudüs… Uzak mescit; onarılmayı bekliyor ki bu tüm Müslümanların sorumluluğundadır. Mescitlerin onarılması onların tevhit ve adalet üssü haline getirilmesidir. İçerisi doldurulmayan, var olma nedeni ve tarihi fonksiyonunu yerine getiremeyen mescitlerin; altın yaldızlarla süslenmesi onların onarımı anlamına gelmeyecektir. Ehlince malumdur ki tarih boyunca mescid-i dırarlar hep olmuştur. İşgal altında mescitlerde… Kurtuba mescidi mahzun, Emevi cami üzgün, Ayasofya kimsesiz vd. mescitler… Son işgal operasyonu bir kez daha gösterdi: Uzak mescit yolcularını bekliyor; Kudüs’ün kalbine. Hz. Ömer bekliyor… Selahattin Eyyubi bekliyor… Yavuz Sultan Selim bekliyor… Ve Abdülhamit Han bekliyor. Tüm bunları beklerken melekleri beklemiyor mu Kudüs’ün fethinde ve Selahattin Eyyubi’nin hazır bulunduğu ilk Cuma namazında okunan hutbeden bir paragraf müminlere şöyle seslenmektedir: “Cihat… Cihat sizin ibadetlerinizin en hayırlısıdır, alışkanlıklarınızın en izzetlisidir. Allah için cihat ederseniz, Allah da size zafer bahşeder. Siz Allah’ın hükümlerini korursanız, Allah da sizi korur. Siz Allah’ı hatırlarsanız, Allah da sizi hatırlar. Siz Allah’a hamd ederseniz, Allah da sizi bağışlar ve yüceltir. Ve şimdi tağutları dize getirin ve düşmanın kökünü kazıyın! Dünyanın geri kalanını da Allah ve Resulünü öfkelendiren bu pisliklerden temizleyin ve küfrün her türünü kazıyın. İslam’ın, Muhammed ümmetinin intikamını alacağınız günler sizi çağırıyor! Allahuekber! Cihat, zafer ve hüküm Allah’ındır! Allah zalimleri utandırmıştır!” Evet, 21. yüzyılda Allah (C.C.) bir daha dünya Müslümanlarının eliyle zalimleri utandırmalıdır. Pratiği olmayan duaların, kadrolu mitinglerin ve sloganik tavırların bir sonuç getirmediği ortada. Öyleyse sonuca götürecek plan ve projelere ihtiyaç var. Kudüs’ün kalbi uzak mescit ziyaretçilerini bekliyorsa; bir tarih belirleyelim ve sadece Türkiyeli Müslümanlar değil dünya Müslümanları ile de randevulaşarak Receb ayının 27’sinde (Mayıs 2015) Mescid-i Aksa’da cemaatle namaz kılalım.

Yazarın Diğer Yazıları