Takva; kişinin giyebileceği en güzel libastır.
Allah’tan hakkıyla korkandan cümle mahlûkat korkar, zira o her işi Allah’la yapar.
Hikâye: Zulüm Küçük Küçük Başlar
Şam kadısı Yahya peygamberin kabri başında namazını kılmış Umeyye camiinin çıkışında kendisine bir felafel dürümü almış işine tekrar dönerken yolda tuz almadığını, fark eder hemen yakınlarda bir dükkana girip biraz tuz alır ve dükkan sahibine bir akçe takdim eder. Şam kadısını karşısında gören dükkan sahibi geçen ki mahkemede önünde titrediği hâli aldı ve “Aman efendin ikramımız olsun, tuza para alınmaz.” deyip el etek öptü. Ebu’l Adl lakaplı kadı efendi sinirlendi, ama yumuşak bir tavırla “Evladım, işte zulüm böyle böyle başlar.” dedi. “Kadı bedava tuz alırsa zabitler dükkanını talana cesaret ederler. Unutma evladım, büyük zulümler kendiliğinden büyük olmamıştır; onlar hep ufak ufak önemsemediğimiz şeylerle başlamıştır. Kapı kıyalanınca şeytan o kapıyı aralar.”
Hikâye: Sadece Allah’a Güven
Bir gün Ahmed b. Hanbel bohçasını devesine yerleştirip sefere çıkacağı zaman bir genç gelir. Der ki: “Üstadım, ben de sizinle çölde Medine’ye doğru gitmek isterim, ama sadece Allah’a güvenip çıkın almadım.”
Ahmed b. Hanbel gence bakar ve “Sen öbür yoldan git” der.
Genç kendisiyle gitmek istemekte ısrar ettikçe Ahmed b. Hanbel devamlı öbür yolu tarif eder.
Genç: “Neden gelmemi istemezsiniz üstadım? Yoksa refikliğimden (yol arkadaşlığımdan) mı rahatsız olursunuz?”
Ahmed b. Hanbel: “Yok genç derviş. Allah’a güven ve itimat, ciddi meselelerdir. Sen sadece Allah’a tevekkül edeceğim dersin, ama bir taraftan da aç kalırsan nasıl olsa Ahmed’in yiyeceği var diye benim yemeğime de tevekkül edersin. İnsanoğlu, meselesinde “Allah’a güvendim” der, ama hep alttan plan yapar. “Kıymetli evladım dur, biraz daha azık alayım. Hadi beraber gidelim.” der.