Fikret Şanlıbaba

Kutsalın tınısı

Fikret Şanlıbaba

Hakikatin bir tınısı vardır, insanın bam teline dokunur. Gözden hemen yaş akıtır, vicdanı titretir, kalpte tencere kaynaması gibi bir kaynama meydana getirir. Kâbe’de namazda dinlediği ayetler karşısında için için tencere gibi kaynayan fokurdayan göğüsler ve yaşlar akan gözler görmek çok kolaydır.

Okuyanın sesinin hoş olmasından mı bu kaynama olur, yoksa metnin melodisinin kulağa hoş gelmesinden mi? Ya da hakikati güzel ifade ettiği için mi göğüsler dolar bilinmez. Ama bilinen tek şey Kur’an güzeldir ve kalpleri titretir. Allah denir de kalp titremez mi?

Belki de sözün hakikati, dinleyicinin hakikati olmaya başlayınca söz kalbe inmeye başlar. Orada bir bağ oluşur. Sımsıkı sarılacağı, karanlıklardan aydınlıklara çıkarılacağı bir ip atılmıştır gönlün derin ve karanlık kuyularına... Hayranlığın dehşeti, hakikatin kederi kalbi gizli gizli ele geçirir. Akıl heyecanlanır, yürek çarpar ve bu dışa taşar.

KUR’AN OKUNDUĞUNDA SUSUN VE DİNLEYİN

Ayetler okunduğunda susun ve iyice kulak verin denir. Dikkat kesilin, ciddiye alın, her işi bırakın, ayet ayet, kelime kelime dinleyin... Dünyanıza ait olmayan bir şeyler var, iyi dinleyin.

"Kur’an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun -iyice kulak verin- ki rahmete nail olasınız” (Araf Suresi 204. Ayet)

Bu ciddiye almaktır. Bir taraftan ayet okunsun, bir taraftan araba süreyim, bir taraftan ayet okunsun, bir taraftan dükkânda müşteriyle ilgileneyim, bir taraftan ayet okunsun, bir taraftan da evi süpüreyim olmaz. Durun ve en ciddi söze kulak verin! Bir aile ferdi size derdini ciddi ciddi anlatırken sen anlat ben seni dinliyorum deyip bulaşığa geçerseniz veya televizyon açarsanız onu ciddiye almamış olursunuz. Bir milletvekili gelse sen anlat ben mutfaktan dinliyorum diyebilir misiniz? Âlemlerin sahibi bize bir şey anlatıyor. Bizi ciddiye almış, âlemi bize göre dizayn etmiş ve bir şey anlatıyor.

Eğer Kur’an okunurken temizlik yapar isek, Kur’an okunurken pazarlığımız devam eder ise, Kur’an okunurken lakırdıya ara vermiyor isek... İşte bundandır ki namaza dururuz ama gönlümüz tencere gibi kaynamaz, namazda da zihnimizde evi temizlemeye, müşteriye mal satmaya, ahbaplarla muhabbet etmeye devam ederiz. Kutsalın tınısının gönlümüzü genişletmesi dileğiyle...

“Onlar Allah’ı unuttular Allah da onları...” Uyuklamayan, gafletten münezzeh olan Allah, böyle bir cümle kuruyor. Sanki şöyle diyor olabilir, dünya sizi oyaladı, Allah’ı ciddiye almadınız, Allah da kendisini ciddiye almayanı ciddiye almadı...

Yazarın Diğer Yazıları