Şenay Sarıaslan

Fikir Ayrılığı Her Yerde!

Şenay Sarıaslan

Bilim, insanlık tarihinin en güvenilir bilgi üretim mekanizmalarından biri. Yöntemi nettir: Gözlem yapılır, deneyler düzenlenir, veriler toplanır ve elde edilen sonuçlar herkes tarafından test edilebilir şekilde sunulur. Yani bilim, ‘kanıta dayalı gerçeklik’ üzerine kurulu. Peki, neden bilim insanları bir olay karşısında farklı farklı açıklamalar yapabiliyor? Depremler gibi konularda neden uzmanlar birbiriyle çelişiyor?

Bu sorunun birkaç temel nedeni var.

1- Bilimin Doğası: Sürekli gelişim ve soru işaretleri

Bilim ‘son sözü söylemek’ için değil, sürekli daha doğruyu aramak için var. Her yeni veri, eski bilgileri sorgulama ve daha iyisini bulma şansı doğurur. Özellikle karmaşık sistemlerde… Örneğin yer kabuğu hareketleri gibi… Elimizdeki veriler sınırlı ve değişkendir. Bir fay hattının tam davranış biçimi, binlerce yılın verisini gerektirebilir, biz ise çoğu zaman birkaç on yıllık kayıtlarla konuşuruz. Bu nedenle bilim insanları bazen ‘bu bilgi kesin’ diyemez, en doğru tahmini yapmaya çalışır.

2- Yorum Farkı: Veriye değil, yoruma ayrılık

Bilim insanlarının çoğu temel verilerde hemfikirdir: Fay hatları vardır, yer kabuğu hareket eder, enerjiler birikir. Ancak bu verilerin ne anlama geldiği, hangi zaman diliminde ne kadar risk oluşturduğu konusunda farklı analiz yöntemleri ve farklı tecrübeler işin içine girer. Bir uzman, verilerde ciddi bir gerilim birikimi görüp ‘büyük deprem yakındır’ derken; bir diğeri ‘bu gerilim henüz kritik seviyeye ulaşmamış’ yorumunda bulunabilir. Yani veriler aynı, ama çıkarımlar farklıdır.

3- Bilinmeyenler: Belirsizlik payı

Bazı alanlarda veriler ne kadar çok olsa da, doğanın davranışı tamamen öngörülemezdir. Deprem, hava durumu, ekonomi gibi alanlarda asla yüzde 100 kesinlik yoktur. Bilim burada en iyi olasılıkları sunar, ama mutlak doğruluk vaat edemez. Bu da doğal olarak farklı görüşlere kapı aralar.

4- İletişim Tarzı: Bilim dilinden halk diline

Bilim insanları teknik detaylara hâkimdir, fakat halkın anlayabileceği dilde konuşmaya çalıştıklarında ister istemez basitleştirme yaparlar. Bu da bazen farklı söylemler gibi algılanır. Kimisi olası en kötü senaryoyu anlatır, kimisi ortalamayı söyler. Oysa ikisi de aynı veriye dayanmaktadır.

Bilimde fikir ayrılığı, aslında bilimin zaafı değil; onun gücüdür. Çünkü bilim dogmalara kapalıdır. Yeni bir veri geldiğinde herkes düşüncesini gözden geçirir. Bilim insanlarının farklı konuşması, bir şeylerin belirsiz ya da henüz tam çözülememiş olduğunu gösterir; yoksa bilimin sahte olduğunu değil.

O yüzden bir deprem sonrasında farklı açıklamalar duyduğumuzda paniğe kapılmadan, bilgiyi süzerek, ortak noktaları anlayarak hareket etmek gerekir. Çünkü bilimin özünde, farklı görüşlerden çıkan ortak akıl yatar.

Ve bazen en doğru cevap şudur: ‘Henüz tam bilmiyoruz ama araştırıyoruz.’
 

Yazarın Diğer Yazıları