Salih Karakuzu

Kirli oyunun hain figüranları!

Salih Karakuzu

Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim, tebdili kıyafet yapmış, Kuşlar Çarşısı'nı geziyormuş. Avcılar avladıkları kuşları, tuzakçılar da yakaladıkları maharetli, eğitimli, güzelim kuşları satıyorlarmış. Bir ara gözü kekliklere ilişmiş padişahın. Bir grup kekliğin üzerindeki varakta, "Tane işi, satış fiyatı 1 altın" yazıyormuş. Hemen yanı başlarında asılı, adeta altın kafes içinde bir keklik daha varmış ki, fiyatı; 300 altın yazılıymış. Padişahın gözü 300 altınlık kekliğe takılmış. "Hayırdır" demiş satıcıya, "Bunun diğerlerinden ne farkı var ki, bunlar 1 altın, bu 300 altın eder?" diye sormuş. Satıcı, "Bu keklik özel eğitimli, çok güzel ötüyor, ötmesi bir yana bunun ötüşünü duyan ne kadar keklik varsa hepsi onun etrafına doluşur" demiş. Bu arada, "Avcılar da o etrafa doluşan keklikleri daha rahat avlıyorlar" diye de eklemiş. "Satın alıyorum, al sana 300 altın..." demiş. Parayı veren padişah; hemen oracıkta kekliğin kafasını kopartıvermiş. Satıcı şaşırıp, "Be adam!!! Ne yaptın?? En maharetli kekliğin kafasını koparttın" diye dövünürken padişah gürlemiş; "Bu kendi soyuna ihanet eden bir kekliktir.

Bu gibilerin akıbeti er ya da geç budur" diyerek, oradakilere büyük bir ders vermiş.

Gün geçmiyor ki Yurtdışı mihrakların maşaları üzerinden yeni bir oyun sahnelenmesin. Son günlerin en büyük provokasyonu ise Suriyeli ve Afgan mülteciler üzerinden oynanıyor... Muhalefet düğmeye basıyor kışkırtıyor, tahrik ediyor yalan ve algılar üzerinden tiyatro sahnelenmeye başlanıyor. Örneğin Kılıçdaroğlu Suriyelileri geri göndereceğim diyor, fondaş basın start verip konuyla ilgili haberler üzerinden manşetten operasyon çekiyor. Anında kışkırtıcı söylemler tek bir merkezden çıkmışçasına yayılmaya başlıyor. Suriyeli bir genc küçük bir kız çocuğunu taciz etti, Suriye’liler Türk esnafı dövdü. Memlekette huzur kalmadı güvende değiliz! 2 yıl önce yaşanan bir hadiseyi bile ısıtıp ısıtıp sanki dün yaşanmışçasına  Afganlar Türk bayrağını indirip Afgan bayrağını direğe çekti şeklinde gündeme getiriliyorlar. Afgan’lılar sınırlarımızdan içeriye akın akın geliyorlar ellerini kollarını sallayarak geçiyorlar. Gelenler Amerikanın ajanları.. gibi başlıklarla halkımızın panik ve endişeye kapılmasına yol açıp adeta sinir uçlarına dokunuyorlar. Dün Ankara’nın Altındağ ilçesinde yaşanan ve yabancı uyruklu kişilerin 18 yaşındaki Emirhan Yalçın’ın öldürülmesiyle birlikte başlayan kargaşa ve gerilim ortamıyla Suriyelilere yönelik provakasyona da bu pencereden bakmak fayda var.

Bu yaşadıklarımızın tamamen tesadüf olduğunu düşünenlere ABD’nin Türkiye düşmanı, başkan Biden sözlerini hatırlatmak istiyorum. “Türkiye’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı devirmek için  muhalefeti destekleyeceğini” söyledi.

Siz bu desteğin sadece para olarak mı olacağını bekliyordunuz?

Bence Muhalefettin elini güçlendirmek için en güzel desteklerden biri mülteciler sorunu.

Bakıyorsunuz bu oyunda ABD var Rusya var İran var. ABD ile İran sahne önünde düşman görünümlü perde arkasında ise çok farklı ve gizemli ilişkiler var. İran Afgan göçmenleri 3000 km boyunca otobüslerle sınırlarımıza kadar taşıyor. Rusya İdlib’te yaşayan Suriyeli’lere baskı yaparak Türkiye üzerindeki mülteci baskısını diri tutuyor. Bölgeye kaşımaya devam ediyor. ABD ise PKK’lı uşakları ile o bölgedeki insanlara huzur vermiyor ki geri dönmeyi düşünmesinler.

Hülasa bu oyun içinden ezilenler mazlum çocuklar ve kadınlar.

Birde dinin emri ile insanlığının gereği olan vicdanın arasında sıkışan bir lider…

Cumhurbaşkanı Erdoğan mülteciler konusunda ya dinin ve vicdanın emrini yapmaya devam edecek ve oy kaybedecek! Ya da Sırp kasaplarının vicdansızlığı gibi davranıp muhalefetin söylemini kulak verecek.

Gel gelelim muhalefet kanadında yüksek sesle dile getirilen büyük bir saçmalık var! Birazdan aşağıda detaylarını anlatacağım işleri yapanlar kesinlikle Cumhurbaşkanımızın ve ülkemizin menfaatine çalışmıyorlar…

Suriye’liler ve Afgan mülteciler meselesi çok da masum bir konu değil elbette. Madalyonun diğer yüzünde çok dikkat edilmesi ve provokasyonlara fırsat verilmemesi gereken bir çok alan var... Şimdi anlatacaklarımı dikkatle dinleyin… Çok yakın bir dostumun bana anlattıkları gerçekten endişe verici… Bu konuyu burada sizinle paylaşmak ve ilgili makamları da uyarmak mecburiyetindeyiz.

Bakın içerideki Suriyeli’lerden bazıları mafyacılığa özenip çeteler kuruyorlar. Bu oyunu gören gerçek mazlum Suriyeli hemen emniyete bu kişileri şikayet ediliyor. Emniyet mensupları bu kişileri yakalıyor içeri alıyor daha sonra göç idaresine teslim ediliyor. Buraya kadar her şey normal..

Peki bundan sonra neler yaşanıyor dersiniz?.. Adeta görünmez bir el devreye giriyor.

Göç idaresinin geri gönderme merkezinde 6 ay bekletilen Mafya özentili kişiler serbest bırakılıyor. Ve ilk olarak onları şikayet eden kişileri bulup cezalandırıyorlar. Hem de nasıl… Bazen kavga, tehdit ve dayakla… Bazen de çok daha çirkinleşerek ve ileri giderek karısına veya çocuklarını taciz ederek... Bütün bunlar yakın zamanda yaşanan şeyler. Bu kadar olmaz demeyin oluyor. Hatta buradan sizinle paylaşamayacağımız nice olaylar var.

Bazılarımız biz bu sahneyi bir yerden hatırlıyorum diyebilir. Evet…Bize çok uzakta değil yine sınırlarımız içerisinde; Doğu ve Güney Doğu Anadolu’muzda taşra köylerde yaşayan halkımız karakola gidip PKK ile alakalı bazı önemli bilgiler veriyor ama çok geçmeden bu kişiler ya tehdit edilip, öldürülüyor yada dağa kaçırılıyorlardı. Bakın yukarıda anlattığımız tüylerimizi diken diken eden hadisenin adeta kopyası niteliğinde, hikeye masal değil bizatihi gerçeğin ta kendisi bu yaşananlar…

Oyun aynı oyun fakat bir fakla bu sefer figüranlar değişik…

Bir diğer örnek ise Suriyeli bazıları o kadar cüretkâr ki sosyal medya hesaplarında profillerinde katil Esat’ın fotoğrafını koyup sinir uçlarımıza dokunuyor, yetinmiyor utanmadan çekinmeden Esat propagandası yapıyorlar..

Peki bunları sadece biz mi görüyoruz... Neden kimse bu konuyla alakadar değil soruyorum... Bütün bunları görmediğimizi mülteci meselesine sadece at gözlüğüyle siyasi bir refleksle yaklaştığımızı düşünenler varsa lütfen bize haksızlık etmesinler. Aslında hepimizin yaklaşımı aynı ancak haber kaynaklarımız farklı olduğu için sözümona bizimle aynı düşünmeyen kardeşlerimiz madalyonun diğer yüzünü görüyor olabilir.

Şimdi buyurun bir de buradan bakın!.. Cumhurbaşkanı yedi düvele karşı dik durmaya çalışsın Türkiye üzerinde büyük operasyonlar çekilirken, Erdoğan’ı devirmek için yerli işbirlikçileriyle hain ve sinsi tuzaklar kurulmuşken; Erdoğan oy kaybetme uğruna mültecilere sahip çıksın..

Şimdi bir kez daha ve daha yüksek bir sesle soruyorum… Bütün bu provokasyonlardan Bakanın haberi yok mu? Genel Başkan yardımcılarının, Teşkilat Başkanlarının haberi yok mu?  İl de Vali’lerin haberi yok mu? Şehrin temsilcisi olan iktidarın milletvekilleri ne yaparlar ne ederler sahi bunlarında haberi yok mudur? Şayet varsa çözüm için adım atmazlar mı? Hiç değilse Cumhurbaşkanına bu konuyu acil koduyla iletemezler mi?

Yoksa onlara da engel olan birileri mi var?

Biriniz çıkıp bu konuyu açıklayamazsa oturup kendi halimize ağlayalım. “Ölmüşüz de ağlanayımız yok” meğer.

Velhasıl acil çözüm şart!.. Aksi takdirde Suriyeliler kartı üzerinden mülteciler konusunu köpürterek ülkemizde iç karışıklık çıkarmaya çalışacaklar..

En başta verdiğimiz kıssa dan hisse Ecdadımız Yavuz Sultan Selim’in düsturuna uyalım ki bir kimse bir daha cüret dahi edemesin. “Allah hile yapanların en hayırlısıdır” ve bütün planları suratlarına vurulacaktır.

Selam ve dua ile…

Yazarın Diğer Yazıları