Bugün sizlerle cumhuriyet tarihinin en kritik kurumlarından biri olan Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) nasıl sessiz güçten görünür kahramana dönüştüğüne ilişkin bir yazı paylaşmak istiyorum.
MİT, devletin söylenmeyen dileği olarak anıldı. Bugün ise ekranlarda kahramanlaştırılıyor. MİT artık sadece istihbarat değil bir medya figürü olarak da karşımıza çıkıyor. Peki bu hamle nasıl değerlendirilmeli?
Tarih boyunca gölgede kalmayı tercih eden MİT, hassas çalışmalarına sessizce devam ederken medyada basına sızan haberlerin yanı sıra televizyon dizilerinde de varlığını gösterir hale geldi.
***
Medyaya yansıyan operasyon haberleri, dizilerde sıkça yer verilen ajanlar ve hatta gündelik tartışmalarda bile MİT’in adı sıkça anılır oldu.
Örneğin geçen yıl MİT’in siber yetenekleri sayesinde Mossad’a para karşılığı bilgi sızdıran şahıslar deşifre edildi ve bu olay medyada geniş yer bulmuştu.
Yakın zamandan başka bir örnek verecek olursak MİT’in sahte baz istasyonu kurarak siber casusluk yapan 7 kişilik şebekeyi çökertmesi de ‘MİT’ten nefes kesen operasyon’ vb. başlıklarıyla kamuoyunda yankı uyandırdı.
***
Ayrıca, MİT başkanı İbrahim Kalın’ın bazı programları basın mensupları tarafından takip edilebiliyor. Ancak eskiden bu isimleri medya önünde görmek daha zordu.
Hatırlar mısınız? MİT eski Başkanı Hakan Fidan’ın Dışişleri Bakanı görevine geldiğinde sosyal medyada Fidan’ın ses tonu ve konuşması gündem olmuş ve vatandaşların yakın takibine girmişti.
Bu figürdeki insanlar vatandaşlarda merak ve hayranlık duygusunu artırdığını gözlemliyoruz.
***
Bu görünürlük sadece haber akışıyla kısıtlı değil. Televizyon dizilerinde MİT temsili: kahramanlık, romantizm ve gerçeklik arasında kurgulanıyor.
Özellikle 15 Temmuz olaylarından sonra medyada daha çok görünür hale gelen MİT, polisiye dizilerinde de sıkça vurgulanmaya başlandı.
Kısaca, MİT kamuoyunda eskiden gizli ve sessiz bir güç olarak anılıyordu. Medya aracılığıyla görünürlük kazanan MİT, artık senaryoların merkezinde yer alıyor.
***
TSK, Emniyet ve MİT temalı yapımlar, izleyicinin ilgisini çekiyor. Bir yandan da güvenlik güçlerine yönelik toplumdaki algının dönüşümüne de aracılık ediyor.
Bu durum bana sorarsanız yerinde ve oldukça stratejik bir hamle. Çünkü küresel anlamda özellikle milli kurumların yıpratılması ile ilgili çeşitli yöntemlerin devreye sokulduğunu görüyoruz.
Medyanın gücü işte tam olarak burada devreye giriyor ve karşı bir denge unsuru oluşturuyor.
***
Sonuç olarak, MİT gelişen ve değişen dünyaya paralel olarak artık yalnızca bilgi toplayan bir yapı değil, aynı zamanda itibarı koruyan, kamuoyunda algı yöneten ve gerektiğinde sahneye çıkan bir aktör.
Sessiz gücün görünür kahramana dönüşümü, bir tesadüf değil, bilinçli bir iletişim stratejisinin ürünü.