Gecesi gerdanlık, gündüzü seyranlık olan şehir Mardin’e geçtiğimiz günlerde seyahat ettim. Arkadaşımın evine gitmem sebebiyle geleneksel ve kültürel noktaları da daha yakından gözlemleme fırsatım oldu.
Mardin sıcak havası dışından her insan tarafından oldukça rahat bir şekilde tercih edilebilecek bir şehir… Özellikle akşam başlayan gezme kültürü, tarihi yapıların bolluğu ve her noktada size o tarihi anlatacak kişilerin bulunmasıyla birlikte çok rahat seyahat edilebilen şehirlerden biri. Son dönemlerde ‘Uzak Şehir’ dizisinin popüler olmasıyla birlikte daha fazla turist ağırlayan Mardin ne olursa olsun bu özelliklerini kaybetmemiş.
Ama ben size kültürünü anlatmak istiyorum bu yazımda. Çünkü oldukça fazla etkilendiğim bir kültür… İlk olarak misafirliklerinden bahsetmek istiyorum. Mardin’e giden herkes gezip gördüğü ve deneyimlediği lezzetlerden oldukça memnun kalırken, Mardin’e misafir olarak giden her şeyden memnun kalır demek istiyorum. Bir kere misafir kültürü orada hala mevcut. Siz oraya misafir olarak gittiğinizde büyüğünden küçüğüne herkes size ‘Hoş geldin’ demek için geliyor. Bu beni en etkileyen şeylerden biri olmuştu. Bu arada başka şehirden gelen misafirlere özgü bir gelenek değil bu. Örnek veriyorum kardeşin de dahil başka bir şehirden gelen kim varsa ona özel sürekli yemekler düzenleniyor. Misafir olarak gittiğin memleketinde her gün başka bir akrabanda kahvaltıdan kahveye, akşam yemeğinden beş çayına kadar ağırlanıyorsun. Öyle ki günler yetişmiyor misafirliklere… Gelemeyenler veya davet edemeyenler de seni gördüğünde çok fazla özür dileyerek neden gelemediğini anlatmaya başlıyor. Son dönemlerde Mardin’de de bu durumun azaldığı söylense de bence hala devam eden bir kültür var.
Birde tadını unutamayacağım yemekleri… Mardin’e özel yöresel lezzetler misafirlere her gün ikram ediliyor. Kütlük, etli dolma ve yaprak sarmaları, patlıcan kebabı, lahmacun, kaburga dolması… Daha sayamayacağım birçok lezzet… Her gün bir yemek seçiliyor ve misafire bu yemekler ikram ediliyor. Misafir olduğum Sevim teyzem bu lezzetleri kendi el lezzetiyle buluşturarak her gün hazırladı. Buradan da tekrardan teşekkür ediyorum…
Ve güzel insanlıkları… Ne kadar yoğun olursa olsunlar siz bir kere Mardin’e gitmeyegörün. Mutlaka bir fırsat yaratır, sizi her yere götürür, her yeri gezdirirler… Deneyimledikleri her yemeği tattırır, her şeyi yapmalarına rağmen ‘Daha bunu yapacaktık’ sözleri ile sizi uğurlarlar.
Ben bu kültürle üniversitede çok sevdiğim dostum, kardeşim Sevgito (benim tabirimle) ile tanıştım. Arkadaşlıkla başlayan bu sevgi zamanla ailesel bir bağa dönüştü. Sadece arkadaşım değil, ailesi tarafından gördüğüm sevgi ve saygı bu kültüre, bu şehre olan sevgimi de artırdı. Bazen bir şehre değil, bir kültüre misafir oluyorsun. Mardin de tam olarak böyle bir yer… İnsanıyla, sofrasıyla, yüreğiyle seni evine değil, kalbine buyur ediyor…