Bir haber düştü yine ekranlara... Kocaeli'nin Körfez ilçesinde, aynı işletmeden tavuk döner yiyen tam 648 kişi zehirlendi. Şaka gibi ama gerçek... Mide bulantısı, ateş, kusma… Yüzlerce insan hastanelik oldu. 1 Nisan’da farklı saatlerde döner yiyen bu insanların neredeyse tamamı taburcu edildi, ancak hâlâ tedavi görenler var. O işletme mühürlendi. Alınan numuneler incelendi ve sonuç net…
Türk Gıda Kodeksi Mikrobiyolojik Kriterler Yönetmeliği’ne uygun değil. Yani resmen zehir dağıtılmış.
Peki ya işletme sahibi?
İfadede söylediklerini okuyunca insanın kanı donuyor; "Her zaman hijyen kurallarına dikkat ettik", "Zehirlenmelerin sebebi, insanların uzun zamandır katık döner yememesi olabilir." Gerçekten mi? İşte bu kadar pişkin cevap verdiler işte… Dahası var… Aynı işletmede, pişmiş tavuk dönerin üstüne pişmemiş dönerlerin eklendiği tespit edilmiş. Bu görüntüler sosyal medyada defalarca paylaşıldı. Uzmanlar yıllardır bunun yapılmaması gerektiğini söylüyor.
Ne yazık ki bu sadece Kocaeli’yle sınırlı değil. Adana’da her yıl düzenlenen Portakal Çiçeği Festivali'nde de yine aynı görüntülere şahit olduk. Hijyen sıfır… Ama tezgahlar kuruluyor, ürünler satılıyor ve insanlar tüketmeye devam ediyor. Sonra hastaneler dolup taşıyor. Ve biz hâlâ “Bu sefer ders alınmıştır” diyerek kendimizi kandırıyoruz.
Gerçek şu ki, kimse akıllanmıyor.
Kolay yoldan para kazanmak uğruna, insanların sağlığı hiçe sayılıyor. Çünkü maliyet düşecek, çünkü zaman kazanılacak. Ama ne pahasına? Çocuklar, yaşlılar, onlarca masum insanın sağlığı pahasına...
Bu zihniyet yüzünden gelişemiyoruz. Bu zihniyet yüzünden geri planda kalıyoruz. Denetim eksik, yaptırımlar caydırıcı değil, tüketici bilinçsiz. Herkes birbirine bakıyor ama kimse aynaya bakmıyor.
Mesele sadece döner değil, mesele bu ülkede hâlâ insanların canı üzerinden para kazanılabilmesi. Ve bu kabul edilemez.