Seçim olsa oyumuz %30

İYİ Parti Kayseri Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Kazım Yücel, erken seçimin kapıda olduğunu, yaptırdıkları anketlere göre ise yüzde 30'un üzerinde oy alarak şu an 5 vekil çıkarabildiklerini söyledi.

Seçim olsa oyumuz %30

6 vekil bizim olsun!

İYİ Parti Kayseri Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi ve Grup Başkan Vekili Kazım Yücel ile gündemi değerlendirdik.   Kazım Yücel, artık seçim hattına girdiklerini belirterek, Meral Akşener’in ‘artık evde yatmak yok, herkes sokaklara insin’ dediğini belirtti. Anket sonuçlarına göre Türkiye genelinde yüzde 20’nin üzerinde, Kayseri’de ise yüzde 30’un üzerinde oy alacaklarını söyledi.  Şu an Millet ittifakı olarak 5 vekil çıkarabildiklerini anımsatan Yücel, amaçlarının ise en az 6 vekili Ankara’ya göndermek olduğunu ifade etti.

Vekil ya da belediye başkanı olursam…

İyi Partili Kazım Yücel, vekil ya da belediye başkanı olduğu takdirde, 5 yıl boyunca halkın içinde olacağını, halk otobüslerini kullanıp ekmeğini kendisinin alacağının altını çizdi. Ülkedeki mültecilerin davulla zurnayla evlerine gönderilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Siz kürsüden sürekli faturaları eleştirdiniz. Hayvancılıkla uğraşanların ve üniversite öğrencilerinin de su faturalarının yarısını Büyükşehir Belediyesi ödeyecek . Sizin çabalarınız sonucunda alınmış bir karar…

Şimdi Kayseri’de biz tarımla ilgili çok alanı dolaştığımız da vatandaşımızdan duyduğumuz en büyük şikâyet şu idi, bir büyükbaş hayvan günlük ne kadar su tüketiyor noktasına baktık ki 60 litre ile 120 litre arasında su tüketiyor. Bir şehirde su ücretli olursa hele de şehir merkezindeki su fiyatlarına endeksli,  yakın bir fiyat olursa hayvancılığın sanki sonu gelmiş gibi gördüm ve bunu belediye meclislerinde gündeme getirdim. Biz bunu Büyükşehir Belediyesi’nde sıklıkla gündeme getirdik; hayvancılık ve tarım bitiyor dedim.

Büyükşehir eski Belediye Başkanı Şükrü Karatepe’nin su bedava olmalı sözleri var…

Şükrü Karatepe çıktığı meydanlarda  “Kayseri’de suya para mı verilir?” derdi. Bende kürsüde buradan Sayın Karatepe’ye cevap veriyorum, “Valla iyice de para veriliyor” dedim.  Memduh Bey de bana cevap olarak defaten su fiyatları ile ilgili, “maliyetler sadece su satışından değil ama altyapı hizmetlerinden geliyor. Bunları karşılamamız gerekli”  ifadelerini kullanırdı. Vatandaşımız su fiyatlarında artık İstanbul’un Ankara’nın gerisinde falan demeyelim. Bir tık gerisinde olabilir ama Kayseri ölçeğinde ücretsiz suya biz cidden para verir olduk. Bunu hem hayvancılık hem tarım hem de Kayseri’de yaşayan vatandaşlar için defaten gündeme getirdik.

Hükümette su faturalarında yüzde 7 KDV indirimi yaptırıyor…

Adalet Kalkınma Partisi ne yaptı? Biz gündeme getirdikçe, açığı buralardan kapatacağım diye TEFE TÜFE koydu su fiyatları sabit değil. Bugün enflasyon 4 buçuk liraysa yılın sonunda bu enflasyonla daha da zamlandı.  Maalesef biz söyleyince ciddiye almadılar. Sayın Cumhurbaşkanı seçim politikalarında İstanbul, Ankara, Adana, Mersin, Antalya, Bolu, yani Türkiye’de yaşayan nüfusun neredeyse yüzde 65’ini. Millet İttifakı’nın adaylarına kaptırınca; gaz devletin güdümünde, elektrik devletin kontrolünde, su belediyenin kontrolünde. Yani yüzde 65’ini idare eden belediyeler zorda bırakma politikası adı altında suda yüzde 50 indirime gidiyoruz dedi. Yani aslında Millet İttifakı’nın belediye başkanlarını zorda koyma amacını güttü.

Neden elektrik ya da doğalgazda aynı indirimleri göremiyoruz?

Bir indirimi gerçekten yapacak olsalardı,  elektrikte yapın, bunu doğal gazda yapın. Sadece su yeterli değil ki. 3 faturayı da koy önüne hangisi vatandaşı çok rahatsız edecek rakamda ise bence onu da yapmamız gerekliydi. Burada tercih belediyeye kaynağa giden yerde,  yani Millet İttifakı'nın, belediye başkanlarının gelir kapılarını kısma niyetiyle yapılan bir uygulama.

Peki, tarım ile uğraşanlara da aynı indirim yapılabilir mi?

Yeraltı kaynaklarını sizde çıkarsanız bunun bedelini ödüyorsunuz biliyor musunuz? Çıkartma hizmeti sizin de olsa bedelini ödüyorsunuz. Artık kıymetli belediyemiz nereden daha para alabiliriz derken buradan da bir para alayım noktasına geldi. Daha doğrusu hükümet bu duruma geldi.

Aslında Büyükşehir Yasası olarak bilinen kanun bu duruma yol açtı gibi görünüyor…

2020 yılında çıkan bir torba yasa var. Bu torba yasanın içerisinde diyor ki, büyükşehir statüsünün sınırlarını biz değiştirdik, ama biz hata yaptık, bunu değiştiriyoruz. Mahalle diye tabir ettiğimiz yerlerin yerleşim yerleri dışındaki kalan tarım alanları ise biz burayı kırsal alan ifadesine dönüştüreceğiz. Yani büyükşehir belediyeleri, bölgenizi tanıyacaksınız. Çünkü köylü, şehirdeki insan ne kadar fatura ödüyorsa aynısını ödüyor; eskisi gibi ahır yaptıramıyor, ev yaptıramıyor. Böyle olunca da tarım ve hayvancılık bitiyor. Ama Büyükşehir Belediyesi ısrarla bizim kentimizde kırsal alan yok diyor. Buradan çiftçi ve hayvancılıkla uğraşan kardeşlerime sesleniyorum, ben kürsüden defalarca bunu söylememe rağmen bir arpa boyu yol alamadık. Sizle kendi haklarınızı kovalayınız.

Sürekli çarşıda pazarda sizi vatandaşlarla bir arada görüyoruz. Aktif bir siyasetçisiniz…

Seviyorum insanların içerisinde olmayı. Siyaset yapacaksanız hakikaten büyük etken vatandaş ile olur. Vatandaşın gönlüne dokunmanın yolu onun derdini dinleyeceksiniz. Dinleyince de öyle lafta bırakmayacaksınız. Yeri gelirse oradan başkanları arayacaksınız, kurumları arayacaksınız, vatandaşın yanından derdini dinledikten sonra direk iletebileceksiniz. Vatandaş bu anlamda, derdiyle ilgilenen siyasetçi seviyor. Benim amacım oy almanın ötesinde onun gönlünü almak. Muhtemeldir ki her gün olmasa hafta içerisinde ben300 kişi siz deyin 1000 kişiye temas ediyorum. Belki 1 çoğunun derdi olmayabilir, bazıları provokatör çıkıyor, bazıları trol de olabiliyor. Onları hiç ciddiye almıyorum. Ben sosyal medyada daha çoğunu paylaşmıyorum. Kurumları arayıp sorunlarına çözüm olmaya çalışıyorum. Daha da o işin takibini bırakmadın sorun halledilene kadar sürekli arıyorum soruyorum. Bu anlamda ben bundan çok keyif alıyorum.

Baktığımızda Kayseri’de en aktif siyasetçi sizsiniz. Programlarınızı İyi Parti çerçevesinde ve onlarla birlikte mi kararlaştırıyorsunuz, yoksa siz parti teşkilatından bağımsız mı çalışıyorsunuz?

Asla bizim partimizde bağımsız çalışma diye bir şey söz konusu değil. Bizim genel merkezde alınan bir karar var. Bütün belediyelerimizin meclis üyeleri sahada olmalı. İl teşkilatları, ilçe teşkilatları ile koordineli olmak kaydıyla her an, her yerde sahada olmanızı istiyoruz dediler. Bütün programlarımızdan bizim il teşkilatımızın bilgisi olur. Bütün programları kendileriyle paylaşırız ama birlikte hareket etmememizin sebebi, belediyede parti olarak yoğunlukta olan meclis üyesi sayısına hâkim değiliz. Azınlıkta olduğumuz için hepimiz ayrı alanlarda çalışıyoruz. Bunlar içerisinde belki en aktifi ben gibi görünmüşümdür ama bende Grup Başkanı olduğum için bütün arkadaşlarımızın söylemlerini sürekli ben dile getiriyorum. Sanki hepsini ben hallediyor muşum gibi olmasın.

MHP’den İyi Parti'ye geçtiniz, İyi Parti’de aradığınızı buldunuz mu ya da iyi parti sizin isteklerinizi yerine getirebiliyor mu? Sizi tatmin edebiliyor mu?

İyi Parti biliyorsunuz, kalkınmacı demokrat bir parti. Milliyetçi eksenini tartışmaya bile gerek yok. Çünkü MHP içerisinde yer almış,  çok genel başkanımız, çok milletvekilimiz var. İlk kuruluşumuzda sanki MHP’den kopan bir parti gibi değerlendirildi ama şu anda muhafazakâr, demokrat ve kalkınmacı bir parti tablosunda çizgimizi farklı illerde, farklı kadrolarla gösterdik diye düşünüyorum. Ben MHP içerisinde ömrümü geçirdim. Genel Başkanım da ömrünü geçirdi. MHP’de olduğum dönemde bütün başarımı yine o dönemki teşkilat ile birlikte üstlendiğimi düşünüyorum. Fakat son dönemlerimde MHP’nin Ak Parti listelerinden belediye meclis üyelerinin sağlanıyor olması veya seçime giriyor olması bende üzüntü yarattı.  Bunun tarifi mümkün değil. Eski partimle ilgili konuşurken bunları söylemek de hoşuma gitmiyor ama Tabi ki İyi Parti’ye geçtiğimde ilk görüşmeyi ben Genel Başkanı ile ve Sayın milletvekilimiz Dursun Ataş ile yapmıştım. Gördüm ki milliyetçilik hala bizim damarlarımızdan fışkıracak şekliyle yaşıyor. Ama Türkiye'nin tamamını kucaklayabilecek bir eksen oluşturmamız gerekli. Sadece MHP çizgisinden kopan arkadaşlarla iktidara gidilemeyeceği bir Türkiye gerçeği . O gün Sayın Genel Başkanımızın söylediklerine o kadar inandım ki, fikirleri hakikaten Türkiye’nin özlediği, beklediği fikirler. Meral Hanım’a dedim ki belki bir gün bu partide olmam, aktif görevim olmaz ama benim oyum ölene kadar size. O yüzden hiçbir gün pişmanlık yaşamadım, aradığımı ve umduğumu fazlaca buldu.

Sürekli vatandaşların arasında olmanız, sizin için vekilliğe ya da belediye başkanlığına hazırlanıyor havası yaratıyor. Sizin gelecek planlarınızda hangisi daha baskın?

Siyasette çok öne çıkarsanız bir amaç vardır derler. Çok geride kalırsanız ya bundan bir şey olmaz derler. Ben öne çıkmayı seven biriyim ama MHP’de milletvekilliği sıralamasında bana bir teklif gelmişti ben de olmaz dedim.  Belediye meclis üyesi olarak kalacağım, yoluma devam edeceğim dedim. Niye demişlerdi? Çünkü öne çıkıyordum yani vatandaşlara dokunuyordum. Mecliste bir şeyler söylüyorum, halkın arasındaydım. Siyaset böyle olmalı. MHP’de ne vekillik ne belediye başkanlığı görevlerin hiçbiri nasip olmadı,  kırıldım mı? Hayır, kırılmadım. Siyasette ben hep bir çizgi ortaya koymak durumundayım ama beklentime cevap verilmeyince kırılmayacak bir kişi olmalıyım. Bu görevi sizler vereceksiniz bize; partimin vermesi yeterli değil. Sizde oy vereceksiniz, inanacaksınız. Bunların hepsine genel Merkez Karar verecek. İl teşkilatımız, ilçe teşkilatımız, vatandaşlarımızın onay vermesi gerekli.

Vekillik ya da başkanlık olursa yine halkın içinde olacak mısınız?

 

Vallahi eğer o 5 yılı evimi unutarak, özel keyfimi unutarak, lüksümden vazgeçerek; bu şehrin içerisinde işçisiyle, aşçısıyla, hanımıyla, teyzesiyle birlikte geçireceğim.  O halk otobüslerine binmezsem ben Kazım değilim. Vekil olduğumda, Belediye Başkanı olduğumda bak unutmayın, o makam arabası, tatbikî uzun yerler için kullanacağım ama o halkın arasında olacağım. O bilet bekleyen vatandaşın arasında sıradan insan olacağım. Çünkü olursam anlayacağım oradaki sorunu, yapılması gerekeni. Yoksa anlatınca masal gibi geliyor.  Ekmeğin fiyatını ben bileceğim. Belediye Başkanı, milletvekili olduğunda gideceğim ekmeğimi yine para verip kendim alacağım. Bileceğim ki ne kadar dokunuyor bana, orada bu ekmeği alan vatandaşlarla konuşuyorum. Onlarla sohbet ettiğimde toplumun dışındaki kişi olmayacağım. İyi Parti’nin dışında sokakta bizden başka siyasetçi yok. . Farkında mısınız, zamlar, problemler, sorunlar o kadar uzaklaştılar ki vatandaşlardan. İşte eğer ben bir göreve gelirsem yine şimdi olduğum gibi olacağım. Buradan söz!

Millet ittifakı Genel Başkanlarının bin araya gelmesi üzerine aynı poz Kayseri’de de verildi. O Fotoğraflarda gözler sizi de aradı. Sizin o toplantıdan haberiniz var mıydı, davet edildiniz mi?

Ben tabi ki o toplantıyı biliyordum, vekilimiz Dursan ataş ile konuşmuştuk bu konuyu. Ben bu konularda davet beklemem her yere giderim. Ben halkın seçtiği bir kişiyim. O gün davet beklemedim. Çünkü tablonun öyle olması gerekiyordu. Makam itibariyle o görüntünün birlik, beraberlik Kayseri’de var mesajı verilecekti. O mesaj verildi, orda benim olmam Cumhuriyet Halk Partisi’nin de belki belediye meclis üyesinin gelmesini gerektirdiği için masa bu sefer genişlerdi. Yani bu kalabalığı da ben de uygun bulmazdım diye düşünüyorum. Haberim oldu. Davet olmadı, davet olmasa da gideceğim yer miydi, değildi. O karede olmam uygun olmazdı.

Anketlerde partinizin oy oranları ne çıkıyor?

Elimizdeki anketler şu anda Türkiye’de; birinci parti değiliz ancak ikinci parti ile aramızda çok fark kalmadığını söylüyor. Seçimlere kadar bu zamları, bu sıkıntıları hükümet halledemezse biz birinci partiyiz. Türkiye genelinde yüzde 20’nin biraz üzerine çıkıyoruz. Kayseri’deki oy oranlarımız yüzde 30’lara yaklaştı. Şu an sadece İyi Parti olarak söylüyorum, Millet İttifakı olarak bugün seçim olsa belediyelerin tamamını alıyoruz.

Kaç vekil çıkarabilirsiniz?

Şu anda bizim aldığımız oy oranlarına baktığımızda Millet İttifakı’nın 5 milletvekili, bunun neredeyse 4 milletvekilini de İyi Parti’nin çıkarttığını, biz yapılan anketlerde gördük, görüyoruz. Karşı taraftaki Cumhur İttifakı’nın da 5 milletvekiline düştüğünü biliyoruz ama bizim hedefimiz Kayseri’de 6’nın üzerinde bir milletvekiline sahip olmak. Kayseri’yi bu saatten sonra bekleyen tablo bu.

Erken seçim yakın diyelim mi?

Genel başkanımız en son yaptığımız görüşmede sahada olun dedi. Biliyorum ama artık tam sahadayız, yatma yok, evde yatma yok, sahadayız. Erken seçimi her an hükümet isteyebilir. Biliyorsunuz Millet İttifakı’nın paydaşlarının mecliste yeter sayısı yok. Onların istemesi lazım, istesinler dedikleri gibi biz varız. Bizim teşkilatın, genel merkezin kararı bu ama onlar herhalde bu tabloyu göremiyorlar. Baskın bir seçim bekliyor.

Suriyeli ve Afgan mülteciler ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

Türkiye’de yaşayan Türk halkının çektiği eziyetleri hakikaten üzülüyorum. Bunların başka dünya ülkelerinde böyle olmadığını çok net görüyorum. Şehrimin ülkemin Suriyeli ile dolmasından artık ben rahatsızım. Suriyelinin buradan kovulsun noktasında değil ama davulla zurnayla o ülke ile barış sağlanarak gönderilmesinden yanayım. Birleşik Arap Emirlikleri’nden para aramak yerine, aslında Türkiye’de yaşayan Suriyelilerin ülkelerine gitmesi için bir çaba sarf edilse bunun da ciddi miktarlarda bir para olduğunu biliyorum. Yani biz burada yaşayan, Türk halkının artık kendi çekirdek ailesiyle birlikte huzur içerisinde hırsızlığın, cinayetin, katliamların olmadığı bir ortamda, bir yaşam içerisinde olacağı bir şehir istiyorum.

Ülkelerine dönsünler diyorsunuz?

Nüfusumuzun neredeyse yüzde 10’unu Afganlı, Suriyeli, İranlı olduğunu biliyorum ve hükümetin buna bakarak kaynak olacaksınız dediğini görüyorum. Onlarla kapı komşusu oluyoruz. Örf adetlerimiz farklı, çocuklarımızı evlenecek olsa ayrı, birbiriyle örtüşmeyen kültür yapı ve geleneklerimiz var. Bunların bir an önce Kayseri’de Türkiye’de tesis edilmesini istiyorum. Huzur şehri huzur ülkesi olmasını istiyorum.

Röportaj: Dilek Bayram