YEDİ DÜVELE KARŞI DİMDİK AYAKTA DURUYORUZ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 105. Dönem Kaymakamlık Kursu Kura Töreni'nde yaptığı konuşmada, 'Suriye'deki kaotik durum uzunca bir süredir, asıl niyetleri, asıl projeleri, asıl hesapları gizlemenin örtüsü olarak kullanılıyordu. Özellikle Avrupalı ve Amerikalı politikacılardan rejime kadar pek çok kesim, kendi başarısızlıklarını, terör örgütünü perde yaparak gözlerden saklama yoluna gidiyordu. Barış Pınarı Harekâtı'yla, tam manasıyla takke düşmüş kel görünmüştür. Türkiye'ye karşı öfke nöbetleri geçirenlere diyoruz ki, artık bu oyun bitti' dedi ve Türkiye'nin yedi düvele karşı dimdik ayakta durduğunu ifade etti.

YEDİ DÜVELE KARŞI DİMDİK AYAKTA DURUYORUZ

“İLÇELERİMİZİN HER BİRİ EN İYİ HİZMETİ ALMAYA LAYIKTIR”
 
Kaim ile makam kelimelerinin birleşmesinden oluşan kaymakam ifadesinin, temel devlet görevlerinden biri olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kaymakam, anayasamıza göre ilçelerde cumhurbaşkanı adına görev yapan en yüksek devlet görevlisidir. Ülkemizdeki 81 vilayetimize bağlı 922 ilçenin her biri bizim görümüzde değerlidir, kıymetlidir, en iyi hizmeti almaya layıktır” dedi.
 
Başarılı kaymakamın, görev yaptığı ilçeden ayrıldıktan sonra da uzun yıllar boyunca ismi hayırla yâd edilen kişi olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sizlerin her birinin Cumhurbaşkanı olarak şahsımı ilçenizde en iyi şekilde temsil edeceğinizden, hayırla yâd edilecek başarılara imza atacağınızdan şüphe duymuyorum” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kaymakamlara hitaben “Cumhurbaşkanı olarak daima yanınızda olacağımızın da bilinmesini istiyorum” dedi.
 
“YEDİ DÜVELE KARŞI DİMDİK AYAKTA DURUYORUZ”
 
Türk milletinin bin yıldır her gününü mücadeleyle geçtiğini, şimdi de uluslararası bir mücadelenin içerisinde bulunduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yedi düvel adeta saldırıyor, biz de yedi düvele karşı dimdik ayakta duruyoruz, durmaya devam edeceğiz” sözlerine yer verdi.
 
“Millet olarak kazanırken de kaybederken de hep inancımızın, medeniyetimizin, kültürümüzün vaaz ettiği gibi davrandık” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Bunun için sadece İkinci Dünya Savaşında 50 milyon kişinin ölümünden sorunlu olanların bize insanlık dersi vermeye kalkmalarını acı bir tebessümle karşılıyoruz. Ruanda’da 1,5 milyon insanı öldüreceksin, Cezayir’de bir o kadar insanı öldüreceksin. Utanmadan, sıkılmadan bize insanlık dersi vermeye kalkacaksın, Önce aynaya bir bakın, kendinize bir bakın, neredesiniz? Ama bizim tarihimizde böyle bir şey asla yok. Türkiye’nin bu insani yaklaşımını zaaf olarak değerlendirmeye kalkanlara kadife eldivenimizin içindeki demir yumruğumuzu göstermekten de asla geri durmadık, durmayacağız.”
 
“OLUK OLUK KANIN AKTIĞI GÜNLERDE KİMSE BU TEKLİFE DÖNÜP BAKMAMIŞTI”
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye krizinin başladığı günden beri hayatları kurtarma, masumlara kucak açma ve Türkiye’nin sınırlarının güvenliğini sağlama çabası içinde olduklarına dikkati çekerek, “Dün Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu Suriye’de uçuşa yasak bölge teklifi yapıyor. Biz bu teklifi Suriye’nin dört bir yanında yüzbinlerce masum insan rejimin ve diğer güçlerin savaş uçaklarının bombardımanları altında can verirken gündeme getirmiştik. Oluk oluk kanın aktığı o günlerde kimse bu teklife dönüp bakmamıştı. Şimdi Türkiye Suriye’yi terör örgütlerinden temizleyip asıl sahiplerinden dönüşüne hazır hâle getirirken birden bu tür konular akla geliyor. Avrupa Birliği’nin sonu işte bu samimiyetsizliği ve ikiyüzlülüğü yüzünden gelecektir; bu gidiş iyi değil” değerlendirmesinde bulundu.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kapıları açarız dediğim zaman tutuşuyorlar. Tutuşmayın, vakti, saati gelince bu kapılar da açılır. Hadi bakalım yüzbinleri bir de siz ağırlayın, bu iş nasıl oluyormuş sizleri de bir görelim. Paranız var, güçlüsünüz, ama Yunanistan’a 100 kişi gidince denizden veya 200 kişi gidince hemen bizi telefonla arıyorsunuz, ya işte adalara 100 kişi gitti, 200 kişi gitti, 300 kişi. Ya burada 4 milyon var 4 milyon, buna sesiniz çıkmıyor” şeklinde konuştu.
 
Türkiye’ye yönelik tehditleri doğrudan kaynağında ortadan kaldırma stratejisine geçtiklerini. Irak’tan Suriye’ye kadar Türkiye’ye yönelik terör saldırılarının yaşandığı her yerde bu doğrultuda kritik adımlar attıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “15 Temmuz darbe girişiminin hedeflerinden biri de Türkiye’nin terörle mücadeledeki bu etkili stratejisini çökertmekti. Allah’ın yardımı ve milletimizin cesaretiyle darbe girişimini başarısızlığa uğratarak bu büyük oyunun bir hamlesini daha boşa çıkarttık. Hemen ardından da Fırat Kalkanı Harekâtı’yla karşı cevabımızı verdik, daha sonra Zeytin Dalı Harekâtı’yla büyük planın bir ayağını daha kırdık” dedi.
 
“SURİYE’NİN TOPRAKLARINDA GÖZÜMÜZ YOK”
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve siyasi birliğine olan saygılarını her fırsatta tekrarladıklarının altını çizerek, “Bizim Suriye’nin topraklarında gözümüz yok, böyle bir şeyi de düşünmüyoruz. Bizim Suriye’de de Türkiye’de de Kürt kardeşlerimizle herhangi bir sorunumuz yok. Bizim sorunumuz terör örgütlerinin ta kendisiyledir. Bakıyorsunuz Batı, yatıyor kalkıyor Kürtler aşağı, Kürtler yukarı. Ya bizim Kürt kardeşlerimizle bir işimiz yok. Bizim işimiz terör örgütleriyle, hedefi saptırmayın. Ve böyle diyerek, böyle söyleyerek, terör örgütlerinin adını vermeyerek, Kürtler dediğiniz zaman Kürt kardeşlerimizi adeta teröristler olarak vasıflandırmış oluyorsunuz” uyarısında bulundu.
 
Barış Pınarı Harekâtı’nın belli bir sürecin sonunda başladığını, bu süreçte devasa ülkelerin liderlerinin terörist başlarıyla aynı masaya oturduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Teröristi siz muhatap olarak karşınıza aldığınızda terörle mücadele olur mu? Bu uluslararası terörle mücadele toplantılarını niye yapıyoruz? Bunlara prim veriyorsunuz, bunları şımartıyorsunuz, bunları azdırıyorsunuz, böyle yapa yapa zaten iş buraya geldi. Biz de diyoruz ki, verilen sözlerin tutulmaması hâlinde planlarımızı kendi imkânlarımızla hayata geçirmek zorunda kalacağımızı altını çize çize ifade ediyoruz” diye konuştu.
 
Siyasete ve diplomasiye olan saygıları dolayısıyla attıkları her adımda önce muhataplarına niyetlerini ve hamlelerini açıkça söylediklerine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Barış Pınarı Harekâtı başlarken de ABD, Rusya, İran ve Birleşmiş Milletler’in bilgilendirildiğini açıkladı.
 
“TÜRKİYE’NİN, TERÖR KORİDORUNU YIKIP GEÇMEK İÇİN KİMSEDEN İZİN ALMAYA İHTİYACI YOKTUR”
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sonradan anlaşılıyor ki, kendilerinden izin almak yerine sadece bilgi vermemizden de bayağı rahatsız olmuşlar. Hâlbuki Türkiye’nin sınırları boyunca oluşturulmak istenen bir terör koridorunu yıkıp geçmek için kimseden izin almaya ihtiyacı yoktur. Bu kararlılığımızı sahada da gösterip 120 kilometre genişlik ve 32 kilometre derinlikteki harekât bölgemizin üçte ikisine yakın bölümünü sadece 9 günde ele geçirdik” şeklinde konuştu.
 
Barış Pınarı Harekâtı ile Türkiye’nin kontrolüne geçen alanın 4 bin 220 kilometrekareye ulaştığını açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, harekât sürecinde 20 sivil insanın hayatını kaybettiğini, 184 vatandaşın yaralandığını, 7 Türk askeri ile 96 Suriye Millî Ordusu mensubunun şehit düştüğünü; 90 Türk askeri ile 369 Suriye Millî Ordusu mensubunun da yaralandığını bildirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Barış Pınarı Harekâtı’nda teröristlerin kayıplarının da 795’i bulduğunu kaydetti.
 
“KARŞIMIZA TERÖRİSTLER ÇIKARSA ONLARI TEPELEMEK EN TABİİ HAKKIMIZDIR”
 
Barış Pınarı Harekâtı’nın ardından ortaya çıkan tablo karşısında ABD’den gelen heyetle görüşmeler yapıldığını ve harekâta 120 saatlik ara verildiğini, teröristlerin belirlenen bölgenin çıkartılacağı sözünü aldıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Salı günü akşamı 22.00 itibariyle sona eren bu sürenin bitiminde Amerika tarafı bize tüm teröristlerin harekât bölgemizden çıktığının garantisini yazılı olarak verdi. Şimdi askerlerimiz ve Suriye Millî Ordusu karış karış harekât alanını tarıyor, tuzakları etkisiz hâle getiriyor. Şayet bu arada karşımıza teröristler çıkarsa onları tepelemek de en tabii hakkımızdır, çünkü bu yazılı kayda girmiştir. Böylece Barış Pınarı Harekâtı’nı başarıya ulaştırmış olduk” vurgusunda bulundu.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti. “Rasulayn ve Tel Abyad arasında güvenli hâle getirdiğimiz bu alan sınırlarımızı teröristlerden arındırma planımızın ilk aşamasını oluşturuyor. Tabii bu batıya doğru Tel Rıfat, aşağıda Münbiç, bunların hepsi bu planlamanın içerisinde var. Terör örgütünün ve Amerika’nın telaşla attığı adımlar harekât bölgemizin dışında, ama asıl planımızın içinde kalan bölgelerde karmaşık bir durumun ortaya çıkmasına yol açtı. Harekât alanımızın doğusundaki Kamışlı ile batısındaki Ayn El Arap bölgesi hızla Rusya desteğindeki rejim güçlerinin kontrolüne bırakıldı. Aynı oyun Münbiç bölgesinde de oynandı. Bizim amacımız, sınırlarımız boyunca terör örgütünden arındırılmış bir bölge oluşturmak olduğu için, karşımızdaki bu yeni duruma göre yeni değerlendirmeler yaptık. Salı günü Rusya Lideri Putin’le gerek ikili, gerekse heyetler arası yaptığımız görüşmeler sonunda Fırat’ın doğusunda yer alıp da harekât alanımız dışında kalan sınır bölgeleriyle ilgili bir mutabakata vardık. Terör örgütünün sınırlarımızdan tamamen uzaklaştırılması konusundaki uzlaşmayı içeren bu 10 maddelik mutabakatı da kamuoyuyla paylaştık.”
 
Rusya ile varılan mutabakatın detaylarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Belirlenen süre sonunda terör örgütü bölgeden tüm unsurlarıyla uzaklaştırılabilirse bu mutabakat da başarıyla hayata geçirilmiş olacaktır. Şayet terör örgütü bu bölgelerden ülkemizi taciz etmeyi sürdürürse, biz kendi harekât planımızın buralarda da hayata geçirmeye devam edeceğiz. Sonuçta Fırat’ın doğusundaki 480 kilometrekarelik alanın 120 kilometrekaresini şu anda doğrudan kendimiz kontrol ediyoruz. Kalan kısmın da Rusya ile birlikte durumu kontrol altında tutma kararını verdik” değerlendirmesinde bulundu.
 
“TERÖR ÖRGÜTÜNÜN SINIRLARIMIZ BOYUNCA HÂKİMİYET ALANI KURMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ”
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya ile varılan mutabakatın her iki tarafın özellikle ulaşabilecekleri asgari şartları içerdiğine dikkati çekerek, “Türkiye’nin tavrı hâlâ aynıdır; sınırlarımız boyunca ve Suriye toprakları içinde bölücü terör örgütünün ülkemizi tehdit eden bir hâkimiyet alanı kurmasına izin vermeyeceğiz. Zaten böyle bir durum herkesin üzerinde mutabık olduğu Suriye’nin toprak bütünlüğü ilkesine de aykırıdır” dedi.
 
Güvenli hâle getirilen yerlere mültecilerin geri dönüşünü sağlamak için uluslararası toplumun desteğiyle yürütülecek projeler için hemen temaslara başlayacaklarını da belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Asıl çözümün Suriye’deki tüm kesimlerin katılımıyla oluşturulacak yeni Anayasanın teşkilinden ve buna göre yapılacak özgür seçimlerle şekillenecek yeni yönetimin işbaşına gelmesinden geçtiğini biliyoruz. Dolayısıyla bu ayın 30’unda Cenevre’de yapılacak buluşma çok büyük önem arz etmektedir. Gerek Astana’da, gerek Cenevre’de yürütülen görüşmelerin herkesin kabul edebileceği makul bir anlaşmayla sonuçlanması gerekiyor. Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve siyasi birliğinin sağlanması ancak bu sürecin başarısıyla mümkündür. Süreci terör örgütlerini veya rejimi kullanarak sabote etmeye kalkacak herkesi dünya kamuoyuna ifşa edeceğimizin bilinmesini istiyorum. Suriye halkının hayatını ve geleceğini bölge ile ilgili büyük planların mezesi olarak kullanmaya kalkanların karşısına önce biz dikileceğiz. Çünkü bu işin en büyük yükünü taşıyan biziz, en büyük bedeli ödeyen biziz.”
 
“BARIŞ PINARI HAREKÂTI, HAKİKATLERİ ORTAYA ÇIKARMIŞTIR”
 
“İster Amerika, ister Rusya, ister rejim, isterse bir başka güç olsun, terör örgütlerinden herhangi birini isim, bayrak veya üniforma değiştirerek yeniden karşımıza dikmeye kalkarlarsa biz bu oyuna gelmeyiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelinen noktada tüm dünyanın PKK ile YPG’nin aynı örgüt olduğunu kabul ettiğini sözlerine ekledi.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütleri DEAŞ ve PKK-YPG’nin yıllarca, uluslararası toplumun anlaşmalı şekilde kurguladığı bir şantajın oyuncağı hâline dönüştüğünü anlatarak, sözlerini şöyle tamamladı: “Barış Pınarı Harekâtı bu şantaj ve tiyatro sahnesini yıkmış, hakikatleri ortaya çıkartmıştır. Ülkemizi hedef alan öfke selinin sebeplerinden biri de, bu gerçeğin ortaya çıkmasıdır. Çünkü Suriye’deki kaotik durum uzunca bir süredir asıl niyetleri, asıl projeleri, asıl hesapları gizlemenin örtüsü olarak kullanılıyordu. Özellikle Avrupalı ve Amerikalı politikacılardan rejime kadar pek çok kesim kendi başarısızlıklarını terör örgütünü perde yaparak gözlerden saklama yoluna gidiyordu. Şimdi gel gör ki bu teröristlere ev sahipliği yapan Amerika Senatosunda, Kongresindeki insanları görüyoruz. Ne zamandan beri siz teröristlerle bu kadar dost oldunuz ya? Buna nasıl bu şekilde el verirsiniz? Ama bunun bedelini, öyle zaman gelir ki canınız yanar, o zaman öderseniz. Barış Pınarı Harekâtı’yla tam manasıyla takke düşmüş, kel görünmüştür. Türkiye’ye karşı öfke nöbetleri geçirenlere diyoruz ki, artık bu oyun bitti, gelin hep birlikte ülkelerimiz ve Suriye halkı için en iyisi, en doğrusu, en hayırlısı neyse onu yapacağımız yeni bir iklim oluşturalım. Türkiye’yi karşısına, terör örgütlerini yanına alıp çıkacak ve bu işi karla sonuçlandırabilecek kimse yoktur.”
 
Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, kursu ilk üçte bitiren kaymakamlara sertifikalarını takdim etti. Daha sonra kaymakamların atamaları kura çekme usulüyle gerçekleştirildi. BÜLTEN