Selma Kan

Kayseri için geç olmadan..

Selma Kan

6 Şubat Pazartesi saat 04:17..

Gece öyle bir sarsıntıyla uyandık ki “Eyvah” dedik, “Bu sefer de gidici olan biziz”..

Hemen pılımızı pırtımızı toplamaya başladık; sokakta kalanlar oldu, sokakta ateş yakanlar.. Çünkü aynı zamanda da ciddi bir kar yağışı vardı.

Gözümüze uyku girmedi, lambalarla bakışıp durduk.

Sonra öğle vakti saat 13:24’te daha ciddisiyle karşılaştık. Öyle bir salladı ki feleğimiz şaştı..

Her birimiz bir yere saklandık, her birimiz ağlıyor.. Durmuyor sallantı..

Ofisimizdeki kadın çalışanlarımızın hepsi anne, hepsi de evlatlarının ismini söyleyerek ağlıyordu.

Ben “Ceren” diye ağlıyordum, Gülşen Hanım “Mehmet Çınar”,  Hatice Hanım “Elif”…

Aynı zamanda ellerimizde telefon, onlara ulaşmaya çalışıyoruz.

Ve arama tuşuna bastığımızda oluşan o “Ya açmazlarsa” duygusu…

Şehri bağlara taşıdı çoğu Kayserili. Odununu kömürünü alan bağlarına gitti. Arabası olan arabasında sabahladı. Güvenli bir yeri olmayan da camilere, belediye tesislerine sığındı.

Can bu ya, nasıl kalınır o kocaman binalarda..

***

Kayseri’de yaşananlar bu şekilde, gelelim şimdi asıl zararı gören deprem bölgelerine..

Orada durumlar nasıl mı?

FELAKET! FELAKET! FELAKET!

İnsanlar enkaz altında, enkaz altındakileri bekleyenler buz gibi soğukta aç, susuz ve çaresiz..

Bir fotoğraf karesi vardı sadece onu yazsam bile yeter. Dünya, Uluslararası Haber ajansı AFP'nin Kahramanmaraş'tan servis ettiği bu fotoğrafa ağladı.

15 yaşındaki kızını kaybetmiş bir baba, kızının naaşının başından ayrılmıyor, oturmuş elini tutuyor bırakmıyor.

Anlatmaya anlatılmıyor da, yazamıyorum, boğazım düğüm düğüm..

***

Asıl değinmek istediğim konuya gelmek istiyorum artık.

Bir kesim Kayserili sosyal medya hesaplarından paylaşım yapıyor. Kayseri’de tek bir sarsıntıda yerle bir olacak yapılar var,  Kayseri için geç olmasın, Kayseri’yi kaderine terk etmeyin.. gibi paylaşımlar.

Bir kesim de sebebini anlamadığım bir şekilde Kayseri’ye yardım istenmesine karşı çıkıyor. “Ne alaka Kayseri” diyor, “Deprem bölgesini görmüyor musunuz derdiniz bu mu” diyor.

Gerçekten aklım almıyor. Binlerce bina çökmüş, binlerce ölü ve yaralı var. Biz bu insanların acısını görmüyor muyuz cidden? Cidden bizim vicdanımız sızlamıyor mu sanıyorsunuz, biz bir şey hissetmiyor muyuz?

Neden yardım istemeyelim Kayseri için?

Binalar çok hasar gördü, birçok bina mühürlendi. İnsanlar evine giremiyor.

Bir sallantı daha olsa dayanamayacak binalar var, yalnızca bir sarsıntıya bakıyor.

Neden tedbirimizi alalım denmesine karşı çıkılır ki?

Bakın, biz tedbirimizi alalım ki Kayseri de deprem bölgesine katılmasın. Tedbirimizi alalım ki biz de enkaz altında annemizi, babamızı, yavrumuzu, eşimizi aramayalım.

Bu sebeple ben bir an evvel Kayseri’de bir ekip oluşturulması gerektiğine inanıyorum, bina hasar tespitleriyle ilgili denetimler yapacak bir ekip. Deprem vergileri bunun için olmalı öyle değil mi?. Depremden sonra afet için değil de depreme dayanıklı sağlam yapılar için kullanılmalı.

Yalnızca Kayseri için değil, ülkemizde tüm şehirlerimizde bu olmalı. Yapın, sağlamlaştırın, lütfen bir el atın. Sonra da hakkımız helal-i hoş olsun..

Şimdiden önlemimizi almazsak yaşadığımız bu acının daha büyüğünü yaşamayız. Lütfen bilim adamlarının önerilerine kulak verin. Hepsi bas bas bağırıyor. Lütfen duyun bu sesleri...

Yazarın Diğer Yazıları