Yeni bir hayata başladım yine
Bakalım nereye götürür yollar
Ömür geldi geçti yaşlandı sine
Taşa çarpa, çarpa eskitti yıllar.
Kırk yıl oldu durmaz okur, yazarım
Ben kendi kuyumu kendim kazarım
Bir kurşun kalemde kaldı nazarım
Onu bile bana çok gördü kullar.
Şair oldum şiir yazdım yıllarca
Bana ilham verdi tüten her baca
Hesap ettim kırk yıl olmuş kabaca
Taşa çarpa, çarpa eskitti yıllar.
Bu hayat yolunda ben çok zorlandım
İyi yazdım kötü yazdım horlandım
Yaza, yaza bir alim olurum sandım
Bu garip ömrümü tüketti yıllar.
Gazetecilikti benim asıl işimin adı
Yaptığım haberlerden alırdım tadı
Kimi alkışladı kimisi de yuhaladı
Bazen de arkamdan taşladı kullar.
Hakkı yazdım hakikati söyledim
Her zaman doğruluk dürüstlük dedim
İnandığım davadan taviz vermedim
Yinede hiç bir türlü sevmedi kullar.
Bana müebbetlik vermişti kadı
Delibaşım yine de heder almadı
Oynayıp gülmeye fırsat kalmadı
Taşa çarpa, çarpa eskitti yıllar.
Bu hayatta bir istediğim olmadı
Boşa koydum dolmadı, dolu almadı
Tembel diye herkes beni kınadı
Hiçbir zaman sebep sormadı kullar.
Yaza, yaza düşman oldum yalana
Dost diye sarıldım karayılan’a
Çalıştım kazandım gitti talana
Hiç eline sağlık demedi kullar.
Sağır oldum, topal oldum, kör oldum
Ateşlerde yana, yana kor oldum
Bazen oldu görünmeyen sır oldum
Yine de ömrümü tüketti yıllar.
Acı poyraz gibi estim gürledim
Her zaman hak hukuk adalet dedim
İnandığım davadan taviz vermedim
Yine de hiç kıymet bilmedi kullar.
Kula kul olmadım paraya köle
Her zaman inatla yürüdüm çöle
Gayret ettim girdim nice gönül’e
Taşlara çarpa, çarpa eskitti yıllar.
Yağmur olup yağdım sel olup coştum
Yalan dünya döndü peşinden koştum
Ben vatan aşkıyla yandım tutuştum
Bir defa halimi sormadı kullar.
Şiirler yazdım vatan, millet, aşkına
Düğünde bayramda yakmadım kına
Varamadım hiçbir şeyin farkına
Taşlara çarpa, çarpa eskitti yıllar.
Giderken arkamdan attılar taşı
Eğilip bükmedim dik tuttum başı
Sonun da pes ettim hayata karşı
Yine de merhamet etmedi yıllar.