Mehmet Bilgehan

Lafı yürekten söylemek ve 'açıksözlülük'

Mehmet Bilgehan

Açıksözlü bir insan demek; konuşmasını, yürekten yapan insan demektir.

Hz. Ali (Radıyallahu Anh), “Açık yürekle konuşan düşman, içten pazarlıklı dosttan iyidir.” demiş.

Yunus bir şiirinde: “Behey, Yunus sana söyleme derler / Ya ben öleyim mi söylemeyince?” diye sormuş.

Yunus, burada “açıksözlü” olmamayı zaten ölmekle eşdeğer görüyor. Sözü güvenilir kılan şey sözüne güvenilir olmakla doğrudan ilgilidir. Ortada açıksözlü ve sözüne güvenilir biri yoksa sözün hükmü ve kıymeti de kalmaz. O halde, yürekten konuşamamak, ölmekle eş değerdir.

Açıksözlü bir insan, yürekten konuştuğu ve reel aklın sınırları dışında olduğu için hiçbir şeyi saklamaz, kalbini ve zihnini konuşma yoluyla başkalarına açar.

“Açıksözlü” dediğimizde: Söz söylenin zihninde olanların tam ve kesin bir dökümünü vermesi, böylece dinleyicilerin konuşmacının ne düşündüğünü anlayabilmesi beklenir. Açık sözlü, konuşurken gerçekleri söylemekten çekinmeyen ve her zaman dürüstlükten yana olan demektir. Açıksözlü kişiler birisini laf olsun diye övmez ya da eleştirmez. Söylediği sözlerde abartı ya da çarpıtma yoktur. Konuşmasında düşündüklerini gizleyecek herhangi bir retorik biçim kullanmadan yapar. Açık sözlü bir insan, en dolaysız sözcük ve ifade biçimlerini kullanır. Retoriğin verdiği imkânları kullanarak sözcükleri örtülü ya da yoruma açık kullanmaz. Açık sözlü, Ağdalı ve süslü anlatımlardan uzak, çıkarları doğrultusunda değil gerçekçi bir şekilde konuşan kişidir.

İki tür açık sözlülük var ve biz bunları birbirinden ayırmalıyız.

Birincisinde “Açıksözlülük” genelde “boşboğazlık” sözcüğüne yakın anlamda kullanıldığı için kişinin zihnindeki düşünceleri, niteliksel bir ayrım gözetmeksizin söylediği durumu betimleyen aşağılayıcı anlama denk düşen anlam…

Aslında “açıksözlülük” bu aşağılayıcı anlamdan ziyade olumlu bir anlama sahiptir. ”Açık sözlülük” hakikati söylemek anlamına gelir. “Sözü açık söylemek” deyimine ya da ifadesine gelince; sözü açık söylemek düşündüğü şeyi değil, gerçekten doğru olanı söylemektir. “Açık sözlü” insan, doğru olanı söyler…

“Açıksözlü olmak, söylediğin şeyin doğruluğundan emin olmayı gerektirir. “Açık sözlü” bir insan, sadece dürüst olmakla ve düşüncesinin ne olduğunu söylemekle kalmaz; aynı zamanda onun düşüncesi hakikattir, doğru olduğunu bildiği şeyi söyler.

Yani, “açık sözlülüğün” ikinci özelliği, inanç ile hakikat arasında her zaman tam bir örtüşme olmasıdır. Açıksözlü insan olmak, aynı zamanda ahlakî niteliklere sahip olmayı gerektirir.

Açık sözlü dediğimiz zaman, o insan için birinci olarak; hakikati bilmeyi, ikinci olarak da böylesi bir hakikati başkalarına aktarmak için gereken ahlâki niteliklere sahip bir insan olduğunu varsayarız. Açıksözlü bir insan hakikati söylemenin riskli ve tehlikeli olduğunu bilmesine rağmen bunu umursamaz.

Açıksözlü insan, risk alan biridir. Açıksözlülük risk ve tehlikeye rağmen hakikati söyleme cesaretine sahip olmak demektir. Aslında hakikati söylemek, en uç biçimiyle, risk ve tehlike alanında “yaşam” ve “ölüm” çizgisinde yürümeyi göze almaktır.

Açık sözlü bir insan hakikatin söylenmemiş halde kaldığı bir hayatın güvencesi altında kalmaktansa, hakikati söylemek uğruna ölümü göze alır.

Açık sözlü bir insanın söylediği hakikatler başkalarını incitebilir. Açıksözlülük aşağıdan gelip yukarıdakine hakikati söyleyebilmektir.

Bir kralın halkına değil, halkın içinden birinin çıkıp hakikati söylemesidir. Bir öğretmenin öğrencisini eleştirmesi değil, bir öğrencinin çıkıp öğretmeni eleştirmesi ve hakikati ifade etmesidir. Açık sözlü insan için hakikati söylemek bir ödevdir.

“Açıksözlülük”, konuşmacının dürüstlük yoluyla hakikatle belli bir ilişki kurduğu, tehlike yoluyla kendi hayatıyla belli bir ilişki kurduğu, eleştiri yoluyla kendisi ya da öteki insanlarla belli bir ilişki kurduğu, özgürlük ve ödev yoluyla da ahlâki kuralla özgül bir ilişki kurduğu bir sözel etkinlik türüdür.

KAYNAK:

Michel Foucault,  (2012), Doğruyu Söylemek, (Çev. Kerem Eksen),3. Basım, Ayrıntı Yay., İstanbul.

Yazarın Diğer Yazıları