Galatasaray maçı geride kaldı.
Böylesine önemli maçlar sonrasında konsantrasyon sorunu karşınıza çıkabiliyor, aman ha dikkat!
Tüm varınızı yoğunuzu ortaya koyarsınız, ardından oynadığınız maçta büyük zorluk yaşarsınız.
Ama, burada teknik heyet ve yönetime büyük iş düşüyor.
Nasıl ki, kaybettiğiniz zaman moral gerekiyor, kazandığınız zaman da motivasyon gerekiyor.
Galatasaray maçının havasından çıkmaz, ayaklarınız yere basmaz ise, Giresun’dan puan kayıplarıyla dönmeniz muhtemel.
***
Her maçın kendine göre havası farklı oluyor.
Kayserispor, 3 gün içinde iki zorlu maça çıktı.
Başta söyleyeyim, ligde kolay maç yok.
Hatayspor gibi geçtiğimiz sezon 61 puan toplayan, gerek evinde, gerekse de dışarda rakiplerine büyük sıkıntı veren bir takıma 2-1 mağlup olduk.
1-0 öndeyken, 2’yi bulmamız içten bile değildi, ikinci yarıda geriye çekildik, rakibimize karşı koyamadık ve nihayetinde kaybettik.
Çok farklı bir yenilgiyle de karşılaşabilirdik, fakat Lung’un inanılmaz kurtarışlarıyla fark yemeden ayrıldık.
Derken, 3 gün sonra Galatasaray’ı, muhteşem bir futbolla dize getirdik.
Şimdi bunları neden anlatıyoruma gelince, her maçın havası farklı oluyor dedim ya!
Evet, İstanbul takımları yani Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray’a karşı oynamak çok daha kolay oluyor.
Her oyuncu kendini özel motive ediyor.
Ama, rakip Anadolu takımları olunca işin rengi değişiyor.
***
Rakibimiz Giresunspor, hiç yabana atılacak bir takım değil.
Şu ana kadar oynanan 7 maçta, sadece 1 beraberlik alabildiler ve 1 gol atabildiler.
Galibiyetleri olmayan, bir takıma karşı oynamak gerçekten deçok zor.
Varını yoğunu ortaya koyacaklar
***
Nasıl ki, Kasımpaşa ve Başakşehir maçlarında sabırlı bir futbol ortaya koyduk, aynen uygulamamız gerekiyor.
Erken golü bulmamız durumunda ise, Galatasaray maçında olduğu gibi 2’yi aramak için daha çok saldırmamız şart.
1-0 her zaman çok tehlikeli skor!
Rakip beraberliği sağlarsa, 2’yi yemeniz muhtemel.
Geçtiğimiz hafta Hatay’Da aynı senaryo ile karşılaştık.
***
Bizim oyun felsefemiz oturmaya başladı.
Sakatlar dönüyor, form grafikleri artıyor ve takım bütünlüğünü sağlamaya başladık.
Yeni bir takım olmamız hasebiyle istediğimiz her şeyi bir anda yapamıyoruz.
Takım defansını hallettik, hücum yönünde de ciddi ilerleme var.
Bireysel olarak Mensah ve Thiam’ın da ekstra oyunları ekmeğimize yağ sürüyor.
***
Mensah oynayınca takım oynuyor, fakat Ganalı’nın ne yazık ki, maç seçme gibi kötü bir huyu var.
Az önce yukarıda belirttiğim gibi İstanbul takımlarına karşı oynayan Mensah ile, Anadolu takımlarına karşı oynayan Mensah aynı performansı gösteremiyor.
Bu da takıma yansıyor, mevkilerde aksamalar oluyor.
Mensah oynamayınca 2. Bölgede geçiş oyununda sıkıntı yaşanıyor, takım ileri gidemiyor.
Bu Kayserispor’un şu an için en büyük sorunu.
Hikmet Karaman hocanın bu sorunun üstesinden geleceğini umuyorum.
Takım kazanınca herkes kazanıyor.
Bu mantığı tüm futbolculara işlemek gerekiyor, bunda da yönetime büyük iş düşüyor.
***
Yönetim, maaşları zamanında yatırıyor, primlerde aksatma yapmıyor, ne söz verdiyse anında yerine getirerek, motivasyonu üst düzeyde tutuyor.
Bu süreç eğer alışkanlık haline gelirse, geçtiğimiz sezonki Alanyaspor, Hatayspor ve Karagümrük’ün yaptığı sıçramayı biz de yapabiliriz.
Kayserispor’un DNA’sında Avrupa var, biz böyle gidersek, İnşallah güzel günleri hep birlikte göreceğiz.
Önemli olan kenetlenmeyi bırakmamak, birlik olmak!
İniş ve çıkış illaki olacak.
Yenildi diye istifa istememeli, yendi diye de göklere çıkarmamalıyız.
Evet, bugünlük söyleyeceklerim bu kadar. Kayserispor’umuza başarı diliyorum.