Bir özel sektör emeklisi ve bir ilahiyatçı. Aynı zamanda Milli eğitim müdürlüğü yapmış eğitimci. İkisi de STK üyesi.
Bir din adamına, İmama, hocaya , “ KAFİR” diyebiliyorsa, nasıl anlamalıyız?
Hırs mı? Kibir mi? Zavallılık mı? İnanç zayıflığı mı? Kin mi? Nefret mi?
Cemaat bu ahlak yoksunu insanlara güvenir mi? Dinler mi?
Sabrı okuyup anlamayan. Toptan Allahın ipine sarılın ayetine muhalif olan, zavallı insanlar.
Bu tür kişilerin meslektaşlarını tenzih ederim.
Bu kişiler, ölçüsü olmayan, iftiradan korkmayan, Sadece kendisini haklı gören, Yandaşlarını satan bir anlayışa sahip.
Hırsına yenilen, Kibirli, Küfredebilen kişiler.
Bu kişiler; Sadece kendisini değil. Okuduğu okulu, yaptığı hizmeti, camiasını, Çevresini de kirletmektedir.
Hiç kimse, din kardeşine kâfir diyemez, dememelidir.
Eğer söylerse tekfir sebebi ile iki taraftan biri küfre döner.
Eğer söylediği kimse kâfir değil ise, sözü ve günahı kendine döner.
Bu tür sözleri diline dolayanın akıbetinin küfür olacağından korkulur.
Kâfir kelimesi iki anlam taşımaktadır;
Bir: Ateistler kast edilerek söylenen Allah’ı inkâr eden dinsiz, kafir.
İki: Ehl-i kitap kast edilerek. Peygamberi ve İslam’ı inkâr eden Kâfir.
Onun içindir ki, Birine Kâfir demek küfre götürebilir.
Günahlar ise, küfrün postasıdır.
Tanıyamadığımız, hak etmediği şekilde gözümüzde büyüttüğümüz, Okuduğunu yaşayamayan, İnandığını icra edemeyen bir kişinin aslında nerede okuduğu değil. Eğitiminin, hayatına ne kadar nüksettiği önemlidir.
Rabbim bizi kötü örnek olmaktan korusun.
Bir de bu küfürleri duyan, Kamu kurumunda memurluk yapan, STK da başkanlık yapmış bir başkasının ise bir düzine insanın duyduğuna şahitlik yaptığı küfürleri “duymadım” diyerek tutanak yazdırması akla, izana, imana ters ve kabul edilemez korkunç durumdur.
Kulun gördüğü ve duyduğu yeterli değil ise, Rabbimin gördükleri var ki. Bunları asla inkâr da edemeyeceksiniz.
Allah siz ve sizin anlayışınızda olanları ıslah etsin.
Hidayet versin.