Milli Gelire Göre En Fazla Yardım Yapan Ülkeyiz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi (TASC) tarafından düzenlenen etkinlikte yaptığı konuşmada, 'Tarih boyunca olduğu gibi bugün de Türkiye, kimliğine bakmadan zalimin karşısında, mazlumun yanındadır. Bugün Türkiye, millî gelire göre dünyanın en fazla yardım yapan ülkesidir. Dünyanın gelişmiş ülkelerinin kapılarını kapattığı bir dönemde, biz Suriyeli mazlumlara sadece kapımızı değil gönlümüzü de açtık' dedi.

Milli Gelire Göre En Fazla Yardım Yapan Ülkeyiz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler 74. Genel Kurul görüşmeleri için gittiği New York’ta, Tu¨rk-Amerikan Ulusal Yo¨nlendirme Komitesi’nce düzenlenen etkinlikte ABD’deki Türk, soydaş ve Müslüman toplumuyla bir araya geldi.
 
Programda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, salonu dolduran vatandaşlara teşekkür ederek, Türkiye’den selamlar getirdiğini söyledi.
 
“HİÇ KİMSE BİNLERCE YILLIK KARDEŞLİĞİMİZE LEKE SÜREMEZ”
 
Müslümanların ortak medeniyet ve tarihi paylaştığını, kimsenin binlerce yıllık kardeşliğe leke süremeyeceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şii-Sünni, siyah-beyaz, Arap, Türk, Kürt, Farisi diyerek kimse bizi bölemez. Her gün 5 kez Kabe’ye yönelen, aynı Yaratıcıya inanan, aynı duaya âmin diyen yürekleri hiç kimse birbirine düşüremez. Kardeşlik hukukumuzu gözettiğimiz sürece, aramızdaki şu muhabbeti diri tuttuğumuz müddetçe, emin olun, hiçbir sorunumuz çözümsüz değildir” diye konuştu.
 
Amerikan İslam toplumunun giderek daha örgütlü hâle geldiğini, iş birliği içinde hareket etmeye özen gösterdiğini müşahede ettiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kongre üyelerinin de Müslümanları daha görünür ve etkin şekilde temsil yolunda attıkları adımları memnuniyetle karşıladığını kaydetti.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2016’da açılan Diyanet Amerika Merkezi’nin sadece Türklerin değil; Amerika’daki tüm Müslümanların iftihar kaynağı olduğuna vurgu yaparak, merkezin kısa sürede Amerikalı Müslümanların buluştuğu, kaynaştığı, kardeşliklerini tazelediği bir mekâna dönüştüğünü, böylesi bir ihtiyacı giderdiği için bahtiyar olduklarını dile getirdi.
 
“BUGÜN AMERİKAN İSLAM TOPLUMU, 11 EYLÜL ÖNCESİNE GÖRE ÇOK DAHA GÜÇLÜDÜR”
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 11 Eylül terör saldırılarının ardından ABD’deki Müslüman toplumunun çetin bir sınav verdiğini, ibadethanelerin tehdit kaynağı olarak görüldüğünü, insanların sırf isminden, dış görünüşünden, kılık-kıyafetinden, inancından, sakalından, başörtüsünden dolayı horlandığını anlatarak, şöyle devam etti: “Her imtihan, doğru değerlendirildiğinde aynı zamanda bir imkândır. Mevla, 11 Eylül sonrasındaki o sancılı dönemi Amerikalı Müslümanlar açısından, eşsiz ilahi rahmetiyle hayra tebdil eylemiştir. Müslümanlar, hayat alanlarının daraldığı bu dönemde sivil toplumun ve siyasetin imkânlarının farkına vardılar. Birlik ve beraberlik içinde oldukları zaman neleri başarabileceklerine bizzat şahit oldular. Kamuoyunu doğru bilgilendirmek noktasında mevcut medya kanalları dışında kendi iletişim araçlarına sahip olmanın önemini idrak ettiler. Bu imtihan hepimize eksiklerimizle beraber güçlü taraflarımızı da göstermiştir. Hamdolsun bugün Amerikan İslam toplumu, gerek siyasi, gerek ekonomik, gerek sivil inisiyatif açısından, hepsinden önemlisi ahlaki ve söylem üstünlüğü bakımından 11 Eylül öncesine göre çok daha güçlüdür.”
 
“BAZI TERÖR ÖRGÜTLERİ ÜZERİNDEN HAK VE ÖZGÜRLÜK TALEPLERİMİZ BOĞULMAYA ÇALIŞILIYOR”
 
İslam’la, insanlıkla hiçbir alakası olmayan bazı terör örgütleri üzerinden Müslümanların hak ve özgürlük taleplerinin boğulmaya çalışıldığını, El Kaide, DEAŞ, Boko Haram, Eş Şebab, FETÖ gibi terör örgütlerinin İslam düşmanlarına istismar zemini sunduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu terör örgütlerinin İslam coğrafyalarında katlettiği masumların neredeyse tamamının Müslümanlar olduğuna işaret etti.
 
“Emperyalistlere taşeronluk yapan bu örgütlerin hayatını karattığı insanlar, ne yazık ki bizim kardeşlerimizdir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çıkarları için bölgemizi yangın yerine çevirenlerin, menfaatlerini koruma uğruna terör örgütlerini tırlar dolusu silaha boğanların, dökülen her damla Müslüman kanında payı olduğunu biliyoruz. Ancak her fırsatta diğer ülkelere demokrasi, hukuk ve insan hakları dersi verenler, maalesef bunları görmüyor, görmek istemiyor.  Kendi hakları konusunda aslan kesilenler, söz konusu Müslümanlar olunca üç maymunu oynuyorlar” değerlendirmesinde bulundu.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Müslümanlara yönelik Christ Church ve Chapel Hill saldırılarını anımsatarak, bu saldırılara son olarak 12 Mayıs 2019 tarihinde Newhaven’daki Diyanet camine yönelik saldırının eklendiğini kaydetti.
 
“İSLAM BARIŞ DİNİDİR”
 
Bu terör eylemlerinin güvenlik bilimciler ve siyasetçiler başta olmak üzere herkes için ibret olması gerektiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hiç kimse Batılı ülkelerde artan İslamofobiye, mülteci ve yabancı karşıtlığına bigâne kalamaz, kalmamalıdır. Neo-Nazi örgütler, bugün insanlık için, en az DEAŞ kadar tehlikelidir. DEAŞ, El Kaide gibi örgütlerle mücadele sergilenen kararlılık, muhakkak bu şer şebekleriyle mücadelede de gösterilmelidir. Yoksa Müslümanlara yönelik ırkçı saldırıların önüne geçilmesi mümkün değildir” sözlerine yer verdi.
 
Bugün İslam şehirlerinin tamamında gayrimüslimlerin inançlarını özgürce yaşayabildiklerinin, ibadetlerini rahatça yerine getirebildiklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İslam” ifadesinin barış anlamındaki “sin” kelimesinden geldiğini, dolayısıyla İslam’ın barış dini olduğunu anlattı.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Müslümanların kardeşliğine ve başka bir dinden olduğu için insanların canına, malına, haysiyetine el uzatmanın Müslümana yakışmayacağına vurgu yaparak, “Resulü Kibriya Efendimizin tasviriyle ‘Müslümanlar bir bedenin uzuvları gibidir’. Nasıl vücudumuzun bir organı acı çektiğinde diğer organlarda o acıyı hissediyorsa, dünyanın neresinde olursa olsun din kardeşlerimizin dertleriyle dertlenmek bizim ana vazifemizdir” diye ekledi.
 
“SURİYELİ MAZLUMLARA GÖNLÜMÜZÜ AÇTIK”
 
Keşmir’de, Arakan’da, Somali, Yemen, Gazze, Kudüs ve Suriye’deki Müslümanların sıkıntılar içinde olduğunu ve bu sıkıntıları kendisinin de kalbinde hissettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tarih boyunca olduğu gibi bugün de Türkiye, kimliğine bakmadan zalimin karşısında, mazlumun yanındadır.  Bugün Türkiye millî gelire göre dünyanın en fazla yardım yapan ülkesidir, en fazla yardımı biz yapıyoruz. Dünyanın gelişmiş ülkelerinin kapılarını kapattığı bir dönemde biz Suriyeli mazlumlara gönlümüzü açtık. Çatışma açlık, zulümden kaçan 5 milyon muhacire ev sahipliği yapıyoruz” ifadelerini kullandı.
 
Türkiye’nin bugün ABD’deki 29 eyaletin nüfusundan fazla sığınmacının yaşadığını, New York şehir nüfusunun yarısı kadar Suriyeliye Türkiye’nin ev sahipliği yaptığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Bunun yanında kirli bir savaşın kurbanı olan milyonlarca Yemenli kardeşimiz için de insani yardım çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Gelişmiş ülkeler sırtını dönse de biz mazlumlara sırtımızı dönmeyeceğiz. Birileri istemese de Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın, Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin hakkını aramaya devam edeceğiz. Medya operasyonları karşısında asla geri adım atmayacağız.”
 
“KUDÜS DAVASI İSLAM ÂLEMİNİN ONURUDUR”
 
Hiçbir güç ve tehdidin kendilerini Filistin’in ve ilk kıble olan Kudüs’ü Şerif’in hukukunu korumaktan alıkoyamayacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kudüs davası, yalnızca Filistin’deki bir avuç Müslümanın davası değil; sayısı 1,7 milyarı bulan İslam âleminin onuru, namusu, harim-i ismetidir. İşte bunun için he platformda biz ‘Kudüs kırmızı çizgimizdir’ diyoruz. Kudüs’ü savunmanın insanlığı savunmak; barışı, adaleti, bağımsızlığı savunmak olduğu inancıyla bu meseleye en güçlü şekilde sahip çıkıyoruz. “Holokost’a” nasıl bakıyorsak, Gazze’yi açık hava hapishanesine çevirenlerin işledikleri katliamlara da aynı nazarla bakıyoruz” dedi.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar acıları yarıştırmak gibi bir yanlışın içine düşmediklerini, bundan sonra da düşmeyeceklerine vurgu yaparak, Türkiye olarak, ilkeli ve tutarlı dış politikalarını her şart altında doğruları söyleyerek, doğruları savunarak sürdüreceklerini yineledi.
 
Türk-Amerikan toplumunun siyasi alanda daha fazla rol üstlenerek, eyalet ve federal düzeydeki temsil durumunu artırmasının samimi arzuları olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sizlerin ABD siyasetine aktif katılımını, hem Türk-Amerikan toplumunun karar alma mercilerindeki etkinliğini artırması, hem de Türk-Amerikan ilişkilerine yapacağı katkılar bağlamında önemsiyoruz. Ancak, bunun için toplumumuzun, birlik ve beraberlik içinde hareket etmesi gerekiyor” dedi.
 
“FETÖ’NÜN MASKESİNİ TÜM DÜNYADA İNDİRECEĞİZ”
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ konusunda uyarılarda bulunarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “FETÖ’nün en büyük özelliği istismar edemeyeceği hiçbir kutsal değer, hiçbir ilke olmamasıdır. Yalan, iftira, ikiyüzlülük bunların adeta karakteri olmuştur. 15 Temmuz gecesi 251 insanımızı şehit eden bu terör örgünün maskesini tüm dünyada indireceğiz, sizlerle beraber. 2 bin 193 gazimizin kanını yerde bırakmayacağız. Tüm darbeciler adalet önünde hesap verene kadar bunların peşlerini bırakmayacağız. Pensilvanya’daki terörist başının ülkemize iade edilmesi ve FETÖ’nün ABD’deki faaliyetlerinin tamamen bitirilmesi konusunda gerekli adımları kararlılıkla attık, atmayı sürdürüyoruz, birlikte hareket etmeliyiz. Sizlerin de FETÖ’nün Türkiye’de yaptığı haksızlıkları, akıttığı kanı, kıydığı canları, kısacası gizlediği karanlık yüzünü Amerikalı dostlarınıza bıkmadan, usanmadan anlatmaya devam etmeniz gerekiyor.”
 
ABD’deki Türkler, Müslümanlar ne kadar huzurlu, mutlu, güçlü olursa Türkiye’de kendilerinin o kadar mutlu, huzurlu olacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sizlerin derdi bizim derdimizdir. Sizin sıkıntınız bizzat bizim sıkıntımızdır. Sizlerin meselesi bizzat bizim meselemizdir. Sizlerin elde ettiğiniz başarılar, bizim de başarımızdır” dedi. BÜLTEN