Kayseri Barosu, çoklu baro sistemine karşı çıktı

Kayseri Barosu Başkanı Avukat Cavit Dursun, son günlerde gündeme gelen, çoklu baro, nispî temsil ve diğer değişikliklerinin, baroları yasal düzenleme yoluyla işlevsizleştirmek anlamına geleceğini söyledi.

Kayseri Barosu, çoklu baro sistemine karşı çıktı

Konuyla ilgili olarak basın açıklaması yapan Dursun, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından ‘barolar ve bir kısım meslek örgütlerinin seçim sistemlerin değişiklik yapılacağına’ dair beyanatların, baroları ve bir kısım meslek örgütlerini hedef alan antidemokratik ve otoriter bir bakış açısının yansıması olarak değerlendirdi.  

“BAROLAR YASAL YOLLARLA İŞLEVSİZLEŞTİRİLECEK”

Söz konusu düzenlemenin gerçekleşmesi durumunda baroların yasal yollarla işlevsizleştirileceğinin altını çizen Dursun, “Kendisi dışında hiçbir görüş ve anlayışa tahammülü olmayan, kendi fikirlerini anayasadan ve hukuktan üstün gören bir anlayışın demokrasiyle ve hukukla bağdaşması mümkün değildir. İktidar ve bir kısım çevreler, baskı ve zor yoluyla sindiremediği ve ele geçiremediği Baroları ‘yasal düzenleme’ yoluyla işlevsizleştirmek, bölmek, parçalamak ve kontrol etmek istemektedir. Yaşamak için milletçe evlerde kaldığımız bu süreçte; bugüne kadar yürütülen politikalarla hukuki ve ekonomik kaosa sürüklenen meslek grubumuzun, pandemi süreci ile iyice artan sorunlarına çözüm beklerken, yargı reformu strateji belgesindeki hukuk eğitimi, fakülte sayısı, kontenjan vb. meslekî ve hukuki konuların hayata geçirilmesini beklerken; baroları bölme, parçalama ve sindirme projesi olan, uzun yıllardır düzenli aralıklarla olduğu gibi, yine tozlu raflardan çıkarılan ve bir tehdit olarak gündeme getirilen çalışmalar, tekraren ortaya çıkartılmıştır. Tehdit konusu olan her şey özünde bir cezalandırmadır ve baroların seçim sistemlerinin değiştirilmesi adı altında işlevsizleştirilmesi, öncelikle halkımızın ve avukatların yalnızlaştırılması, devamında ise ülke üzerinde yaşayan her bireyin açıkça cezalandırılmasıdır.” diye konuştu.

“FETÖ VE KARANLIK ÖRGÜTLERİN PROJESİ”

Barolarda yapılması düşünülen çoklu baro, nispî temsil ve diğer değişikliklerin, Türkiye’nin demokratik bir hukuk devleti olmadığına dair resmî bir gösterge olacağına da dikkat çeken Dursun, bu tür projeleri Türkiye’yi geri kalmış 3. dünya ülkesi algısına sokmak isteyen FETÖ ve diğer karanlık örgütlerin projesi olarak değerlendirdi. Dursun, şunları söyledi:

“Bu tür projeler, Türkiye’nin demokratik bir hukuk devleti olmadığının, Türkiye’de insan haklarının, savunma hakkının ve adil yargılama yapılan bir ülke olmadığının, resmi olarak ilanı olacağından, Türkiye’yi dikta ile yönetilen, geri kalmış bir 3. dünya ülkesi algısına sokacağından, ülkemizi uluslararası hükümler, sözleşmeler ve korumanın dışında bırakacak ve Türkiye'yi müdahale edilebilir bir ülke statüsüne sokacağından, bunların yapılması halinde, Türkiye karşıtı tüm terör örgütleri ve yabancı devletler tarafından bu durumlar kullanılacak, bundan devletimiz, milletimiz ve insanlarımız büyük zararlar görecektir. Özellikle belirtmek isteriz ki, bütün bu hususlar tamamen bir FETÖ ve karanlık istihbarat örgütlerinin küresel projesi olup; isteyenler, geçmişte zaman zaman ortaya çıkarılan taslak, tasarı adı altındaki metinlere, 2013 tarihli sözde HSYK evrak ve çalışmalarına, 2009 tarihli DDK raporuna, 2004, 2007, 2009, 2011, 2013 ve en son 2018 Şubat ayında yaşananlara, bunların arka planına, bunları hazırlayan ve savunan kişi ve kurumlara bakabilirler. Bugün yaşadığımız sürecin tek farkı, geçmişte tüm bu değişiklik düşünceleri ‘TBB ve Barolar’ olarak gündeme getirilirken, bu defa sadece "Barolar" olarak gündeme getirilmiş olmasıdır.”

“BAROLAR SAVUNMA HAKKININ TEMİNATI”

Baroların, yargı erkinin savunma gücünü teminat altına alan örgütler olduğunu belirten Dursun, “Barolar ve Savunmanın tarihi, zorlu mücadelerle doludur. Savunma, Avukatlar ve Barolar tarih boyunca horlanmış, hırpalanmış, muktedirlerce ve iktidarlarca sevilmemiş, ancak her zaman kazanan kutsal savunma hakkı, adalet, barolar ve özgürlükler olmuştur. Tüm insanlık tarihi bunun örnekleriyle doludur. Avukatlar, milletimizin, halkımızın ve insanlarımızın; yargıdaki özgür, hür ve gür sesidir. Mesleğimizin doğasında kayıtsız ve şartsız itaat ve biat değil ; tam tersine itiraz, sorgulama, düşünme ve özgürlük vardır. Barolar ve avukatlar, itiraz edip sorguladıkları, düşündükleri ve eleştirdikleri, haklara ve özgürlüklere sahip çıkıp savundukları için hedeftir. Hukuka aykırı, baskıcı ve ayrıştırıcı politikalara karşı eşitliği, özgürlüğü, adalet ve kardeşliği savunduğumuz için hedefiz. Sermayenin sınırsız sömürü isteğine karşı, emeği ve alın terini savunduğumuz için hedefiz.” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi