Beyhan Asma

SAVAŞIN EKOLOJİK İSTEME ETKİLERİ

Beyhan Asma

Savaşın her türlüsünün insanlar açısından ne kadar korkunç sonuçları olduğunu elbette biliyoruz ve bunu hep konuşuyoruz. Ancak maalesef, tıpkı doğa olaylarında ya da başka felaketlerde olduğu gibi, savaşın bizim dışımızda hayvanlara, tarıma, ekosisteme ve gezegene olan etkilerinden pek bahsedilmediğini görmekteyiz.  Savaşlar sadece insanları öldürmekle kalmıyor, bu gezegende yaşayan herkesi yok ediyor adeta.  Halkların böylesi bir yıkımdan hiçbir çıkarı yok. Her zaman olduğu gibi kaybeden, gezegen halkları ve gezegenin kendisi oluyor.

 

Savaşların ve özellikle de şimdiki Rusya-Ukrayna savaşının iklim kriziyle doğrudan bazı bağlantıları var. Savaşa giren tarafların sera gazı salınımları savaş süresince ve savaş sonrasında artmakta. Geçenlerde okuduğum ; “Conflict and Environment Observatory” ( Fikir Çatışması ve Çevre Gözlem Evi ) adlı  bir kurumun savaşların iklim krizine olan etkisini inceleyen raporuna göre, doğrudan ve dolaylı olarak karbon salınımına yol açan sebepler listelenmiş, incelenmiş.

 

Doğrudan etkileyen sebepler arasında petrol depoları, üretim yerleri ve boru hatlarının savaşta ilk hedeflenen yerlerden biri olması yer alıyor. Nitekim daha 2-3 gün önce Rusya’nın Ukrayna’daki petrol depolarını ve doğalgaz hatlarını vurduğu ve buralarda zehirli gaz sızıntısı ve yangınlar olduğu haberini almıştık. Bu yangınlar elbette büyük miktarlarda sera gazı salınımına sebep oluyor.Yine önemli hedefler olan bitki örtüsü ve ormanların yakılması ve tahrip edilmesi de doğrudan iklime etki eden bir başka savaş olayı. Örneğin Vietnam Savaşı’nda kimyasallar kullanılarak ormanların yok edilmesiyle toplam ormanlık alanın %44’ünün kaybedildiği söyleniyor. Tabii ki bu, ormanlarda yaşayan milyonlarca hayatın da yok olması anlamına geliyor. Bunların dışında savaş esnasında zarar gören altyapılar, bitki örtüsünün yok olması ve savaş alanlarına ulaştırılan insani yardımlar sebebiyle de büyük miktarda sera gazı salınımları oluyor. Savaş sonrası duruma bakıldığında ise zayıflayan yönetim ve önem kaybeden iklim-çevre politikalarından dolayı daha fazla kirletici seçeneklere başvurulduğu görülüyor. Örneğin Yemen, Libya, Suriye gibi çatışma alanlarında yoğun miktarda petrolün yakılarak CO2 salınmasının sürekli bir hal olduğunu anlatıyor bu rapor.

Ayrıca işgal altındaki Kırım’da arazi tahribatından ve Ukrayna’daki Kuzey Kırım Kanalı’ndaki barajdan dolayı su kıtlığı yaşandığı ve bunun ormansızlaşmaya sebep olduğu örneği de veriliyor. Dolayısıyla savaş ve çatışma; ekolojiye, bitki örtüsüne ve tabii ki canlılara doğrudan ve dolaylı yoldan çok çeşitli hem kısa hem uzun vadeli olarak zarar veriyor.  Savaş sonrasında da özellikle yıkılan şehirlerin yeniden inşa edilmeleri ve toprak kullanımındaki değişikliklerden dolayı artmış olan sera gazı salımlarının artarak devam ettiğini de rapor ayrıca eklemekte. Türkiye’de ve dünyada gerek savaştan dolayı ekolojik yapı, tarım ve hayvancılık sektörü, geresek kırsal ekonomik yapının ağır basması gerekse gelişen hayvancılığa, tarıma dayalı sanayinin olması nedeniyle küresel iklim değişikliğinden en fazla etkilenen sektörlerin başında gelmektedir.

Tarım sektörü özellikle bitkisel üretim anlamında direk iklimden etkilenen bir yapıya sahipken, hayvancılık ise yem bitkileri üretimi boyutuyla tarım ile iç sektörel etkileşim içerisinde olduğundan dolaylı olarak etkilenmiş olmaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları