Üstündeki karlar beyazdı tenden
Hayranların seni severdi candan
Beyaz gelinliği almışlar senden
Sanki hep dökülmüş saçın Erciyes.
Garbi yeli esmiş kalkmış dumanın
Ne çayırın kalmış ne de çimenin
Yüzünü asmışsın sıkılmış canın
Söyle de bilelim derdin Erciyes.
Kış gelince giyen beyaz kefeni
Baştan sona örter yaşlı sineni
Her gören hasretle seyreder seni
Bir başka güzeldir kışın Erciyes.
Çağ değişti her tarafın yol oldu
Aslıhan a yüce haktan gel oldu
Kerem sen de yana, yana kül oldu
Beladan kurtulmaz başın Erciyes
Ozanın ahı var senin karakaşında
Çok hikmet var toprağında taşında
Kerem’in külleri de durur başında
Dumandan kurtulmaz başın Erciyes.
Bazen yağmur yağar bazen kar yağar
Elbet şafak söker yine gün doğar
Ancak sen çekersin yükün çok ağar
Dünya da bulunmaz bir eşin Erciyes.
Sana pek çok yakışır beyaz gelinlik
Ağustos ayın da bile verin serinlik
Sen de bir gizem var sende derinlik
Yellerde savrulur saçın Erciyes.
Oban göçmüş yurtlar kalmış geride
Ay boynuzlu koçlar vardır süründe
Aşiretler geri gelir günün birinde
Yeniden şenlenir başın Erciyes.
Tüm Ozanlar senden alır ilhamı
Sende yaylayanlar çeker mi gamı
Sen kendine aşık eden adamı
Ay gibi parlıyor döşün Erciyes.
Heybetlice durursun yıllardan beri
Seni ilk görenler sanarlar ki bir peri
Eteğinde kurulmuş koca Kayseri
Cana can katıyor aşın Erciyes.
(Tekrar)