Türk İnkılâbının temel ilkelerinden biridir. Milliyetçilikle, millî egemenlikle ve millî bağımsızlıkla çok yakından ilgilidir. Atatürk’ün toplayıcı ve birleştirici, kaynaştırıcı milliyetçilik anlayışı, millî birlik ve beraberlik olarak ifadesini bulur.
Biz Türkler çağlar boyunca birbirine kenetlenerek yeniden doğan toplum olduk. Türk toplumunun dayanışması ve yardımlaşması kültürünün geçmişe uzanan geniş bir tarihi var: savaşlar, kıtlık ve doğal afetler gibi zor zamanlarda aynı 'Milli Mücadele' ruhunun devreye girdiğini görüyoruz. Peki, Türk toplumunun bu 'zor zaman refleksi'nin, kenetlenme duygusunun tarihi, sosyolojik ve psikolojik temelinde neler yatıyor? Dayanışma, yardımlaşma ve bir el olma bugünlerin ruhu.
Türk milleti bu söylemesi zor zamanlarda durumlarda el ele, yürek yüreğe verip kenetlenerek birbirine yoldaş oluyor. Müthiş bir kardeşlik duygusu ile kenetleniyor; Ana konu millet bilinci ve vatan olduğunda gerisi fon müziği kalıyor. Toplumsal psikolojimizde yer eden dayanışma ruhu ve matem kültürü çok güçlü... Kuvayi Milliye ruhu mu sizce yaşadığımız? Evet; olan budur; ihtiyaç meydana gelmişse kavgalar didişmeler sonraya bırakılmışsa, "söz konusu olan vatansa gerisi hiçtir" denilerek bizi biz yapan kuvvet, milli güçtür.
Balkan Savaşı ve Birinci Dünya Savaşı'ndaki dayanışma ve yaşanmış keder ve acıların büyüttüğü "millî şuurun" en onurlu nişanesini Milli Mücadele sırasında görmekteyiz. Tarihi verilerle de doğrulayabildiğimiz bu tespit önemlidir: Türk İslam ruhu tasavvuf ikliminden gelir. O da atalarımızdan aldığımız öğretilerdir.