Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan savaş, zorunlu göçle sonuçlanmış, milyonlarca insan yaşadığı yeri terk etmek zorunda kalmıştır. Uzun bir süre ateşkesin sağlanamaması ve yerleşim birimlerinin saldırıların hedefinde olması, sivil nüfusun güvenli tahliyesini önemli bir gündem maddesi haline getirmiştir. Savaştan etkilenen nüfus gruplarının güvenli bir şekilde bölgeden ayrılabilmelerinde, kırılgan grupların insani yardımlarla buluşturulabilmesinde ve sosyal hizmetlerin sunumunda insani koridorlar önemli işlevler üstlenmektedir.
Göçmen nüfus gruplarının iyilik halinin ve sosyal işlevselliğinin sağlanmasında, savaşın yol açtığı insan hakkı ihlallerinin asgari düzeye indirgenmesinde sosyal hizmet önemli roller üstlenmektedir. Bu durumda Rusya-Ukrayna Savaşı neticesinde meydana gelen zorunlu göçün, insani koridorlar özelinde ve sosyal hizmet disiplini bağlamında değerlendirilmesi gerekir. Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan etkilenen nüfusun korunmasında ve güçlendirilmesinde ortak amaçlar çerçevesinde çalışmaların yapılması için barış için başarılı sosyal hizmet ağı önemlidir.
Ukrayna’daki savaş, son otuz yılın Avrupa’ya en hızlı toplu göçü olarak tanımlanmaktadır dünyada. Yaşanan insani dramı kadın, yaşlı, çocuk ve engelli gibi kırılgan gruplar ağır bir şekilde yaşamıştır. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Avrupa’ya yönelen en büyük kitlesel göç olarak adlandırılan bu süreçte yüz binlerce insan ülkemiz ve komşu ülkelere zorunlu göç gerçekleştirmiştir. Savaşa bağlı olarak bölgede güvenlik, barınma, sağlık hizmetlerine erişim, bakım verme ve çocuk refahı başta olmak üzere birçok alanda önemli riskleride ortaya çıkarmıştır. Bölgesel düzeyde gerçekleşmesine karşın etkileri küresel olarak hissedilen zorunlu göçün ve insani koridorlardaki zorlu yaşam deneyimlerinin, sosyal hizmetin insan hakları ve sosyal adalet gibi temel değerleri ışığında ele alınmasının öneminin önümüzdeki süreçte daha iyi anlaşılacağı ve deneyim kazandıracağı aşikârdır.