Prof. Dr. Beyhan Asma

Hepimize geçmiş olsun!

Prof. Dr. Beyhan Asma

Türkiye, topraklarının yüzde 98’i aktif ve farklı deprem kuşakları üzerinde yer alan bir deprem ülkesi ol yıllardır bizlere söylendi (bkz. Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası, s.16-17). Büyük can ve mal kaybıyla sonuçlanan 1999 yılındaki 17 Ağustos Marmara ve 12 Kasım Düzce depremleri, bu gerçeğin acı hatıraları olarak hala belleklerde ve arşivlerde. Kısa aralıklarla gerçeklesen bu iki büyük afetin Türkiye’de deprem bilincinin artmasında farkında lığında önemli bir yeri oldu.

Ülke ve birey olarak yaşadıklarımıza bakıldığında, deprem öncesinde çok daha sıkı disiplinli gerekli önlemleri alarak depremden sonra hayatımıza kaldığımız yerden, umutla devam etmek zorundayız. Depremlerin nasıl meydana geldiğini öğrenerek, riskleri hakkında bilgi edinerek ve hazırlıklı olarak depremden korunmanın mümkün olduğu yıllardır büyük bilim otoritelerince söylenir yazılır.

Depremler;  sadece ülkemizde değil dünyanın pek çok yerinde meydana gelen bu doğal olaylar,  her yıl yaklaşık 3,5 milyon civarında olduğunu bunların yalnızca 1 milyonun literatüre kaydedilebildiğini, hissedilebilen deprem sayısı ise yalnızca 34 bin olduğunu duyuyor ve okuyoruz. Depremin belirli tarihte kesin olarak gerçekleşeceği yönündeki haberler her zaman asılsızdır lütfen bu gibi haberlere itibar etmeyelim! Ülkemizde ve dünyanın hiçbir yerinde hiçbir yeni en üstün teknolojileri depremin hangi tarihte ve saatte olacağını kesin olarak bilemez.

Asılsız haberlere itibar edilmeden ve gereksiz panik üretmeden, bütün enerjimizi zaman içinde hazırlıklar yaparak ve önlem üzerinde yoğunlaşarak umutla yaşamak zorundayız.

Yazarın Diğer Yazıları