Hamas Hareketi’nin Siyasi Büro Başkanlığına seçilen Yahya Sinvar’ın hayatında Ekim ayının özel bir hikâyesi vardır. Altmış yıl önce Gazze’de Han Yunus Mülteci Kampı’nda doğan Sinvar, zorlu, heyecanlı dönüm noktalarıyla dolu bir hayatta doğdu. Yirmi iki yıl İsrail hapishanelerinde kaldıktan sonra özgürlüğüne kavuşan Sinvar, geçtiğimiz ekim ayında Gazze'den Aksa Tufanı Operasyonu’nu başlatarak bölgeyi ve dünyayı sarsan büyük yankılara neden oldu. Sinvar, Gazze'nin gecekondu mahallelerinde ve dar sokaklarında büyüdü. Hayatın zorluklarından ve acımasızlığından payına düşeni aldı, karakterini şekillendirdi. Gazze Şeridi’nde ve mülteci kamplarında yaşanan sefaletin de etkisiyle içinde yıllarca kalacak ‘yakıcı bir intikam arzusu’ bıraktı. Onu tanıyanların ifadesi ile ‘güç dengesini sarsmayı ve değiştirmeyi’ umut etti.Yahya Sinvar Gazze ‘de eğitim gördü. İslam Üniversitesi'nde eğitimini tamamlayarak Arap Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Öğrencilik döneminde ‘İslami Blok’ çatısı altında öğrenci ve örgütsel çalışmalara başladı. Oradan daha geniş görevlere geldi. Hamas Hareketi’nin iç güvenlik birimi olan ve özellikle casusların ve İsrail güvenlik servisleriyle ilişkili kişilerin takibi gibi hassas roller oynayan el-Mecd'i kurdu.
Faaliyetleri nedeniyle İsrail tarafından 1980'li yılların sonlarında tutuklandı ve müebbet hapis cezasına çarptırdı. İsrail’in kuzeyindeki ve güneyindeki hapishanelerde kalan Sinvar, uzun süre tek başına bir hücrede tutuldu. Hapishaneden Hamas’ı yönetti, İbraniceyi akıcı şekilde konuşmakta ustalaştı. Beraberindeki diğer mahkumlara gramer öğretti, grevlere ve müzakerelere liderlik etti.Yirmi yılı aşkın bir süre devam eden esaret, yakında özgür kalacağına dair inancını hiç azaltmadı. Sinvar da listenin başındaydı. Böylece Sinvar, İsrail-Filistin çatışmasında Kardeşi bir İsrail askerini kaçırdı. Hamas, İsrail askerine karşılık bin Filistinli mahkûmun serbest bırakılmasını istedi. yeni dönüm noktalarını şekillendiren önemli roller oynamaya devam etti.Tüm dünya Sinvar'ın adını 7 Ekim'in ardından öğrendi. Bu isim, İsrail'de ve ötesinde güvenlik ve siyasi çevreleri meşgul etti. Sinvar'ın karakteri, fikirleri ve çatışmaya dair görüşünün yanı sırakararlarının ardındaki nedenler ve bunların maliyetlerinin hesaplanması, özellikle de neden oldukları yankılar ve geride bıraktıkları büyük ve ağır sonuçları nedeniyle bir soru fırtınası yarattı.Yıllarını İsrail hapishanelerinde geçiren, Sinvar'la tanışıklığı olan Demokratik Cephe üyesi eski mahkûm İsmet Mansur, 1990'lı yılların sonlarında Aşkelon Hapishanesi’nde onunla tanıştıktan sonraki ilk izlenimlerini şöyle anlattı,
“Sinvar'la tanıştığınızda sıradan bir insan görüyorsunuz. Sade ve dindar ama aynı zamanda katı ve keskin özelliklerini de taşıyor. Dindar bir adam ama bir hatip ya da teorisyen değil. Dini geçmişi ilişkilerinin şekillenmesinde rol oynar ve sizinle ilgilenirken önyargılarını bir kenara bırakamaz.”Yıllarını İsrail hapishanelerinde geçiren Fetih Hareketi (El Fetih) üyesi eski mahkûm Abdulfettah Devle, Sinvar ile tanışmasından önce, mahkumlar Sinvar'ın ‘ününü’ bir hapishaneden diğerine aktarıyor ve ‘keskin huylu ve kararlı’ bir adamın portresini çiziyorlardı. Beerşeba’daki çöl hapishanesinde ilk karşılaşmasında bu izlenimlerin doğru olduğunu anlayan Devle, “Yahya es-Sinvar, Hamas’ın diğer liderinden farklı, sosyal ve insani bir karaktere sahipti.Sinvar'la birlikte yıllarca hapis yatan ve esir takas anlaşması ile serbest bırakılan Hamas üyesi eski mahkûm Selahaddin Talib, Sinvar ile ilk karşılaşmasını “İlk göze çarpan alçakgönüllülüğü ve gençlerle olan şakacı ilişkisi ” ancak güçlü sosyal ilişkilerine rağmen, güvenlik konusunda katı ve tavizsizdi”diyerek konuşmasına ekledi. Sinvar, hem hapishanelerin içinde hem de dışında bir numaralı güvenlik yetkilisi olarak kalmaya devam etti. Hamas Hareketi ve onun Batı Şeria ile Gazze Şeridi'ndeki hücreleri, İsrail güvenlik güçlerinin başta Yahya Ayyaş ve İmad Akil olmak üzere bazı Hamas liderlerine suikast düzenlemesi, Hamas üyelerine yönelik geniş çaplı tutuklama kampanyaları yürütmesi ve çok sayıda askeri hücreyi çökertmesiyle art arda acı darbeler aldı. Bu gelişmeler Hamas içinde büyük sarsıntılara yol açtı. Geniş çaplı güvenlik ihlallerine dair korkuları derinleştiren yankılar uyandırdı. Bu durum, Hamas üyelerinin İsrail hapishanelerindeki koşullarına ağır ve kasvetli bir gölge düşürdü ve hareket tarihindeki ‘güvenlik takıntılı dönemi’ başlattı. Sinvar da bu dönemin itici gücü ve maestrosuydu. Hamas odaları, sorgulama ve soruşturma merkezleri haline geldi. Pek çok üyesi işbirlikçi olmakla suçlandı. Sinvar, Hamas'ın askeri kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları ön plana çıkıp, İsrail ordusu hedeflerine ve yerleşimcilere karşı çeşitli operasyonlar gerçekleştirmeye başladığında İsrail hapishanelerindeydi. İşin güvenlik boyutunda yer almasına rağmen, askeri çalışmalar henüz hazırlık ve gelişme aşamasındayken tutuklanan Sinvar'ın Hamas'ın askeri kanadından isimlerle ilişkisi hapishanelerde gelişmeye başladı. Çünkü Kassam Tugaylarının önemli isimlerinden bazıları hapishanelere ve gözaltı merkezlerine gelmeye başlamıştı.
Hamas’ın askeri kanadıyla kurulan ve olgunlaşan bu ilişki daha sonra İsrailli asker Gilad Şalit’in serbest bırakılması karşılığında yapılan anlaşma çerçevesinde, Ebu İbrahim (Sinvar) ve yoldaşlarının hapishaneden salıverilmesiyle yeni bir döneme girdi.Sinvar’ın kardeşi Muhammed es-Sinvar, Kassam Tugaylarının önde gelen yetkililerinden biriydi. İsrailli asker Gilad Şalit'in yakalanması ve esir takası anlaşması çerçevesinde serbest bırakılmadan önce yıllarca alıkonulması sürecinde yer almıştı.