Prof. Dr. Beyhan Asma

Bir Filistin Mücahiti'nin Hayat Hikayesi: Yahya Sinvar-3

Prof. Dr. Beyhan Asma

Sinvar'ın tahliye sonrası Gazze'nin merkezindeki el-Kuteybe Meydanı'nda toplanan kalabalığa yaptığı ilk konuşmayı hatırlayan Talib, “’Bugün biz onları işgal ediyoruz ama onlar bizi işgal etmiyor’ dediğinde kürsüdeydim. Esir takası anlaşmasını İsrail için bir kırılma noktası olarak gördü. Bunun üzerine başka kırılma noktaları inşa edebilirdi” diye değerlendirdi.7 Ekim öncesi birçok faktörün bir araya geldiğini ve Sinvar'ın çatışmayı ideolojik açıdan okumasını desteklediğini savunan Mansur, “Sinvar, Filistin Yönetimi ile uzlaşmayı denedi ama bunda başarısız oldu. İsrail ile asker takası anlaşmasına varmayı denedi, bunda da başarısız oldu. Kuşatmayı krımayı denedi, Gazze'nin durumundan bir çıkış yolu bulmak ve mahkumların salıverilmesini sağlamak için her yolu denedi, bunlarda da başarısız oldu. Bu yüzden geriye sadece bu seçenek kaldı. Eğer başka seçenekler olsaydı 7 Ekim gerçekleşmezdi” ifadelerini kullandı. Sinvar, Gazze'deki savaşın başlamasından bu yana, Gazze'ye yönelik askeri harekatın ana başlığı ve İsrail'in askeri ve siyasi kurumlarının peşinde koştuğu bir tür zafer imgesi haline geldi. İsrail'in kendisini bu savaşın bir ‘simgesi’ haline getirdiğini ve yaşananlardan tamamen onu sorumlu tuttuğunu düşünen Mansur, “İsrail, dünyanın aklına kazınacak Hitler, Saddam, Kaddafi, Çavuşesku ve dünyanın diğer diktatörleri gibi olacak bir imaj ve isim aramaya başladı. Bu, bütün Hamas'ı, bütün olup bitenleri ve bütün Filistin davasını bir kişiye indirgeme ve onu şeytanlaştırma girişimiydi” değerlendirmesinde bulundu. İsrail’in zihninde savaşın sonunun nasıl şekilleneceğinin Sinvar'ın akıbetiyle bağlantılı olduğuna inanan Mansur, bu akıbetin ya Hamas'ın Gazze'den çıkarılması gibi Sinvar'ın bireysel ya da tüm çevresiyle birlikte ortadan kaldırılması ya da tutuklanması, tasfiye edilmesi ya da aranan biri olarak kalması şeklinde olacağını belirtti. Sinvar’ın aranan biri olarak kalmaya devam etmesinin takip operasyonlarının devam etmesi için  gerekçe haline geleceğini ve böylece Sinvar’ın tünelden yöneten isimler gibi olacağını da belirten Mansur, “Ancak İsrail'in bölge üzerindeki kontrolü arttıkça Sinvar'ın işi zorlaşacak ve başka seçeneklere yönelme olasılığı da artacaktır” dedi. Sinvar'ı tanıyanlar, onun hapishanede kaldığı sürenin bazı aşamalarında pragmatik bir politika yürüttüğünü söyledi. Onlardan biri olan Mansur, “Bazıları onun anlaşma yapan bir kişi olmasına şaşırabilir. Önceki aşamalarda İsraillilerle anlaşmalar yaptı. Belirli aşamalarda uzlaşıya varabiliyor ve pazarlık yapıyor, ancak kendi talimatları dahilinde olması gerekiyor” şeklinde konuştu. Ancak bugün, İsrail Sinvar'ı ‘yaşayan ölü’ olarak tanımlarken, ateş ve yıkım altında gerilen Gazze Şeridi'nde yerin altında ve üstünde onu yoğun bir şekilde aramaya devam ederken, şimdi ya da gelecekte hiçbir İsrailli liderin Sinvar'ın hayatta kalmasını kabul etmeyeceğine inanan Mansur, “Kendisine duyulan nefret ve öfke, yöneltilen suçlamalar ve sorumluluklar ile İsrail'in halk arasında, basında ve küresel düzeyde yürüttüğü seferberlik, İsrail'in geri adım atmasını ya da normal bir durumda onun Gazze'de kalmasını sağlayacak bir anlaşma yapmasını imkansız hale getiriyor. İsrail onun hayatta kalmasını asla kabul edemez” öngörüsünde bulundu.Sinvar’ın herhangi bir esneklik gösterilebileceğini düşünmeyen Talib, “Ödediği bu kadar yüksek bedelden sonra herhangi bir esneklik göstermesini beklemiyorum. Savaşla ilgili plan ve beklentilerinin, savaşın aylarca olmasa bile yıllarca devam edeceği yönünde olduğuna inanıyorum” dedi. 17 Ekim 2024'te İsrail Savunma Kuvvetleri Sinvar'ın Refah'ta öldürüldüğünün "yüksek ihtimal" olduğunu açıkladı. İSK, önceki gün bir grup Hamas militanıyla çatışmaya girmiş ve üç Hamas mensubu öldürmüştü. Çatışmada Bislamach Tugayı, kana göre kimle savaştıklarını bilmiyorlardı. Yakınlarda rehine yoktu.Bir İSK sözcüsüne göre, Sinvar bir tank yapıya ateş etmeden önce hasar görmüş bir binadaydı.İsrailli bir patolog, Sinvar'ın sağ ön kolunun füze ateşinden, sol bacağının "düşen duvar taşından" ve vücudunun şarapnel parçalarından yaralandığını, başından vurulmadan önce "şiddetli travmatik beyin hasarı" nedeniyle öldüğünü bildirdi. 16 Ekim 2024'te, saat 10 sularında, İSK birlikleri çevrelerindeki bir binaya girip çıkan şüpheli bir kişiyi fark etti ve ardından çatışma emri verildi. Öğleden sonra saat 3'te bir İSK insansız hava aracı binadan çıkan üç silahlı adam tespit etti, ikisi battaniyeye sarınmış ve üçüncüsü için yolu açıyordu. Askerler ateş açtı ve grup dağıldı, ikisi bir binaya girdi ve daha sonra Sinvar olduğu kanıtlanan üçüncüsü başka bir binaya girip ikinci kata tırmandı.Çıkan çatışmada bir İSK askeri ağır yaralandı.Bir tank Sinvar'ın bulunduğu yere bir mermi attı ve piyade askerleri binayı taramaya başladı. Bu sırada Sinvar onlara iki el bombası fırlattı; biri patladı, biri patlamadı. Askerler daha sonra geri çekildi ve bir drone göndererek yüzü kapalı yaralı bir kişinin drone'u bir sopayla havadan düşürmeye çalıştığını tespit etti. O sırada maskeli şahsın Sinvar olduğu bilinmiyordu.Olayın ardından askerler, Sinvar'a çok benzeyen, askeri kıyafetler giymiş, üzerinde bir el bombası ve silah bulunan bir ceset buldular.İSK askerlerinin çektiği fotoğraflara göre üzerinde bulunan eşyalar arasında elektronik tesbih (tesbihmatik), farklı bir isme ait ait Mısır pasaportu, tırnak makası, cep sure kitabı, düdük, şeker, kağıt peçete (kağıt mendil), şakel (İsrail para birimi) ve 1 adet AK-47 mermisi vardı.Bunun ardından İsrailli yetkililer güvenlik kabinesini Sinvar'ın muhtemel ölümü konusunda bilgilendirdi. İSK güçleri operasyon sırasında özellikle Sinvar'ı hedef almamıştı ve onun bölgede bulunacağını tahmin etmiyorlardı.İlk raporlar resmi kimlik tespiti için DNA, diş ve parmak izi testlerinin yapılacağını, zira İSk'nin elinde Sinwar'ın hapishanede geçirdiği döneme ait kayıtların bulunduğunu belirtiyordu.Sosyal medyada dolaşan fotoğraflarda Sinvar'a ait olduğu düşünülen cesedin kafasında ve bacağında yaralar olduğu iddia edildi.The New York Times'a göre, fotoğraflar Sinvar'ın çarpık dişler ve belirgin benler içeren arşiv görüntüleriyle eşleşiyordu. Cesedin fotoğraflarını da yayınlayan İsrail gazetesi Yediot Aharonot, İsrail adli polis biriminin Sinvar'ın diş kayıtlarıyla tam bir eşleşme yaptığını doğruladı.İsrail Polisi yaptığı açıklamada cesedin Sinvar'ın diş kayıtları ve parmak izleriyle eşleştiğini söyledi. Kimlik tespiti DNA testiyle de doğrulandı. Hamas da 18 Ekim'de öldüğünü doğruladı. Otopsi, ölüm nedeninin Sinvar'ın başına isabet eden bir kurşun olduğunu gösterdi.
Associated Press, Sinvar'ın ölümünü savaşta 'dramatik bir dönüm noktası' olarak nitelendirerek, cinayetin 'zaten aylardır üst üste suikastlarla sarsılan Filistinli militan grubun başını kopardığını' belirtti ve 'İsrail için Hamas'ı yok etme savaşında güçlü bir sembolik başarı' olarak nitelendirdi.'Öte yandan Hamas Siyasi Büro Üyesi Halil El Hayye, konu ile ilgili "Sinvar'ın şehadeti davamızı daha da güçlendirecek tir. Mücadele, tüm Filistin toprakları üzerinde başkenti Kudüs olan bir Filistin devleti kurulana kadar devam edecek." açıklamasında bulundu. Mücahit Sinvar ölümünden önce yaptığı konuşmalarda ise kalp krizi ya da trafik kazasında ölmektense İsrail tarafından öldürülmeyi tercih edeceğini belirtmiştir. Bir keresinde "düşmanın ve işgalin bana verebileceği en iyi hediye bana suikast düzenlemek ve onların elinde şerefimle onurumla şehit olmaktır" demiştir.

Yazarın Diğer Yazıları