Metin Kösedağ

Bizim meslek...

Metin Kösedağ

BİZİM meslek, yani “gazetecilik” için birçok yazı yazdım.

Hemen hepsinde “iğneyi kendimize”, “çuvaldızı başkalarına” batırdım.

Yani önce kendimizi “sorguladım.”

Bu yazıda onlardan biri ama bu kez iğnenin en küçüğünü kendimize batıracağım…

Yazının sonunda diyeceğimi de şimdiden peşinen söyleyeyim:

“Gazetecilik; aymazların, vicdansızların, ahlaksızların mesleği haline gelmemeli, getirilmemeli...”

Ancak son zamanlarda bu isteğimizin tam tersi oldu, oluyor…

Şüphesiz bunda hepimizin sorumsuzluğu var.

“Sabah erken kalkanın” medya ile ilgili bir dernek, bir oluşum kurduğuna şahit oluyoruz.

Öyle ki, üç –beş kişi bir araya geliyor ve meslekle ilgili kendini “bilirkişi” tayin ediyor.

Ne yazık ki; bizler de bunlara çanak tutuyoruz.

Sırf “dümen bende olsun” diye girilen seçimlerde kaybedenlerin yeni bir oluşumla sahneye çıkması, “asıl yetkili benim” diyerek ortada gezmesi, mesleğin halini apaçık ortaya koyuyor.

Bakın şöyle; Türkiye Gazeteciler Federasyonu var.

Ki bizim de Kayseri Gazeteciler Cemiyeti olarak Federasyon üyeliğimiz devam eriyor.

Yıllar önce, yanılmıyorsam 2014 yılında Federasyon ve Konfederasyon olarak ikiye bölündü.

Yetmedi daha sonra aynı Federasyon bu kez de, Küresel Gazeteciler Federasyonu olarak yeni bir oluşumla bölündü.

Neresinden bakarsanız bakın, herkesin, “ben” diye düşündüğü medya sektörünün yaygın düzeydeki durumu bu.

Daha önceki bölünmelere ise tevellüdüm yetmiyor.

Onları da meslek büyüklerinden dinlemek lazım.

Ama manzara yaygın basında neyse yerel basında da aynı…

Yıllarca Kayseri Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı yapan Üstün Tuncer’in “kaybettiği bir seçim sonrasında” kurduğu başka bir cemiyet var hali hazırda.

O yetmiyormuş gibi üç-beş kişinin bir araya gelerek kurduğu başkaca oluşumlar gündemde şimdi de.

Sonra bakıyorsunuz bu başkaca oluşumlar ziyaretten ziyarete boy gösteriyor.

Hepsinin adı da “gazeteci.”

İnsanın sorası geliyor böyle olunca, “hangisi gazeteci?” diye.

Sonuç olarak zaten kan kaybetmiş mesleğimiz giderek etkisiz ve yetkisiz hale geliyor.

Sonra da çıkıp, “Biz niye böyle olduk.  Meslek niye bu hale geldi?” diye yalandan dizimizi dövüyoruz.

Medya sektöründe az çok ekmek yiyenlerin birinci vazifesi bu tür oluşumlarla mücadele etmektir.

Aksi takdirde gün gün eriyen medya sektörü tamamen bitme noktasına gelecektir.

Bu konuda en önemli görev, benim de yönetiminde bulunduğum Kayseri Gazeteciler Cemiyeti’nindir.

Bu konuda varlığını hissettirecek adımlar atmalı, ele güne asıl ve yegâne örgütlenmenin kendisi olduğunu bildirmelidir.

Yoksa; bu gidiş hiç kimseye fayda getirmeyecektir...

Yazarın Diğer Yazıları