Bu sıralar gündemimiz maalesef savaş. Amerika Rusya şu gün Ukrayna’ya girecek, olmadı bugün girecek, girerse sonuçlarına katlanır, bunun bedeli ağır olur derken Rusya’yı gaza getirdi gibi bir durum oluştu. Ukrayna tarafı ise Batı’nın ve Amerika’nın oyununa geldi. Bütün desteğimiz Ukrayna ile birlikte, Nato, Avrupa Birliği ve Amerika olarak arkasındayız dediler ama Rusya’ya yaptırımlardan ve göstermelik yardımların ötesine geçemediler. Ukrayna bu durumda ülkesini, topraklarını kaybetmemek için olanca gücü ile direniyor.
Aslında Ukrayna ve Rusya arasında gerçekleşen fakat arka planında bir çok devletin olduğu bu savaş ile ilgili görünen ve görünmeyen birçok senaryo mevcut. Amerika’nın bu savaşı başlamadan önce iki taraflı olarak kışkırtması savaşın işine geldiğinin net göstergesi. Rusya yada Amerika bu savaşı başlatan kim ise ilk hedefi Nato ve Batı oldu. Nato’yu hem güçlendirip toparladılar, hem de Nato’yu etkisiz hale getirdiler. Nato üyeleri de dahil olmak üzere işlevi bakımından tartışılan bir kurum. Nato böyle bir saldırı karşısında ne yapar, görevini yerine getirirmi, arkasına dönüp bakmadan gidermi bilinmez. Nato’yu şöyle bir sarsıp savaş kapınıza dayandı mesajını verdiler. Amerika Nato ve Avrupa’ya ben yoksam Nato bir hiç, bakın Rusya açık bir tehdit olarak karşınızda duruyor mesajını verdi.
Ülkemiz Nato’ya 1952 yılından beri üye. Bugüne kadar Nato üyesi olmamızın bir faydasını gördük mü, yada başımıza bir musibet gelir ise bir faydasını görecek miyiz emin değiliz. Nato’nun işlev ve eylemlerinin üye ülkeler tarafından dahi eleştirildiğini belirtmiştik. Cumhurbaşkanı Erdoğan her fırsatta Nato ve Avrupa’yı eleştiriyor. Geçtiğimiz günlerde yine Ab ve Nato’yu eleştirerek dış tehditlere karşı gerekli olan hava savunma sistemlerini ve füzeleri Türkiye’ye vermediği için yine eleştirdi. AB ve Nato’yu aynı şekilde “ batıcı bütün zihniyetler maalesef ciddi, kararlı bir duruş sergilemediler. Bugüne kadar bol bol nasihat çeken Batı, nasihatlerine devam ediyor. Nato daha kararlı bir duruş sergilemeliydi” diyerek eleştirilerini sürdürdü.
Türkiye bir yanda Ab adaylığı, bir yanda Nato üyeliği, bir yandan Rusya ile son yıllarda yakaladığı iyi ilişkiler sebebi ile bir tarafa tam destek veremiyor veya yaptırımlara katılamıyor gibi bir görüntü çiziyor ve iki taraf arasında savaşın son bulması için arabuluculuk görevi yapıyor. Bu tutumu da deva edecek gibi görünüyor. Türk halkı ise savaşın haklısına, sebebine çok bakmaksızın yine mağdurun yanında. Ukrayna halkını bu işte mağdur gördüğü için maddi ve manevi desteği Ukrayna ile birlikte.
Gelelim işin Türkiye’yi ilgilendiren diğer kısmına. Batı bu meselede ikiyüzlülüğünü yine gösterdi. Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da, Bosna’da, Filistin’de, Doğu Türkistan’da üç maymunu oynayan iki yüzlü Batı, konu kendi dindaşları olunca mültecilere kapılarını açtı. Rengi beyaz olan, inanışı kendi ile aynı olanlar söz konusu olunca yardım yarışına girdiler. Fakat bu yardım sadece mülteci kabul etme, silah yardımı ve Rusya’ya karşı yaptırımlar ile sınırlı kaldı. Kararlı bir duruş sergileyemediler. Allah göstermesin ama böyle bir saldırıya Türkiye maruz kalsaydı, Batı’nın tepkisi ne olurdu ? Kendinden olana ancak bu kadar destek veren Batı veya Nato Türkiye için ne yapardı? oturup sorgulamamız lazım.
Putin’in yeniden Çarlık veya büyük Rusya hayali Karadeniz hakimiyetini içeriyor. Bu Türkiye için her zaman bir tehdit. Boğazlar her gücün vazgeçilmez hayali. Rusya AB ve Nato’yu sindirir daha ileri giderse, bu durum AB ve Nato kadar Türkiye içinde açık bir tehdit olacaktır. Bu savaş bize gösterdi ki SİHA’larımız elbette önemli, fakat hava savunma sistemlerimiz, füzelerimiz, milli savaş uçağımız da çok önemli ve bunların üretimlerinin hızlandırılması gerekiyor. İş sokak savaşına döküldüğüne yapılacak halk örgütlenmesinin ve silahlandırılmasının organizasyonu hazırda tutulmalı. Ukrayna savaşında en dikkatimi çeken şey sığınaklar oldu. İmar yasasında mecbur olduğu için her binanın sığınağı var. Bizde ise toplu sığınaklar yok denecek kadar az veya vatandaş bilmiyor. Binalarda ise, kullanılmayan eşyaların, kışlık yiyeceklerin, yakacakların depolandığı alanlar durumunda.
Ülkemiz uzun süredir Suriye’deki koridor ve Irak’ta teröre karşı yapılan harekat dışında ne savaş nede saldırıya maruz kalmadı. Ama bu olmayacağı anlamına gelmez. Yarın savaş olacakmış gibi hazırlıklı olmak gerekir. Allah göstermesin Ukrayna – Rusya savaşında en ufak kıvılcım meseleyi 3. Dünya savaşına çevirebilir. Böyle bir durumda tarafsız kalmamız pek mümkün olmayacak gibi görünüyor. Bu durum dahil her olasılığa karşı hazırlıklı olmalıyız. Bu mevzu ile ilgili yazılacak, söylenecek daha çok şey var ama son sözümüz bizim oligarklarımıza, zenginlerimize olsun; Savaş kapınızı çalarsa yurt dışındaki paralarınız, mülkleriniz, yatlarınız, ikinci pasaportunuz hatta cebinizdeki kredi kartı dahi işe yaramıyormuş bilginiz olsun.