Cumhurbaşkanımız yüksek kurlara müdahale amacı taşıyan konuşmasında “Bir Müslüman olarak ‘nas’lar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim. Hüküm bu. Kimse bizden faiz artışı beklemesin” dedi. Ve uzun süredir hükümet politika faizlerini düşürüyor. Nas kelime anlamı olarak Allah’ın hükümleridir. Katidir, eğilip bükülmez. Faizin yüksek olması Nas’a aykırı, düşük olması Nas’a uygun gibi bir anlamda çıkmaz. Hüküm hükümdür. Haramsa azı da çoğu da haramdır. Cumhurbaşkanı elbette faizi yükseltmenin onu cazip hale getireceğini, insanların üretim, istihdam yerine faizi tercih ederek, faizi artırmanın Nas’a karşı gelmek anlamına geleceğini ima etse de maalesef piyasa gerçekleri buna uymuyor.
Sizin hükümet olarak kamu ve özel bankalara % 14 faiz oranı ile kullandırdığınız parayı bu bankalar % 30 ve üzerinde bir oran ile vatandaşa kullandırıyorsa isterseniz faizi % 1 e düşürün bu Nas’a uygunluk değil, düpedüz bankalara aşırı para kazandırmaktır. Hükümet % 25 civarında oranlar ile hazine bonosu veya tahvil satıyor ise, bankalar kur korumalı sistem ile vatandaşın parasını % 30 civarında bir oran ile topluyor ise faizi özendiriyorsunuz demektir.
Yaptığınız iş ve eylem Nas’a uygun ise, faizi özendirmek bir yana insanları faizden soğutacak, parasını faiz yerine üretime ve istihdama yönlendirecek bir sistem ise neden hükümet yetkilileri ekranlara çıkıp kur korumalı mevduat sistemine teveccühün rakamsal boyutunu açıklıyor. Bumudur Nas ? Aldığınız kararlar, eylem ve uygulamar sonuçları bakımından Allah’ın hüküm ve rızasına hizmet ediyorsa bir geçerliliği vardır. Aksi halde popülizm den ve siyasi söylemden öteye geçmez. Birisi çıkar kur korumalı sistemi özendirmek için faiz değildir, hibedir der. Diğer kamu bankasının fetva kurulu çıkar Besmele ile başlayan, Elbette en doğrusunu Allah Teala bilir ile biten, içerinde faiz kelimesi geçmeyen bir icazet belgesi yayınlar, sizde çıkar Nas’a uygun hareket ettik diye avunursunuz.
Bu son fetva aklıma bir olay getirdi. Yaklaşık yirmi yıl önce Kayseri’de bir banka müdürünü ziyaret ettiğimizde çok yorucu bir gün geçirdiğini, bankada o gün bir olay çıktığını anlatmıştı. Olay şöyle ; yaşlı bir amca uzun bir süre önce bu banka şubesine gelir. Hatırı sayılır bir miktarda parası vardır. Fakat amca Müslüman ve Hacı olduğu için faiz kelimesini duymak bile istemez. Fakat parasına para katmakta arzusudur. Banka müdürü ile bir yol bulurlar. Amcanın parası vadeli hesaba alınacak, amca banka şubesine geldiğinde kesinlikle faiz kelimesi kullanılmayacak, bunun yerine paranın parası ve paramın parası ifadeleri kullanılacaktır. Amca uzun süre banka şubesine gelir gider paramın parası ne kadar oldu diye sorar, amca paranın parası şu kadar oldu diye cevap verirler. Olay günü amca yine bankaya gelir, cüzdanı yeni işe başlayan bayan vezne memuruna uzatarak, kızım bak bakalım paramın parası ne kadar olmuş der. Olaydan haberi olmayan veznedar amca ana paran şu kadar, faizi bu kadar olmuş deyince ortalık ayağa kalkar, ben faiz almam, benim faizle işim olmaz diye feryat eden amcamız ortalığı feverana verir. İki saat uğraştan sonra, yeni memurun vezneden başka bir birime alınacağını, kendini tanıyan memurların veznede çalışacağını söyleyerek zar zor ikna ederler.
Kıymetli hükümet yöneticilerimiz, hocalarımız, fetva kurulu üyelerimiz; Faiz haramdır. Almak ta haramdır, vermek te haramdır. Dolambaçlı yollardan faizi düşürüp, piyasa şartlarında insanları faize teşvik etmek Nas’a uygun hareket değildir. Ücretlerini maaş aldıkları bankanın faiz gelirlerinden alan fetva kurullarının verdiği icazet belgeleri olsa olsa sizi bu dünyada kurtarır. Piyasa koşullarını göz önüne alarak faizi tamamen kaldırdık, faizle para alıp vermek bankada, devlette kaldırılmıştır diyemiyor iseniz, yukarıda bahsettiğim amcanın formülünü uygulayabilirsiniz. Bir yönetmelik ile bütün faiz kelimelerini Paramın Parası, Paranın Parası, Parasının Parası gibi ifadeler ile değiştirseniz hem bu durumdan muzdarip olan vatandaş, hem katılım bankaları rahatlar, hem de hükme uygun hareket etmiş olursunuz.