Böylesine kötü bir zeminde oynanan futbolun ne tadı vardı ne de tuzu!
Sonucu baştan belli bir maç oynadık!
Maça başlar başlamaz, galip gelemeyeceğimiz sanki belliydi.
Taki Ackah, kırmızı kart alana kadar!
Rakibimizin bize göre özellikle ilk 20 dakikada top göstermemesine ne demeli?
Bu maçın hakkı kesinlikle beraberlik değildi.
Allah’tan ki Yaw Ackah sahneye çıktı ve maç eşit koşullarda oynandı.
Sabovic denilen arkadaş, sahada yürüdü desem kimse itiraz etmez.
Son haftaların formsuz ismi Attamah bile görev yapsaydı daha kötü oynamazdı.
Alanyaspor maçında tamam, rakibinize göre defans ağırlıklı oynarsınız; ama Erzurumspor karşısında da beraberlik için oynarsanız, nasıl ligde kalacaksınız?
Korkak futbolla bu iş nereye kadar gider bilemiyorum?
Diğer maçlarda 4-2-3-1 sistemiyle çıkarken, Erzurum deplasmanında 4-1-4-1 ile mücadele ettik, orta alanda mücadeleyi neredeyse hiç yapamadık.
Maç öncesinde beraberlik veriyoruz, maça çıkmayın alın 1 puanı gider deselerdi, sanki bizimkiler razı olurdu.
Bizde Doğan, onlarda da Szumski’in hiç yorulmadığı bir maç oynandı.
34. dakikada Yaw Ackah kırmızı karttan dolayı oyundan çıkmamış olsaydı, emin olun 1 puanı rüyamızda görürdük.
Böylesine ağır bir zeminde ve kötü futbolla kazanılan 1 puan, 3 puan kadar değerli.
Geçtiğimiz hafta sonu Yaw Ackah’ın gitmesine üzülmüştüm, ama kararım değişti.
Kayserispor maçına öylesine hırslı çıktı ki, hırsının kurbanı oldu.
Belki, Ackah takımına kıydı, ama kesinlikle art niyet olduğunu düşünmüyorum.
Gaziantep maçında da bizi yakan Ackah, Erzurumspor’a da yaramadı.
Karşılaşmanın 23. Dakikasında El Kabir’in sakatlanıp oyundan çıkması bizim adımıza büyük şanstı.
Karşılaşma, sabaha kadar oynansa, bizim galibiyeti alacak ne isteğimiz, ne de durumumuz vardı.
Böylesine ağır bir zemin öncesinde keşke Erciyes’te yüksek irtifa kamp merkezinde çalışma yapılsaydı da zemine ayak uydurabilseydik.
Hak etmediğimiz 1 puana sevinelim, ama kazanmak için hiçbir isteğimizin olmamasına da üzülelim.
Sabovic, 65. Dakikada oyundan alındı ve bizde az da olsa hareketlilik yaşandı, ardından da golü bulduk.
Pedro Henrique’nin yokluğunu aradık, Sapunaru’nun yokluğunda ise Paz, fena değildi, ama hücum yollarında büyük zaaf yaşadık.
Her zaman diyorum, kötü oynayabilirsiniz, ama kötü mücadele etme hakkınız yok.
Anton Maglica’nın yokluğunu da epey bir hissettik.
Kevin Luckassen, bu takımın şu an itibariyle birinci golcüsü olamaz.
Luckassen’in, henüz hazır olmadığını gördük.
Kanga’dan tabii ki de iyi, ama Alibec’in yeri doldurulamamış!
Bu maçtan ders çıkarmalı ve artık kendi oyunumuzu göstermeliyiz.
Takımın yapısıyla bu kadar fazla oynamanın dezavantajını çekiyoruz.
Sürekli söylüyorum, 8 tane transfere ne gerek vardı?
Bu oyuncuların büyük bir kısmının takıma kattığı hiçbir şey yok.
Maçın genelinde, şu futbolcumuz iyiydi diyebileceğimiz kimse yoktu.
Takım halinde o kadar kötüydük ki, Fenerbahçe maçının aynısını izledik diyebilirim.
Petrescu, takımın kimyasıyla çok oynuyor.
Takımda Pedro yoksa, hücum da yok olan bir maç, artık geride kaldı.
13 Şubat cumartesi günü Ankaragücü ile final niteliğinde bir maça çıkacağız.
Petroscu’ya bir tavsiyem var!
Hocam: Uğur Kulaksız ve Alper Kelkitli’nin Denizlispor ve Yeni Malatyaspor maçlarındaki oyun şablonuna dön. Her geçen gün daha da kötüye giden korkak bir futbol izliyoruz. Vaz geç artık, takımı biraz ofansif oynat!
Takım, tam hava kazandı derken, bir bakıyorsunuz, 3 gün sonra sanki küme düşmüş, umudu kalmamış bir takım izliyoruz.
Motivasyon çok önemli!
Bundan dolayı, taşlarla çok oynamayın.
Çok fazda da uzatmaya gerek yok.
Ahmet Dirgenali kardeşimin dediği gibi oyunu kazanmak için aynı anda tüm tuşlara basmanın da bir mantığı yok.
Ligin en az gol yiyen, sadece gol atmakta zorlanan bir takıma bu kadar transfer etmenin şu an tam ortasındayız.
Bunları birkaç kez dedim, çok anlaşılmadı, ama ‘Yine mi menajer oyununa geldik?’ diye düşünmeden de geçemiyorum.
Ya galip gelmek için oynarsınız, ya da beraberlik için, takımınızın bir oyun planı olmalı.
Taktik açıdan böyle giderse, gönül rahatlığıyla maç kazanmamız zor gibi görünüyor.
Tabii ki de buradan Erzurumspor’un hakkını da verelim, bize karşı çok güzel ve etkili bir futbol ortaya koydular.
Son olarak yineliyorum, hak etmediğimiz 1 puan aldık, Doğan’ın dediği gibi ‘1 puana Şükür edelim’.