Kayserispor, sezonun son iç saha maçında Bodrum FK’yı ağırladı ve karşılaşma 1-1 eşitlikle tamamlandı.
Süper Lig’e tarihinde ilk kez adım atan Bodrum temsilcisi, aynı yıl veda etti.
Keşke Kayseri’de düşmüş olmasalardı, lige renk kattılar, ama bu mantelite ile devam ederlerse aynı yıl geri döneceklerinden eminim.
Bodrum FK’yı 1 sezon izleme fırsatımız oldu, çok fazla teknik direktör değiştirmenin ve lige uygun transfer yapmamalarının sıkıntısını yaşadılar.
***
Sonradan yapılan transferlerle bir nebze de olsa tutundular, ancak futbolun sadece sahada oynanmadığından ötürü küme düştüler.
Kural değil ama ne yazık ki TFF 1. Lig’den gelen takımların en az 1 tanesi geri eski lige düşüyor, Süper Lig’in havası başka oluyor.
Umarım, daha güçlü dönerler, yeter ki, menajer tuzaklarına düşmesinler.
Bir de lige hangi hoca ile çıktılarsa, aynen devam etsinler, vefasızlık göstermesinler, gelen gideni arattı, yoksa stajyer hoca ile bu iş olmuyor.
***
Stajyer hoca demişken, aynı hatayı biz de yaptık, ancak bu hatadan dönmenin avantajını yaşadık.
Eğer Burak Yılmaz ve Sinan Kaloğlu ile devam edilseydi, şu an belki de Bodrum FK yerinde biz olacaktık.
Bu durum çok önemli, ama Türkiye’de siyaset ve adamcılıktan dolayı torpil öne çıkıyor, olan takımlara oluyor.
Süper Lig, bambaşka dedik ya, işte size bir örneği daha Alanyaspor’un son haftalarda nasıl kümede kaldığını tüm Türkiye gördü.
***
Ne yazık ki, Türk futbolu az önce de belirttiğim gibi adamcılıktan, torpilden ve hatır gönül ilişkilerinden ötürü bir türlü ilerlemiyor.
İstanbul takımları arkalarına hakem faktörlerini alıyor, Avrupa’da ise bundan ötürü esameleri okunmuyor.
Transferlerde gelir gider farkına bakılmaksızın yapılan takviyeler yükü bir sonraki yönetim ve başkana kalıyor.
Süper Lig’de 1 Milyon Euro edecek çok az futbolcu varken, Anadolu takımları bile bazı oyuncularına ne yazık ki bu rakamları vererek, borç batağının içinde debelenip duruyor.
***
Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok, önümüzde bir AZ Alkmaar gerçeği var, örnek alınması gereken bir yapıya sahipler.
Bu sezon hem Fenerbahçe’yi hem de Galatasaray’ı dize getiren Hollanda temsilcisinin 2024-2025 sezonu bütçesini görünce içerledim, onlar mı doğru yapıyor, yoksa biz mi yanlış yapıyoruz demekten kendimi alamadım.
Maaş giderleri ve transfer harcamalarına baktığımızda AZ Alkmaar'ın 2024-2025 sezonundaki toplam brüt maaş bütçesi yaklaşık 10,34 milyon Euro seviyesinde olduğu görülüyor, yani hemen hemen Kayserispor ile aynı.
Bu, haftalık ortalama 198.846 bin Euro maaş harcamasına denk geliyor. Takımın en yüksek maaş alan futbolcusu yıllık 980.000 bin Euro brüt maaşla Troy Parrott olduğunu görüyoruz.
***
AZ Alkmaar’da primler ve bonuslar dahil edildiğinde toplam maaş bütçesinin 19,5 milyon Euro seviyesine ulaşıyor.
AZ Alkmaar gibi düşük bütçele büyük iş yapan takımların en büyük avantajı altyapıya büyük önem vermekten geçiyor.
2024-2025 sezonunda transfer gelirleri ve giderleri arasında uçurum yok, oyuncu alıyorlar, bir taraftan da yetiştirip satıyorlar. Son derece olumlu bir denge yakalıyorlar.
Baktığımızda Az Alkmaar’ın transfer gelirinin 32,3 milyon Euro olduğu, transfer giderin ise 4,8 milyon Euro olduğu, böylelikle net transfer gelirinin 27,5 milyon kazanç sağladığı dikkatlerden kaçmıyor.
***
Türkiye’de ise bu durum tam tersi bir hal almış, altyapıya önem verilmediği gibi Süper Lig’i yabancı çöplüğünü dönmüş olarak görüyoruz.
Kulüpler borç batağında, sürekli ceza üstüne ceza yiyor, ama hala akıllanmıyor, dışa bağımlılık sürüyor.
Türk futbolunun kurtuluş reçetesi altyapıya, gençlere önem vermekten geçiyor.
Menajer tuzaklarından uzak durup, kendi evladımıza değer verip, borçları eritebiliriz, yoksa bu değirmenin sonu bataklık, yoksa rekortmen başkan Nurettin Açıkalın, ömür boyu her ay 1 milyon Euro veremez, adama da yazık!
***
Sonrasında ne oluyor, Kayserispor’dan örnek verelim, futbolcular antrenmanlara çıkmaz duruma geliyor, yabancılar sözleşmelerini tek taraflı olarak feshedip FIFA’ya şikayet ediyorlar, biz de her iki yılda bir transfer yasağı ile tahtamız kapanıyor ve bir yerlerden para bulup, durumu kurtarmaya çalışıyoruz.
Türk futbolcularına, gençlerimize de burada büyük iş düşüyor, cepleri para görünce gezmek, tozmak, yerine çalışmayı tercih etmeliler.
Yoksa, elin oğlu Ackah geliyor, sizin 10 yılda kazanacağınız parayı 1 yılda alır gider!
Emin olun bizlerin evlatları yabancıların bir çoğundan daha yetenekli, ama çalışmayı sevmiyor, tembellik ediyor.
***
Maça da gelecek olursak, ilk yarısı berbat, ikinci yarısında toparlanan, zevksiz, oyun kalitesi düşük bir Kayserispor izledik.
Ali Karimi olmayınca orta sahada top koşturan, final pası yapan, pozisyonlara giren bir görüntüden çok uzak kaldık.
Ligin son haftaları olmasından ve takımın kümede kalmasından ötürü konsantrasyon eksikliğini görmek mümkün.
Samsunspor maçında her iki takım da sahneyi gençlere versin, daha keyifli maç oynansın ve bu sezon tatlı bir şekilde son bulsun.