Hakan Çiftci

KAYSERİSPOR KESİN DÜŞER

Hakan Çiftci

Evet, yanlış okumadınız, bu Kayserispor kesin düşer, ama…

Başlıktan da anlaşıldığı gibi eminim ne diyeceğimi kestirmişsinizdir…

Eğer, son iki haftalık periyottaki Bayram Bektaş fantezileri ile devam edersek, bu takımın düşeceği aşikar…

Bayram hoca, yok, ben ders çıkardım, kadro yapılanmasında forma adaletini sağlarım derse ne ala…

Kasımpaşa maçını iyi analiz edelim, aslında detaylar orada!

Forma savaşı, armaya sevgi ve zor durumda olunca nasıl da geliyor birlik ve beraberlik, ardından da başarı değil mi?

Maçın kahramanlarını bir hafta sonra, yüksek egonuzla yok sayar, sırf transfer için yol ararsanız, suyun akışı değişir, malum da öyle oldu, (Bunu hafta içinde detaylandıracağım)

İkinci hafta da bariz Sapunaru, Zoran ve forvet seçimlerinde hatalar yapıldığını Alanyaspor bize gösterdi.

Adamlar Alanla’da, bakın şuranız eksik, şöyle oynamamanız lazım, bu şekilde oynarsanız, başarıya ulaşırsanız diye, adeta bize futbol dersi verdi.

Alanya’da yediğimiz tokat, bize iyi gelir dedik, ama akıllanmamış ‘Yok kardeşim, tokat tatlı geldi, bir daha at’ demenin kime faydası var.

Bu derste Bayram Bektaş’a da gerek biz, gerekse de taraftarlar, yapılan yanlışları sıraladı, tespitte bulundu, ama nafile, hoca bildiğini okudu ve son iki haftayı kayıp geçtik.

Üçüncü hafta, yediğimiz tokattan ders çıkarmadık ve Erzurumspor’a da dedik ki: “Gelin bir de siz tokat vurun” diye…

Yukarıda yazdıklarımdan ders çıkarmayan, yeni futbol anlayışını takıma empoze etmeye çalışan Bayram Bektaş’ın eserini Erzurumspor yenilgisini de hep birlikte izledik.

Dün, Erzurumspor maçında yapılmaması gerekenleri ve yapılan doğruları da yazdım, isteyen bakabilir.

Doğru birdir, hata ve yanlış insana mahsustur, ama niyet çok önemli…

Şimdi, bunları neden yazdım, ona da gelelim.

Bakın, futbol bir şov, temaşa ve astronomik rakamların döndüğü küresel bir endüstri.

Tabiri caizse, bacasız fabrika…

Akıllı kullanırsanız, para kazanır, futbolcu yetiştirir ve kulübün geleceğini kurtarırsınız, akıllı olmazsanız da kendinizi bitireceğiniz gibi geleceğe de borç mirası bırakırsınız…

Bu fabrikanın çarklarının işlemesi için yeterli malzeme ve donanım şart.

Liyakat çok önemli, hangi işi, kimin yapacağı çok önemli!

Eğer, deneme tahtası diye olaya bakarsanız, hep birlikte uçuruma yuvarlanırız.

Geçtiğimiz sezon, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın, kümeden düşürülmesini iptal etmesiyle yeni bir başlangıç yaptık.

Nereden geldiğimiz unutmayalım, ne kadar borç var hatırlayalım ve bundan sonra ayağımızı yorganımıza göre uzatmamızın farkında olalım.

Geçtiğimiz sezonun ikinci yarısında doğru işler yapıldı ve takım iskeleti oluştu, ne gerek vardı 10 tane yeni transfere, onu da anlamış değilim.

Robert Prosinecki, 9 tane adam istiyor diye gönderdik, eee yerine gelen Bayram Bektaş da 10 tane adam aldırdı, halen de istiyor, nasıl olacak bu iş?

Şu an için, çok akıllı davranmamız gerekiyor, 42 haftalık uzun bir maraton bizi bekliyor ve biz sadece, 1 hazırlık maçı yaptık.

Bu, hocanın ve sportif direktör Bülent Bölükbaşı’nın büyük bir eksikliğidir.

Madem, yeni sistem yapacaksın, yeni oyuncularla yola devam edeceksin, o zaman neden hazırlık maçlarında değil de, lig başlayınca fantezi arıyorsun, demezler mi adama?

Hoca, Erzurumspor maçının ikinci yarısında doğruyu bulmaya çalıştı, inadından az da olsa vazgeçti.

İkinci yarıda yaptığı değişikliklerle hatalarını kabul etti ve tepkilerin daha da artmamasını sağladı.

Bu, güzele işaret!

Şu an için yapılacak tek şey, adam gibi kadro kurmak, adam gibi…

Yoksa, başlıkta olduğu gibi kesin düşeriz…

Alanya maçı sonrasında yazdım, çoğu insan  ‘Çok erken, ilk haftalarda ağır olmadı mı bu yazı’ dedi,  ben de ‘Bakalım, görelim’ diye cevap verdim ve durum ne yazık ki beni haklı çıkardı, keşke çıkmasaydım da Kayserispor, başarılı olsaydı.

Ben yaptım, ben yaparım, ben, ben, ben….

Peki, sen kimsin?

Yüce Allah Kuran’ı Kerimde sürekli ‘Biz’ derken, neden hep ben?

Peygamber Efendimiz Sahabe Hazretleriyle istişare ederken, neden ben diyoruz?

Kendi köşe yazılarımda bile sürekli vurguluyorum, ‘Gelin hep birlikte yapalım, ben değil, biz olalım’ diye…

Sonuçta insanız,  biz de ‘Benlik’ duygusuna kapılabiliyoruz, ama hatamızı anlayıp, ders çıkarıyoruz…

Köşe ve haber yaparken bile istişare edip, daha iyi olsun derken, Kayserispor’daki bu anlamsız saçmalıklar neden?

Sezona iyi başlayan ve herkesin takdirle karşıladığı Kayserispor’u, birkaç haftalık dilimde neden böylesine umutsuz vaka haline getirdiniz?

Neden böyle konuşuyor ve düşünüyor insanlar, diye hiç mi umurunuzda olmadı?

Buna sebep olan kim ya da kimler?

Tek suçlu Bayram Bektaş mı?

Tabiî ki de hayır, burada başarısızlığın baş sorumlusu Bülent Bölükbaşı’dır, açık ve net!

Hocayı getiren de o, transferde tek yetkili o!

Kimse adres şaşırtmasın ve şaşırmasın, geçtiğimiz sezon sessiz kalan, oralı olmayan Bülent Bölükbaşı, halen aynı taktikle devam ediyor.

Bu Kayserispor, Süleyman Hurma’dan çok çekti, ikinci bir Hurma vakası daha yaşanmasın “Gerekenler yapılsın” testi kırılmadan herkes işine adam akıllı baksın, burası kimsenin çiftliği değil, deneme tahtası değil.

Süleyman Hurma dedik, ama adamın hakkını da verelim, gerçek bir profesyoneldi, şu an karagümrük’te de yaptıkları ortada.

Onun da en büyük eksiği yüksek egosuydu, bu şehirde seveni bile olmadı, ama işini çok iyi yapıyordu.

Bizim tayfa, ne yazık ki, hem işi bilmiyor, hem de başkan Berna Gözbaşı’nı yanlış yönlendiriyor.

Bu hamur çok su götürür, bundan sebep, liyakat ve niyet çok önemli ‘Kayserispor’da kimler geldi, kimler geçti’ herkes kendine gelsin.

Bu kulübün sahibi Kayseri’dir, taraftardır, başka söze de gerek yok!

 Doğru neyse onu yazar, onu çizerim, Berna Başkan da ‘Gerekenleri’ yapsın, kısa zamanda, yoksa ‘Okun ucu’ yakın zamanda onu da gösterir, hoca değişikliği ile bu problem çözülmez, kenar yönetim de gözden geçirilmeli

Berna Başkanın masaya vurma zamanı gelmiştir, kendisi de iyi niyetli ve öngörülü bir insandır.

Pire için yorganı yakar der ve bu günkü yazıma son veriyorum, Allah’a emanet olun…

 

 

Yazarın Diğer Yazıları