Dün sabah duayen gazeteci ablamız Demet Öztürk gazetemize geldi.
Kendisine, ‘Abla çoktandır köşe yazmıyorsun’ dedim.
Demet abla da, “Takım çok iyi gidiyor...” diye düşündüren bir yanıt verdi.
En son yazısında ‘Tazminatı hazırlayın’ başlığıyla Hikmet Karaman’ı eleştirmişti.
Tevafuk, yazısı tam bir yıl önceydi.
***
Mesleğe verilmiş 35 yılın tecrübesiyle emektar Demet ablamıza Kayserispor’u sordum.
Kendisi de kadro derinliğinin az olmasının avantajından bahsetti.
Oynamayan oyuncuların az olduğunu ve problem çıkaran futbolcuların olmadığına dikkat çekti.
Evet, Demet abla, az söyledi, ama çok şey ifade etti.
Kulis yapmayan, takımın başarısı için mücadele veren bir oyuncu grubunun başarı elde ettiğine vurgu yapan Demet abla, Fenerbahçe örneği verdi.
***
Kayserispor’un, bu sezon şu ana kadarki süreçte başarılı olmasının en büyük sebebi, kesinlikle ve kesinlikle kadronun bozulmamasıdır.
Demet ablaya katılmamak mümkün değil!
Bunu yıllardır kaleme aldık, ama anlatamadık.
Kaderin bir cilvesi, transfer yasağının gelmesiyle birlikte bir bütünleşme meydana geldi.
Sağolsun teknik direktörümüz Çağdaş Atan da hemen hemen her maç sonrasında “Bizim en büyük motivasyonumuz transfer yasağı” diye açıklamalarda bulundu.
Çağdaş hoca, sadece kazanınca değil, kaybedince de bu kelimeyi dilinden düşürmedi.
***
Henüz ligin başı sayılır, şu ana kadar ki süreçte 19 puan, harika bir başarı.
Sürdürülebilmesi için, geçtiğimiz gün de yazdım, takım içindeki dengeleri korumak gerekiyor.
Futbolculara zamanında maaş verirseniz, primleri gününde öderseniz, herkes mutlu olur.
Mutlu olan oyuncu grubu da takımın başarısı için elinden geleni yapar.
Nitekim de şu ana kadar böyle oldu.
***
Tabii ki burada şunu da belirtmek de yarar var.
Ben her zaman yazıyorum, ‘Başarı da başarısızlık da yönetime yazar’ diye.
Kötü sonuçlar olduğunda, belki ne dediğim anlaşılmıyor olabilir, ama kazanınca, seri galibiyetler gelip, üst sıralara yükselince ne demek istediğim daha net anlaşılıyor.
Eleştiri yazılarım çok fazla.
Çünkü biz Kayserispor’u canı yürekten sahipleniyoruz.
Nihayetinde, mesleğimizin en büyük parçası Kayserispor!
Mesleğimizin özünde de eleştiri var.
Bundan dolayı, takımın daha da başarılı olması için, olaya daha geniş pencereden bakmaya çalışıyoruz.
***
Yine daha önce de bir çok kez kaleme aldım, eleştiri kötü bir şey değil!
Eleştiri, insanı her zaman dinç tutar, eğer kulak verilirse, başarı kendiliğinden gelir.
Bir arkadaşınız sizin yanlış ya da eksik olduğunuz bir konuda sizi uyarırsa, yani eleştirirse, bunun faydası size yazar, kazanırsınız.
***
Eleştiri yaparken de yumuşak ve kırmadan söylemek gerekiyor.
ASıp, keserek söylerseniz, kimse sizi kâle almaz.
Demiyorum ki, benim her yazdığım doğru, hayır!
Ama, futbolda doğru bir!
Sistemsel olarak doğrular değişebiliyor.
Bugün yaptığınız sizi haklı çıkarabilir, fakat yarın haksız durama düşebilirsiniz.
Her neyse bu bambaşka bir konu…
***
Her sezon doldur boşalt sistemiyle, yapılan kadro yapılanmalarının bizleri ne hale soktuğunu görmemek mümkün değil.
Sezon başında 15 oyuncu gelsin, 15 gitsin, başarı illaki gelmeyecektir, olmadı devre arasında da 8-10 transfer yapılınca hem maddi, hem de manevi olarak dibe çöküş kaçınılmaz olur.
Zaten Türk futbolunun en büyük kanayan yarası da bu!
Borç batağının en büyük nedeni bu!
Takımlar borç batağına sürüklenirken, birilerinin de cebi doluyor!
Bundan dolayı, transfer yasağının olması sezon başında da yazdım, bizim için hayırlı oldu.
***
“Hayallerimiz, bütçelerden büyük” diye parayı ikinci plana atıp, takımı sahiplenen, elindeki oyuncu grubuna özel sistem geliştirerek, başarı elde eden Çağdaş Atan hocamızı da transfer yasağından dolayı kazandığımızı hatırlatmakta yarar var.
Yasak olmasaydı, Ömer Erdoğan bizim teknik direktörümüz olacaktı.
Altın kural istikrardan geçiyor.
Umarım, İstanbul takımları Çağdaş hocanın aklını çelip, bizim kimyamızı bozmaz.
Daha önce, Ertuğrul Sağlam, Sergen Yalçın isimlerinde böyle olmuştu.
***
Bizim Çağdaş hocayla kimyamız tuttu.
Belki, şu an dillendirilmiyor, ama olma ihtimalinden dolayı, kulaklara küpe misali, biz söyleyelim, anlayan anlasın, diyerek, yazıma son veriyorum.
Son dedim, ama Çağdaş hocanın da burada bir başarı elde etmişken, bizi yarı yolda bırakacak kadar düşüncesiz hareket edeceğini düşünmüyorum…