Süper Lig’de hoca kıyımı yaşanıyor.
Hafta geçmiyor ki, bir teknik direktör istifa etmesin.
Türk futbolunu bu denli istikrarsız ve dibe vurmasındaki ana sebeplerden birisi de bu olmalı!
Sezona 21 takım ile başlandı.
32. hafta itibariyle 5 takım dışında teknik direktör değiştirmeyen kulüp kalmadı.
Sezon öncesi yapılamayan planlamaların faturalarını kulüpler çekiyor,
Kulüpler boşuna borç batağına sürüklenmiyor.
***
Bu konuda Kayserispor, ligin zirvesinde yer alıyor.
Sezona Bayram Bektaş ile başladık, 6 hafta sonra Samet Aybaba geldi, 8 hafta dayandı, derken arada 2 haftalık boşlukta alt yapıdaki hocalarımız görev yaptı. Ardından Dan Petrescu geldi, 8 hafta sonra bavulunu topladı ve gitti.
Ardından da yine altyapıdaki hocalarımız ve Yalçın Koşukavak destekli iki hafta geçirdik.
En sonunda da Hamza Hamzaoğlu Kayserispor da bayrağı devraldı.
Halbuki, biraz sabırlı olunsa, bu teknik direktör kıyımının yarısı ancak yaşanır…
Teknik direktör değişikliğine karşı değilim, ama bir kota konmalı, teknik direktörler ha deyince gönderilememeli.
Aynı zamandateknik direktörler 1 yılda 2 takım çalıştıramamalı.
Hele hele diplomasızlar yedek kulübesine ayak dahi atmamalı.
***
Bizde böyleyken, diğer Süper Lig takımlarında da manzara çok farklı olmadı.
Beşiktaş, Galatasaray, Alanyaspor, Hatayspor ve Sivasspor dışında tüm takımlar teknik direktör değişikliğine gitti.
Değişiklik kelimesi çok hafif kaldığı için, buna kıyım demeyi çok daha mantıklı buldum.
***
Beklenen başarı gelmediği zaman gelen istifaların ardından sirkülasyon yaşanıyor.
Sanki, ilk 8-10 haftada hoca değiştirmek gibi bir madde var.
Sezon başında transferlerin uyumu, kamp süreci, güç topladık, sakatlıklardı şuydu buydu gibi derken, geçen bu 8-10 haftalık süreçte, takımlar hoca değiştirirken, değişmeyen tek şey teknik direktörlerin isimleri oluyor.
Ahmet a takımdan istifa ediyor, iki hafta sonra b takımını çalıştırıyor derken, Mehmet c takımını bırakıp, d takımının başına geçiyor.
Burada ciddi bir problem var.
Olan takımlara oluyor.
***
Birde ligin zirvesine bir göz atalım…
Beşiktaşlider, Galatasaray ikinci sırada, Alanyaspor 5. Hatayspor ise 7. basamakta yer alıyor.
Bu takımlar, teknik direktör değişikliğine gitmedi.
Arada Fenerbahçe 3. sırada, Trabzonspor 4. ve Gaziantep FK da 6. basamakta yer alıyor.
Bu takımlarda teknik direktör değişikliğine ilk yarıda gidip, ardından da yeni bir yapılanmayla zirveye oynuyor.
Demem o ki, genelleme yaparsak, başarı gelmesi için illaki hoca değişikliğine gitmeye gerek yok.
Problem bizim kendimizde.
Sabırsız bir milletiz.
İşi, profesyonel insanlara bırakmıyoruz.
Hiçbir futbol bilgimiz olmadan, onun bunun lafına inanıp, hep hata yapıyoruz.
İşin garip tarafı da aynı hataları hep yapıyoruz.
Daha acısı da hiç ders çıkarmıyoruz.
***
Teknik direktör, takım için çok önemli bir faktör, ama hazır olmayan takımların sabırsızca beklentisinin ardından gelen istifalar sonucunda yukarıda da belirttiğim gibi Hakan Çiftci gidiyor, Muhammed Kösedağ geliyor.
E, hoca değişti diye başarı mı geliyor, tabii ki de hayır. Kendi transferleriyle başarıya ulaşamayan teknik direktörden, başka takımda başarıbekleniyor.
Yeni gelen hoca dabaşarı gelmediği zaman aynı hikayeleri söyleyip duruyor.
Neymiş efendim, o takımı ben yapmadım, şura eksik, bura sıkıntılı diyerek devre arasını bekleyip, bir dünya oyuncu daha aldırıyor.
Olan yine takımlara oluyor.
***
Bizde yani Kayserispor’da bu sıkıntı tavan yaptı.
Son 5 sezonda gelen giden teknik direktörleri ve oyuncuları saymaya kalksak, sayfalar yetmez.
Sonuç; kocaman bir sıfır.
***
Birde teknik direktörlerle 1.5 yıllık, 2 yıllık, hatta 3 ve 4 yıllık anlaşmalar yapılıyor.
İşin en komik ve acı tarafı da bu zaten.
32 haftalık bölümde takımlar, hocalarıyla en az 2 yıllık anlaşmaya imza atıyor.
Giderken detazminatını alıp, kaç yıllık imza attıysa ceplerini doldurup, arkasına bakmadan gidiyor. Gittikten sonra da belli bir süre sonra başka takımla anlaşıyor gidiyor, hikayede böyle devam ediyor.
Demem o ki, amatörce yapılan bu işler önce kulüpleriborç batağına sokuyor, ardından da birilerinin cebini dolduruyor.