Türkiye hem Rusya ve Ukrayna ile ticari ve siyasi ilişkileri hem de NATO üyesi olarak Batı ile ilişkilerinden dolayı kilit aktör konumunda. Rusya Devlet Başkanı Putin Ukrayna halkını "yozlaşmış" liderliğini görevden almaya çağırması Rus ordusunun hareketlerine ve liderliğin söylemine bakılırsa, Rusya, Ukrayna'da bir rejim değişikliğini hedefliyor. Rusya'ya kıyasla güçsüz bir orduya sahip olan ve Batı'dan yeterince yardım alamayan Ukrayna ise düşman kuvvetlerine karşı bir yıpratma savaşı izleyerek, saldırıyı Rusya için olabildiğince maliyetli hale getirmeye çalışıyor. Diğer taraftan Avrupa ve ABD ağır ekonomik ve yaptırımlar ve Ukrayna'ya silah ve mühimmat desteği yoluyla sürece dâhil olmuş durumda. Sürpriz bir başarılı arabuluculuk hamlesi ya da Rusya'dan bir geri adım gelmediği müddetçe çatışma durumu uzun bir süre gündemi meşgul edeceğe benziyor.
Ülkemiz gerek Rusya gerekse Ukrayna ile olan ticari ve siyasi ilişkileri ile bir NATO üyesi olarak; Batı ile ilişkilerinden dolayı bölgedeki krizde kilit aktör konumunda. Bölgedeki gerginlik Türkiye'nin ekonomisini, bölgesel güvenliğini ve Batı ile ilişkilerini ciddi oranda etkiliyor. Hükümetimiz başarılı aktif diplomasi izleyerek bir yandan Rusya'nın saldırganlığına karşı uluslararası camiayı göreve çağırırken diğer taraftan taraflarla özel ilişkilerini kullanarak çatışmaya dönüşen krizi yatıştırmaya çalışıyor. Türkiye bir yandan da Ukrayna'daki soydaş Kırım Tatar halkına el uzatıyor ve ülkede bulunan Türk vatandaşlarının çatışma bölgelerinden tahliyesi için insani yoğun bir çaba yürütüyor. Çatışmanın yarattığı bu durum Türkiye'nin de içerisinde bulunduğu birçok dinamiği dönüştürerek Türkiye'ye belli riskler yaratması ile birlikte büyük fırsatlar sunuyor.
Çatışma durumunun ülkemiz açısından en önemli etkisinin ekonomisi üzerinde olmasıdır. Rusya'nın saldırgan tutumu Türkiye'nin jeo-ekonomisine pozitif katkı yapabilir. Önümüzdeki süreçte Avrupa ülkelerinin alternatif enerji kaynaklarına yönelmesi sonucunu doğuracaktır. Çatışmanın ülkemiz açısından bir önemli boyutu da Batı ittifakı NATO içerisindeki konumu dolayısıyla jeopolitik konumunun öne çıkmasıdır. Türkiye'nin Montrö Anlaşması çerçevesindeki yükümlülükleri de Ukrayna'da devam eden krizde gündeme gelen meseleler arasındadır. Türkiye'nin getirdiği kısıtlamalar Akdeniz'de de filosu bulunan Rus savaş gemilerinin hareketini etkileyecektir. Diğer yandan savaşın olumsuz etkileri ise; çatışma durumu Türkiye'nin ithalat-ihracat dengesine olumsuz bir etki yaratma potansiyeli. Geçtiğimiz aylarda küresel enflasyon dalgasının gelişmekte olan ülkeler üzerinde yarattığı baskı neticesinde Türk lirası ciddi değer kaybı yaşadı. Rus ve Ukraynalı turistler, Türkiye'nin turizm gelirlerinin önemli bir kısmını oluşturuyor. Dolayısıyla gerginlik, Türkiye'nin turizm gelirleri üzerinden döviz kaybına yol açabilir. Bu durum şimdiden petrol ve doğalgaz fiyatlarına da yansımış durumda. Enerji kaynaklarının önemli bir kısmını ithal eden Türkiye'nin ithal enerjiye ayırdığı kaynağın artması da ithalat ihracat dengesinde negatif bir sonuç yaratmıştır.
Rusya ile Türkiye arasında ticari ilişkiler son yıllarda Türkiye'nin Rusya'dan aldığı S-400 füzeleri ve Rusya'nın Akkuyu nükleer santrali inşasına başlaması ile stratejik bir boyut kazanmıştı. Türkiye ayrıca Rusya ile Türk Akımı doğalgaz boru hattı projesinde ortak konumdadır. Tüm bu projelere iki ülke de ciddi kaynak ayırmış ve yatırım yapmıştır. Benzer şekilde Türkiye ile Ukrayna arasındaki savunma sanayii alanındaki iş birliği Türkiye'nin özellikle insansız hava aracı teknolojisine ciddi rol oynamıştır. İki ülke ayrıca Türkiye'nin buğday ithalatında önemli pay sahibidir. Çatışmaların bölgesel bir krize dönüşmesi orta ve uzun vadede tüm bu sektörleri olumsuz etkileyebilir. Türkiye gerek Rusya gerekse Ukrayna için hem ticari hem stratejik açıdan ciddi öneme sahip. Hükümetimiz bölgede barışı isteyen ve iki devletle de görüşen bölgesel bir güç olmasıyla birlikte bu süreçte baş aktör konumundadır. Rusya'nın Ukrayna'ya açtığı savaşta hükümetimiz iletişim kanallarını hep açık tutmuştur.
Batılı ülkelerin yaptırımlarına dahil olmamıştır. Aksine akan kanın durması için yoğun başarılı bir çaba sarf etmiştir.Türkiye geçmişte olduğu gibi bugün de barışın temsilcisi olmuştur.