Beyhan Asma

RUS-UKRAYNA SAVAŞINDA TÜRKİYE'NİN BÖLGEDE DURUMU

Beyhan Asma

Hükümetimiz gerek Rusya ve Ukrayna ile olan başarılı ticari ve siyasi ilişkileri gerekse bir NATO üyesi olarak Batı ile ilişkilerinden dolayı bölgedeki krizde önemli kilit aktör konumunda. Bölgedeki gerginlik Türkiye'nin ekonomisini, bölgesel güvenliğini ve Batı ile ilişkilerini ciddi oranda etkiliyor. Hükümetimiz aktif diplomasi izleyerek bir yandan Rusya'nın saldırganlığına karşı uluslararası camiayı göreve çağırırken diğer taraftan taraflarla özel ilişkilerini kullanarak çatışmaya dönüşen krizi yatıştırmaya çalışıyor. Ülkemiz bir yandan da Ukrayna'daki soydaş Kırım Tatar halkına el uzatıyor ve ülkede bulunan Türk vatandaşlarının çatışma bölgelerinden tahliyesi için yoğun insani bir çaba yürütüyor. Çatışmanın yarattığı yeni durum Türkiye'nin de içerisinde bulunduğu birçok dinamiği dönüştürerek Türkiye'ye belli riskler yaratmakla beraber büyük fırsatlar sunuyor.

Çatışma durumunun Türkiye açısından en önemli etkisinin ekonomisi üzerinde görülmesi beklenmelidir. Rusya'nın saldırgan tutumu Türkiye'nin jeo-ekonomisine pozitif katkı yapabilir. Rusya’nın saldırgan tutumu önümüzdeki süreçte Avrupa ülkelerinin alternatif enerji kaynaklarına yönelmesi sonucunu da doğurabilir.  Güney Gaz Koridoru projesi üzerinden inşa edilen ve hali hazırda bu görevi gerçekleştiren TANAP benzeri projeler Türkiye’nin jeopolitik önemine ve ekonomik gelirlerine çok önemli katkılar yapabilir.Rus-Ukrayna savaş durumu Türkiye'nin ithalat-ihracat dengesine olumsuz bir etki yaratma potansiyeline sahip görünüyor. Geçtiğimiz aylarda global enflasyonist dalganın gelişmekte olan ülkeler üzerinde yarattığı baskı neticesinde Türk lirası ciddi değer kaybı yaşadı. Rus ve Ukrain turistler, Türkiye'nin turizm gelirlerinin önemli bir kısmını oluşturuyor. Dolayısıyla gerginlik, Türkiye'nin turizm gelirleri üzerinden döviz kaybına yol açabilir. Bu durum şimdiden petrol ve doğalgaz fiyatlarına da yansımış durumda. Enerji kaynaklarının önemli bir kısmını ithal eden Türkiye'nin ithal enerjiye ayırdığı kaynağın artması da ithalat ihracat dengesinde negatif bir sonuç yaratacaktır. Çatışmanın Türkiye açısında bir önemli boyutu da Batı ittifakı NATO içerisindeki konumu dolayısıyla jeopolitik konumunun öne çıkmasıdır. Rusya'nın saldırgan bir devlet olarak öne çıkmasıyla son yıllarda Türkiye ile ABD ve Avrupa arasında yaşanan gerginliğin bir sonucu olarak ittifak içindeki önemi görmezden gelinen Türkiye'nin rolü tekrardan hatırlanacaktır. Türkiye'nin bu rolünün ittifak içerisinde hak ettiği önemi tekrardan kazanması Türkiye'nin gerek bölgesel gerekse küresel anlamda izlediği dış politikaya ciddi oranda destek sunacaktır. Hükümetimizin  üzerine düşen önemli sorumlulukları çatışmanın gidişatına da çok önemli etki yapabilecek niteliktedir. Rusya ile Türkiye arasında ticari ilişkiler son yıllarda Türkiye'nin Rusya'dan aldığı S-400 füzeleri ve Rusya'nın Akkuyu nükleer santrali inşasına başlaması ile stratejik bir boyut kazanmıştı. Türkiye ayrıca Rusya ile Türk Akımı doğalgaz boru hattı projesinde ortak konumdadır. Tüm bu projelere iki ülke de ciddi kaynak ayırmış ve yatırım yapmıştır. Benzer şekilde Türkiye ile Ukrayna arasındaki savunma sanayii alanındaki iş birliği Türkiye'nin özellikle insansız hava aracı teknolojisine ciddi rol oynamıştır. İki ülke ayrıca Türkiye'nin buğday ithalatında önemli pay sahibidir. Gerek Rusya gerekse Ukrayna Türkiye açısından hem ticari hem stratejik açıdan ciddi öneme sahip iki devlet. Hükümetimiz bölgede barışı isteyen ve iki devletle de görüşen bölgesel bir güç olarak bu süreçte önemli kilit bir aktör olarak krizin daha fazla büyümesini engellemek ve kontrol altına almak için gerekli başarılı adımları NATO ve iki ülke nezdinde atmaktadır. Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan, Uluslararası Demokratlar Birliği heyetini kabulünde konuşmasında Rusya'nın Ukrayna topraklarına başlattığı harekata ilişkin "Sözlerime askeri harekatı kabul edemez bulduğumuzu ve reddettiğimizi belirterek başlamak istiyorum. Uluslararası hukuka aykırı gördüğümüz bu adım, bölgenin barış, huzur ve istikrarına vurulmuş ağır bir darbedir. Her ikisini dost ülkeler olarak gördüğümüz yakın siyasi, ekonomik ve sosyal ilişkiler içerisinde bulunduğumuz Rusya ve Ukrayna’nın bu şekilde karşı karşıya gelmiş olmasından samimi olarak büyük üzüntü duyuyoruz. Kendi vatandaşlarımız ile bölgedeki Tatar kardeşlerimiz başta olmak üzere Ukrayna'da yaşayan herkesin can güvenliğinin sağlanması konusunda üzerimize düşenleri yapacağız. Derin tarihi bağlarımız ve dostluk ilişkilerimiz olan Rusya ve Ukrayna arasındaki sorunların Minsk Mutabakatları çerçevesinde diyalog yoluyla çözülmesi çağrımızı tekrarlıyoruz. Nitekim dün Sayın Putin ile görüşmek suretiyle, kendisine de bunları ifade etmiştim” demiştir.

Yazarın Diğer Yazıları