Azim Deniz

BÜYÜK DAĞIN BÜYÜK DUMANI...

Azim Deniz

ESKİLER öyle demişler, büyük dağın büyük dumanı, küçük dağın küçük dumanı olurmuş.
 Yapılan iş ne kadar büyük, alınan risk ne kadar tehlikeli ise, alınacak sonuç da o kadar büyük olacaktır. Ama gelin görün ki, tosyaya pirince giderken evdeki bulgurdan olmak da var. Bir iş sonuçlanıp başarıya ulaşana kadar uğraşılan sorunlar da o kadar büyük oluyor. Şu an tüm dünya ve ülkemiz büyük bir problemle uğraşıyor. 
Tarihte eşi benzeri görülmemiş bir salgın hastalık. 
Ölüm kalım mücadelesi veriyoruz. Kayserili hemşehrilerimizin olayı hafife almaları, yetkililerin vaktinde etkili çözümler üretmemeleri bizim derdimizi büyütüyor. 
Gün geçmiyor ki yakın çevremizden birileri covid olmasın. Gün geçmiyor ki tanıdığımız birilerinin ölüm haberini almayalım. 
Sormak gerekiyor. Derdimiz hastalık mı, yoksa bu salgın karşısında sorumsuz davrananların yol açtığı giderek büyüyen felaket mi? 
İkisi de şehrimizin büyük sorunu. Çünkü maske, mesafe ve temizlik gibi üç basit kuralı yerine getirmediğimiz sürece normale dönemiyoruz. Bırakın normali, kontrollü bir normalleşme bile giderek zorlaşıyor. Bunun sonucu ölümler... Ölüm Allah’ın emri diyerek sorumsuzluğa devam ettikçe sıkı tedbirler kapıya dayanıyor.
Peki bu ne demek. Sokağa çıkamayacağız demek. Bir çok işyeri yeniden kapanacak demek. Açık duran işletmeler de insanlar sokağa çıkamadığı için iş yapamayacak demek. Hastalığın hemen ardı sıra büyük ekonomik sıkıntılar bizi bekliyor. İnsanların sağlığıyla uğraşırken, bir de ekmek derdi büyüyecek.
 Sorumsuz hemşerilerimizin hiç mi vicdanı sızlamayacak?
Büyük dağın büyük dumanı demiştik. Küçük dağın da küçük dumanı olur elbette. Dünya haritasına hiç baktınız mı, Kayseri ne kadar gözüküyor o haritada. Küçücük bir nokta. Bu demektir ki, yakındayken büyük dediğimiz bu memleket, dünya ölçeğinde küçücük bir yer. Şayet bu küçük şehirde sağlığımızı sıhhatimizi koruyamazsak dünya şehri olma hayallerimiz de suya düşecek.
 Alış veriş, ticaret, üretim durursa şehrimiz giderek içine kapanacak. Aman aman, küçük bir şehir deyip geçmeyelim. Tüm macera Wuhan diye adını bile duymadımız bir şehirden başlamadı mı? Dikkate devam.
*
Kayseri Fetö için de önemli bir şehirdi. Halen süren davalar, halen yapılan operasyonlar var. 
Ne 15 Temmuzu, ne de fetönün bu şehre verdiği özel önemi aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor. 
Kaldı ki, başımıza gelen salgından farkı yoktu fetönün. Fetönün münafık tetikçileri geçmişte göğsünü gere gere bu şehrin eşrafı olarak yaşıyorlardı. 
Şimdi ise tam bir mikrop gibi sinsi faaliyetlerini sürdürüyorlar. Halen bitip tükenmiş değiller. 
Ne pişman oluyorlar ne vaz geçiyorlar. Yeniden yapılanmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Gün olup devran dönecek, intikam alacağız diye diş biliyorlar. Biz yüce gönüllü bir milletin mensuplarıyız. İşlerinden ekmeklerinden olanlar için elbette üzüldük. Küçük bir pişmanlık belirtisi gösterenleri affetmeye her an hazırız. Hatta onların besledikleri düşmanlık gibi bir düşmanlık da beslemedik. 
Aramıza dönmeleri için bütün kapılarımızı açık tuttuk. Ama bu gafil olmak anlamına gelmiyor. 
Öteden beri sevmedik. Sevemedik. Zorla sevdirmeye çalıştılar başaramadılar. 
Yaşadıklarımızı unutmadığımız sürece asla amaçlarına ulaşamayacaklar. Ama kapımızın açık olduğunu da onlar unutmasın. 
Tek şart, Allah’a tövbe edecekler, gittikleri yolun yanlış olduğunu kabul edip bu devlete bu millete düşmanlığı bırakacaklar. 
Kendimiz için bir şey istemiyoruz zaten.
*
Küçük yerdeyiz eninde sonunda. Ama kendi sorunlarımızla boğuşurken büyük bir sorunla boğuşuyormuş gibi bunalıyoruz. 
Bu günleri aşmanın yolu birlik ve beraberlikten geçiyor. Bize lazım olan birlik ve beraberliğin sağlanması için siyasetçilerimize, kanaat önderlerimize büyük sorumluluk düşüyor. 
Bu yazıda suya sabuna dokunmamış gibi gözüksem de, şehrin yöneticilerine alttan alta ciddi mesajlar olduğunu düşünüyorum. Siyasetçilerin uykularını kaçıracak haberlerle karşılarına çıkmaktansa, zaman zaman böyle yazılarla onları uyarmanın da faydası olur belki. Yoksa haksızlık karşısında susanın dilsiz şeytan olduğunu da biliyoruz hepimiz.

Yazarın Diğer Yazıları