SÜT TÜKETİMİ ÖZENDİRİLMELİ
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, hayvancılığın, tarımın ayrılmaz parçası, hayvancılığın en önemli ayağının da süt hayvancılığı olduğunu bildirerek, 'Hayvancılıktaki yüzde 39 payı ve 24,3 milyar liralık üretim değeriyle süt sektörü, ülkemiz için vazgeçilmez bir konumdadır' dedi.
Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada, sütün faydalarını anlatmak, süt içme alışkanlığının kazandırılmasını ve süt tüketiminin artırılmasını sağlamak amacıyla, Uluslararası Sütçülük Federasyonu'nun 1956 yılında aldığı bir karar gereğince, her yıl 21 Mayıs gününün, Federasyon’a üye tüm ülkelerle birlikte ülkemizde de “Dünya Süt Günü” olarak kutlandığı bilgisini verdi. Sütün, sadece bebeklikte değil, insan yaşamının her evresinde tüketilmesi gereken bir besin olduğunu vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:
“Düzenli süt tüketimi alışkanlığının, bebeklikten yaşlılığa, bireyin zihinsel ve fiziksel gelişimine, vücudunun güçlenmesine ve sağlığının korunmasına çok ciddi oranda katkı sağladığı kanıtlanmıştır.
Sağlık Bakanlığı bireylerin günlük olarak tüketmesi gereken süt miktarını; çocuklarda, ergenlik çağındakilerde, gebelerde, emziren kadınlarda, menopoz sonrası kadınlarda 3-4 su bardağı, yetişkinlerde 2 su bardağı olarak önermektedir.
Bütün bunlara rağmen, ülkemizde içme sütü tüketim alışkanlığı yaygın değildir. Bu doğrultuda yapılan araştırmalar, Türk halkının su, çay ve gazlı içeceklerden daha az süt tükettiğini göstermektedir.”
Süt hayvancılık sektörünün lokomotifi
İnsan sağlığı için çok önemli olan sütün, hayvancılık sektörünün de en önemli lokomotif ürünü olduğunu vurgulayan Bayraktar, “Özellikle büyükbaş hayvancılığın ayakta kalabilmesi, kırmızı et üretiminde sıkıntı yaşanmaması, ancak sütün istikrarlı, yeterli ve güvenceli bir pazara sahip olmasıyla mümkündür. Söz konusu şartlara haiz bir pazarın oluşması ise ancak istikrarlı bir tüketim ve buna bağlı bir üretimle sağlanabilir.
Sütte üretim hızla artıyor. 2011 yılında 15,1 milyon ton olan süt üretimi, 2012 yılında 17,4, 2013 yılında 18,2, 2014 yılında 18,5 milyon, 2015 yılında 18,7 milyon çıkmış, 2016 yılında 18,5 milyon tona inmiştir.
Üretim artışı ve verilen teşviklerle birlikte sanayiye aktarılan süt miktarı da artıyor. 2011 yılında 7 milyon 77 bin ton olan sanayiye aktarılan inek sütü miktarı, 2012’de 7 milyon 927 bin, 2013’de 7 milyon 953 bin, 2014’de 8 milyon 633 bin, 2015 yılında 8 milyon 952 bin, 2016 yılında 9 milyon 214 bin tona yükseldi.
Sektör önemli miktarda ihracat da gerçekleştiriyor. Dünyada birçok ülkeye süt ve süt ürünleri ihracatı yapılıyor. 2013 yılında 282 milyon dolar olan süt ve süt ürünleri ihracatı, 2014 yılında 348 milyon dolara kadar çıktı. 2015 yılında 271 milyon dolara gerilemiş de olsa, 2016 yılında toparlanarak 298 milyon dolara yükseldi.
Süt sektörü 2016’da 62,2 milyar lira olan hayvansal üretim değerinin yüzde 39’ini karşılıyor. Sektör, yüzde 47’lik pay alan kırmızı etin peşinden ikinci sırayı almakta olup, bunları yüzde 9,1 ile yumurta izliyor" açıklamasında bulundu.
Süt fiyatları
Son dönemde çiğ süt fiyatlarındaki gelişmelerin, üreticimizi zorladığını belirten Bayraktar, “Şunu unutmamak gerekir ki, süt hayvancılığı et hayvancılığının da temelidir. Hep söylüyorum ana varsa dana vardır. Et hayvancılığının materyalini süt hayvancılığı sağlamaktadır. Sürdürülebilirlik açısından 1,5 olması gereken süt/yem paritesi 1’e kadar inmiştir. Bir kilogram sütle ancak bir kilogram yem alınabilmektedir. Bazı yerlerde bunu alamayan üreticilerimiz bile var. Perakende süt, peynir, yoğurt fiyatları artarken, her şeye zam gelirken, 3 yıla yakın bir süredir çiğ süt fiyatlarının doğru dürüst artmaması süt hayvancılığı yapan çiftçimiz için çok önemli bir sorun haline gelmiştir. Temmuz 2014’de 1 lira 15 kuruş olan fiyat, şu anda 1 lira 21 kuruş olsa da kesintilerle birlikte üreticinin eline ortalama 1 lira 7 kuruş geçmektedir. Hatta bazı bölgelerde üreticinin eline geçen fiyat 90 kuruşa kadar iniyor. Bu sürdürülebilir değildir. Milyarlarca dolar harcanarak oluşturulan damızlıkların kasaba, desteklerin boşa gitmemesi için çiğ süt fiyatları artırılmalıdır.
Sanayiciler, zaten sıkıntı içinde olan üreticimizi daha fazla zora sokmamalı, süt paralarını geciktirmeden, zamanında ödemelidir.
Yine sanayicilerin, ‘yemini benden almazsan, sütünü almam’ zorlamasını asla kabul etmiyoruz. Üreticimiz, sütünü sattığı sanayiciden yem almak zorunda değil.
Ayrıca, hayvancılık destekleri artarak devam etmelidir.
Hayvan hastalıklarıyla etkin mücadele edilmeli, başta şap, brusella, tüberküloz olmak üzere birçok hastalıkla mücadele için bütçeden gerekli kaynak aktarılmalıdır” değerlendirmesinde bulundu.
“Piyasa istikrarı açısından Et ve Süt Kurumu çok önemli”
Piyasa istikrarı açısından Et ve Süt Kurumu’nun müdahale kurumuna dönüştürülmesinin çok önemli olduğunu bildiren Bayraktar, şöyle devam etti:
“Hayvancılığımızın gelişmesine ve sorunlarının çözümlenmesine önemli katkı sağlayacağına inandığımız ve her platformda dile getirdiğimiz ‘müdahale kurumunun’ oluşturulmasıyla ilgili talebimizin dikkate alınması ve Et ve Süt Kurumu’nun müdahale kurumuna dönüştürülmesini memnuniyet vericidir. Kurulması için çok büyük gayret sarf ettiğimiz Et ve Süt Kurumu oluşturulmasaydı, çiğ süt fiyatları 60 kuruştan yukarıya çıkmazdı. Et ve Süt Kurumu piyasaya müdahaleyi mümkün hale getirdi.
Türkiye’de artık şunun çok net anlaşılması gerekir ki piyasayı düzenlemeden, piyasada istikrar sağlamadan sektöre aktarılacak her kaynak istenilen yerlere ulaşamayacaktır. Hayvancılık sektöründe acil tedbir alınması gerekiyor. Devletimiz, bu sektörde dünya malını yurdun malı olmaktan çıkarmalı, yerli malını yurdun malı olmasını sağlamalıdır. Et ve Süt Kurumu’nun sermayesi artırılmalı, bağımsız hareket etmesi sağlanmalı, piyasaya etkin olarak girebilmeli, işlevini yerine getirmelidir.
Bu sayede üretim daha güçlü temeller üzerinde devam ettirilebilecek, üreticiler önlerini görerek üretim yapabilecekler, yatırım kabiliyetlerini geliştirebilecekler, geleceğe daha güvenle bakabileceklerdir.”
Süt tüketimi
Bayraktar, sağlık açısından son derece değerli bir ürün olan sütün, tüm yaş gruplarında tüketimin artırılması için kampanyalar düzenlenmesi gerektiğini belirterek, “Süt tüketimini artırmak için önemli bir enstrüman olan okul sütü programı; tüm yıla yayılmalı, okulların açılmasından kapanmasına kadar sürdürülmelidir. Ortaokullara, liselere de yaygınlaştırılmalıdır. Peynir, yoğurt, ayran gibi süt ürünleriyle çeşitlendirilmelidir.
Bütün kamu kurum ve kuruluşlarda süt ve süt ürünleri tüketimi artırmalıdır.
Üniversite yurtlarında, askeri birliklerde, cezaevlerinde, çocuk esirgeme kurumlarında süt ve süt ürünleri tüketimi özendirilmelidir.
Belediyeler eliyle süte ulaşması zor olan düşük gelirlilere yönelik süt kampanyaları düzenlenmelidir. Ayrıca, belediyeler, halka makul fiyatlı süt ve süt ürünleri sağlamalıdır.
Kamplarda kalan sığınmacılara süt ve süt ürünleri dağıtımı artırılmalıdır.
Halen 18,5 milyon ton olan süt üretiminin 8 yıl sonra 25 milyon tonlara yükseleceği göz önünde bulundurularak tüketimin ve ihracatın bu üretimi desteklemesi sağlanmalıdır.
Sütün sağlığa olan faydaları da dikkate alınarak, kişi başına düşen süt tüketiminin gelişmiş ülkelerin seviyelerine çıkarılması için toplumsal bilinci artıracak eğitim çalışmalarına da ağırlık verilmelidir” dedi.
Hayvancılığın, tarımın ayrılmaz parçası, hayvancılığın en önemli ayağının da süt hayvancılığı olduğunu bildiren Bayrktar, “Hayvancılıktaki yüzde 39 payı ve 24,3 milyar liralık üretim değeriyle süt sektörü, ülkemiz için vazgeçilmez bir konumdadır” ifadelerine yer verdi.
Süt üreticileri başta olmak üzere herkesin “Dünya Süt Günü”nü kutlayan Bayraktar, üretenin hak ettiği kazancı elde ettiği, tüketenin ise rahatça süt tüketebildiği günler diledi.