Kayseri Neden Başkent Olmadı?

Türkiye'de Kayseri ile ilgili en çok merak edilen ve araştırılan konular neler? Kayseri adından sonra 'neden?' kelimesini yazınca Google bunu nasıl tamamlıyor? Sosyal medyada illerle ilgili istatistiksel verileri yayımlayan kartostat adlı bir sosyal medya hesabı, bu sorunun cevabını yayımladı. Ayrıntılar Kayseri Anadolu Haber'in bülteninde…

Kayseri Neden Başkent Olmadı?

Sosyal medyada Türkiye ve dünya geneli istatistiksel veriler yayınlayan kartostat adlı X hesabı, Türkiye’deki illerle ilgili ilginç bir bilgi yayımladı. ‘Hangi ille ilgili neyi merak ediyoruz?’ başlığı ile bir haritaya yer veren hesap, il adından sonra ‘neden’ kelimesi yazıldığında, arama motoru Google’nin bu soruyu nasıl tamamladığını bu harita aracılığı ile cevapladı.

Haritada Kayseri’nin komşu ili Yozgat için ‘cezalı şehir’ ifadesi kullanılırken, Niğde için ‘gelişmiyor’ ibaresi yer aldı. Google’a ‘Kayseri neden’ kelimeleri yazılınca ise arama motoru bunu ‘başkent olmadı?’ şeklinde tamamlıyor. Bu durumda, ülke genelinde Kayseri ile ilgili en çok aranan ve merak edilen konuların başında, neden başkent olmadığı sorusu geliyor.

Peki, Kayseri neden Başkent olmadı?

Kayseri Neden Başkent Olmadı?Tarihte Kayseri’nin ülkenin başkenti ilan edilmesi iki kere gündeme geldi. Atatürk Ansiklopedisi’nde yer alan bilgilere göre, Başkentler ülkelerin bütün siyasal, ekonomik, kültürel, idari, askerî, güvenlik vb. konularla değerlendirildiği, kararların alındığı hayat merkezleri veya başka bir deyişle beyinleridir.

Bu nedenle çoğu kez ülkelerin adından çok, o ülkenin başkentinin adı kullanılmış, başkentlerin esir düştüğü durumlarda devletlerin yıkıldığı da sık görülmüştür. Türklerin Anadolu’ya gelmelerinden itibaren başkentleri de devletin konumuna göre değişmiştir. Bilecik, Bursa ve Edirne’den sonra, İstanbul’un fethiyle başkent buraya taşınmıştır.

Misak-ı Millî’de de belirtildiği gibi İstanbul üç başlı bir başkentti: 1. Payitaht-ı Saltanat-ı Seniyye 2. Makarr-ı Hilafet-i İslamiye ve 3. Merkez-i Hükûmet-i Osmaniye. Yani hem Osmanlı tahtının bulunduğu şehir hem de İslam dünyasının halifesinin oturduğu karargâh ve hükûmet merkeziydi. İstanbul bu hâliyle devletin tam ortasında yer alıyordu. Bir tarafında Anadolu, diğer tarafında Rumeli ve Balkan toprakları. İstanbul stratejik açıdan ise Karadeniz’den Akdeniz’e giden deniz yollarıyla, Asya’dan Avrupa’ya giden kara yollarının kesiştiği bir noktadaydı.

Devletin güçlü olduğu dönemlerde önemli bir avantaj sağlayan bu stratejik özellik, devletin zayıflamasıyla birlikte, ülkeyi bu kadar farklı yönden (denizden ve karadan) tehdide açık bir hâle getirdi. Değişen sınırlar ve İstanbul’un bu tehlikeye açık durumu başkentin yerinin değiştirilmesi tartışmalarını XIX. yüzyılın ilk yarısında gündeme getirdi. 
Osmanlı ordusunda görevli Von Moltke, 1839’da başkentin yerinin değiştirilmesini önerdi.

Benzer bir öneri 1877-1878 yenilgisi sonrasında von der Goltz Paşa’dan geldi. Ona göre başkentin Konya ya da Kayseri veya daha güneyde bir yere nakledilmesi uygundu. 1914 yılında I. Dünya Savaşı’nın başlaması ve savaş sürecinde Çanakkale Cephesi sırasında yine başkentin Anadolu’ya (Eskişehir ya da Kayseri) taşınması gündeme getirilmiş, hatta bu konuda gerekli hazırlıklar da yapılmıştı. Kayseri’de tarihi Kayseri Lisesi, Meclis olarak hazırda bekletilmişti. Bu cephedeki inanılmaz başarı sayesinde başkentin nakli konusu gündemden düştü.