'Aort yırtılması hastanın yaşamını tehdit edebiliyor'

Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Faruk Cingöz, aort anevrizması ve tedavisiyle ilgili olarak, 'Nerede ve ne zaman ortaya çıkacağı belli olmayan ve genellikle belirti vermeyen aort anevrizması, dakikalar içinde aort yırtılmasına neden olarak hastanın yaşamını tehdit edebiliyor' dedi.

'Aort yırtılması hastanın yaşamını tehdit edebiliyor'

Memorial Kayseri Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Faruk Cingöz, aortun vücudun ana yaşam damarı olduğunu belirterek, "Vücudun ana yaşam damarı olan aort; beyin, akciğerler, omurlar arasındaki sinirler, kollar ve vücudun daha alt bölgesindeki karaciğer, böbrek, bağırsaklar ve ayaklara kadar besleyici dallar şeklinde yapılanmıştır. Aort damarı, aynı zamanda kalbin besleyici damarları olan sağ ve sol koroner arterleri de oluşturmaktadır. Vücutta birbirlerine çok güçlü bağlarla bağlı olan bütün damarlar 3 tabaka şeklindedir. Bunlar, içten dışa doğru; intima (iç), media (orta) ve adventisya (dış) şeklindedir. En güçlü tabaka ise orta tabakadır. Aort yırtılması (diseksiyon) da bu tabakanın zayıflaması ve esnekliğini yitirmesi sonucu ortaya çıkmaktadır. İç tabakadaki bir yırtığın orta tabakaya kadar ilerlemesiyle aort yırtılması ortaya çıkar" ifadelerini kullandı.

Aort yırtığının 3 şekli olduğunu kaydeden Cingöz, "Yaşamı tehdit eden aort yırtılması 3 şekilde son haline ulaşır. Yırtık orta tabakada ilerleyerek tekrar damar içerisine açılır ve kan normal akması gereken aort kanalından akarken aynı zamanda oluşan bu ikinci, yalancı ve zayıf kanaldan akış gösterir. Böylece kan iki kanaldan yoluna devam eder. Bu durum eğer organların beslenmesinde sorun oluşturmuyorsa, hastanın ameliyat hazırlıklarına zaman vermesi açısından cerrahinin lehine bir durumdur. Yırtık dış tabakayı da yırtarak kanamaya yol açar ve müdahaleye vakit kalmadan hasta kaybedilebilir. Bu kanama kalbin etrafında olduğu olacağı gibi beyin damarlarında veya göğüs ya da karın boşluğunda da olabilir. Bu kanama ani ölüm riskini de beraberinde getirir. Hastanın yaşama dönmesi halinde, geç dönemde yırtık bölgesinin en zayıf noktasında damar genişleyerek balonlaşır. Bu duruma ‘anevrizma’ denir" şeklinde konuştu.

Bu tür hastalıklarda tedavinin hastanın durumuna göre yapılması gerektiğini ifade eden Cingöz, "Aort yırtıklarında öncelikli müdahale, hastanın tansiyonunu ve nabzını düşürmektir. Son yıllarda invaziv girişimlerle yırtık bölgesine stent konulmakta ve yırtık ameliyatsız tedavi edilebilmektedir. Tedavi yaklaşımında karar daha çok hastanın klinik durumuna göre verilir. Ameliyat gerekli olan hastalarda, klasik açık cerrahi yöntemi sonrasında hasta birkaç gün yoğun bakım ünitesinde ve bir hafta da hastanede kaldıktan sonra taburcu edilmektedir. Ancak yaşam kaybı riski çok yüksek olan aort yırtılmasında geçen her saatin riski artırdığı göz önüne alınarak hızlı karar verme önem kazanır. Bu, başarıya ulaşmada uygulanacak cerrahi teknik kadar önemlidir" dedi.