Her dönemde kadın kimliğini ispatlamak ve birey olduğunu ERKEKLERE anlatmak zorunda kalan kadınlar, tüm bunların dışında, toplumsal roller ve bu rollerin getirdiği sorumluluklar bakımından da büyük zorluklar yaşıyorlar. Türkiye genelinde kadın olmanın zor olduğunu düşünürsek, İç Anadolu bölgesinde de kolay olmayacağını anlayabiliriz. Kayseri gibi bir şehirde kadın olmak, genellikle geleneksel değerler ve ataerkil yapının baskısı altında kalmak olarak adlandırılabilir.
Ataerkil yapıdaki Türk toplumu tarafından kadınlara yüklenen namus, örf ve anane gibi geleneksel roller, kadınların psikolojik sağlığı üzerinde büyük bir baskı oluşturuyor. Bu rollerin yanı sıra, kadınlar aynı zamanda anne, kardeş ve eş olarak da büyük sorumluluklar taşıyorlar. İş hayatına atılan kadınlar için ise bu yük daha da artıyor. İş ve ev hayatı arasındaki dengeyi kurmaya çalışmak, kadınların üzerindeki stresi ve psikolojik baskıyı artırarak mutsuzluklarını derinleştiriyor.
Bu sorumlulukların en büyük sebebi, kadınların toplumsal rollerinin hafife alınması ve erkeklere biçilen rollerin geçmişten günümüze değişmeden kalmasıdır. Ataerkil zihniyetin devam etmesi, erkeklerin ev içindeki sorumlulukları paylaşma konusundaki eksikliklerini ve bu rollerin değişmemesini pekiştiriyor. Kadınların rolleri gelişip, büyüyüp, değişirken erkekler hala sadece eve ekmek getiren bireyler olarak görülüyor. Bu durum, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaktan kişileri uzaklaştırıyor ve kadınların yükünü artırıyor.
Özellikle ev işi yapan, yemek pişiren ve ortak yaşamın getirdiği sorumlulukları paylaşan erkeklerin toplumda ilahlaştırılması, toplumsal cinsiyet rollerinin ne kadar katı olduğunun bir göstergesi. Bu tür erkekler toplumuzda genellikle, hala, büyük şaşkınlıkla karşılanıyor ve bu durum, kadınların üzerindeki eşitsizlik yükünü alenen gözler önüne seriyor.
Erkeklerin ev içi sorumlulukları paylaşma konusunda daha aktif rol alması, kadınların toplumsal rollerinin hafifletilmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması adına önemli adımlardır. Toplum olarak, kadınların üzerindeki baskıyı azaltmak ve erkeklerin rollerini yeniden tanımlamak için erkeklerin kolaya kaçmaması ve ellerini taşın altına koyarak bu durumun değişmesi için birlikte hareket etmeleri gerekiyor. Çünkü bu, sadece kadınların değil, aynı zamanda toplumun genel mutluluğu ve refahı için de gereklidir.
Erkekler ve kadınlar arasındaki bu eşitsizliğin ortadan kalkması, her iki cinsiyetin de daha sağlıklı, mutlu ve dengeli bir yaşam sürmesini sağlayacak. Ayrıca bu değişim, bireylerin hem evde hem de işte daha tatmin edici ve destekleyici bir yaşam sürmeleri adına atılmış büyük bir adım olacaktır.