Türk edebiyat tarihinde aşkları efsane olmuş beş çift aşık olduğu bilinmektedir. Bunların aşkları dilden dile dolaşarak günümüze kadar gelmiş ama hiç birisi de bir türlü sevdiğine kavuşamamışlar her birinin başından çeşitli olaylar geçmiştir.
Edebiyat tarihinde yazdığına göre bu aşıkları şöyle sıralaya biliriz: Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin, Arzu ile Kamber ve Zeycan ile Asuman. Bir başka rivayete göre Tahir ile Zühre de aşkları efsane olan aşıklar arasında yer almaktadır.
Bu şiirde insan gönlünü sanki sevdiğine kavuşamayan bir aşık olduğunu kabul ederek bütün aşıklara benzemeye çalıştığını ve bir türlü sevdiğine kavuşamadığını dile getirmeye çalıştım
Dört mevsimin hepsinde yaz isten
Hiç sıkıya gelmen her gün naz isten
Hala benden on sekizlik kız isten
Seni taştan taşa çalarım gönül.
Haline bakmadan aşığım dersin
Kimseyi beğenmez Leyla istersin
Çok bencilsin hep kendini seversin
Seni taştan taşa çalarım gönül.
Her akşam eğlence fasıl istersin
Soyu sopu belli asil istersin
Yanmaktan korkarsın Aslı istersin
Seni taştan taşa çalarım gönül.
Bazen olur ben bir Keremim dersin
Başın alıp diyar, diyar gidersin
Sen gördüğün her güzeli seversin
Seni taştan taşa çalarım gönül.
Sen hece seversin Elif seversin
Gerdana dökülmüş zülüf seversin
Bulamazsan kara bağrın döversin
Seni taştan taşa çalarım gönül.
Ben Ferhat’ım dersin dağı delemen
Her zaman ağlarsın hiçte gülemen
Hangi yöne gideceğini bilemen
Seni taştan taşa çalarım gönül.
Çok güzel görürsün çirkin Şirini
Hiç tanımazsın sen aşıkların pirini
Sığ bakarsın göremezsin derini
Seni taştan taşa çalarım gönül.
Zeycan olur Asumanı ararsın
Her geçenden sevdiğini sorarsın
Aslı olsan sen de nara yanarsın
Seni taştan taşa çalarım gönül.
Arzu isen arada bul Kamberi
Dua et de su kaplasın her yeri
Yeter artık fazla gitme ileri
Seni taştan taşa çalarım gönül
Yüzmeyi bilmezsin dalarsın suya
Arzu gibi dönemezsin yuvaya
Kamberim den çıkamazsın yaylaya
Seni taştan taşa çalarım gönül.
Tahir im den Zühre için ölmedin
Gurbet ele gidip geri gelmedin
Sevdin ama kıymetini bilmedin
Seni taştan taşa çalarım gönül
Yanmayı bilmezsin aşkın odunda
Ölemezsin bir cananın yolunda
Canandan da vazgeçersin sonunda
Seni taştan taşa çalarım gönül.
Bir güzel görünce düşen peşine
Zemheride çıkan dağlar başına
Bütün emeklerim gitti boşuna
Seni taştan taşa çalarım gönül.
Azgın sular gibi coşup çağlarsın
İstediğin olmazsa kara bağlarsın
Her güzelin arkasından ağlarsın
Seni taştan taşa çalarım gönül.
Zemheride lale, sümbül gül isten
Kuru yerde çiçek açan dal isten
Yağmur yağmadan coşan sel isten
Seni taştan taşa çalarım gönül.
Asla seçemezsin ak la karayı
Çulun yok istersin köşkü sarayı
Sevgilim zanneden gökteki ay ı
Seni taştan taşa çalarım gönül.
Canda mı keramet yoksa tende mi?
Sen de mi kabahat yoksa bendemi
Söyle Karacaoğlan senin deden mi?
Dur durak bilmeden gezersin gönül.