Anlatırken memleketin hâlını
Güzel diye yazdığımı özledim
Kıymetsiz görerek dünya malını
Hiç kaygısız gezdiğimi özledim.
Dört yanını gezip güzel yurdumun
Göllerinde yüzdüğümü özledim
Hiç ilâcı olmasa da derdimin
Mutluğu sezdiğimi özledim.
Memleketin yaylasında düzünde
Koyun kuzu güttüğümü özledim
Gül açardı insanların yüzünde
Güler iken gördüğümü özledim.
Bey babamın harçlık diye verdiği
Beş parayı meteliği özledim
Yaşlı anamın hazınlığı serdiği
Biraz küflü çökeleği özledim.
Belki çok köy vardı yolsuz okulsuz
Çarşıda gezerdim parasız pulsuz
Irmaklar akardı kötü kokusuz
O çocukluk yıllarımı özledim.
Yaylalarda lâle sümbül derdiğim
Derelerde ottan sepet ördüğüm
Sevdiğime ayna tarak verdiğim
Ben o gençlik yıllarımı özledim.
Ekini biçip de güne sermeyi
Ekinin sapından urgan örmeyi
Taşlı düven ile harman sürmeyi
Katırlarla yük çekmeyi özledim.
Bahçenin arkına su toplamayı
Türlü bahaneyle yar yoklamayı
Sevgili elinden gül koklamayı
Dertsiz geçen günlerimi özledim.
Anamın soğan ekmek koyduğu
Bir ekmekle beş kişinin doyduğu
Üç kişinin bir soğanı soyduğu
Kuru yavan azığımı özledim.
Tüm dertleri yüreğime attığım
Çerçilik yaparak sakız sattığım
Beş liraya amelelik yaptığım
O perişan hallerimi özledim.
Gurbette başladım ben okumaya
Ömrüm tükenirdi gün saya saya
Tatilde köyüme giderdim yaya
Öğrencilik yıllarımı özledim
Yaylaya kurduğum kara çadırı
Kara taştan yaptığımız tandırı
Koyun otlattığım yaylayı kırı
Delialinin dağlarını özledim.
Bakar iken hayallere daldığım
Çoğu zaman saatlerce kaldığım
Ucuz diye ders kitabı aldığım
Kitap satan sahafları özledim.
Yağmur suyu ile dolan göleği
Yüz liraya doldurduğum fileyi
Tezgâhtaki kasa ile seleyi
Nimet dolu pazarları özledim.
Bizi aç bıraktı diye kızdığım
Her fırsatta aleyhine yazdığım
Düşsün diye kuyusunu kazdığım
Demirel’i, Ecevit’i özledim