Söylesem de inanmadın sözüme
Kor ateşler attın benim özüme
Bütün kapıları çarptın yüzüme
Dilerim gün yüzü görme muhannet.
Selam verdim selamımı almadın
Bir kez olsun hatırımı sormadın
Merhem çalıp yaralarım sarmadın
Dünyadan muradın alma muhannet.
Kapına gelince beni dilenci sandın
Bana değil sen el sözüne inandın
Kıyamet kopsa da bitmez inadın
Garibana düşman mısın muhannet.
Bir çırpıda attın bütün bağları
Sen mi değiştirdin geçmiş çağları
Sanki sen yarattın büyük dağları
Kasım kasım kasılırsın muhannet.
Böbürlenme malım mülküm var diye
Şunu bil ki bunlar haktan hediye
Sana vermiş kullarıma da ver diye
Sen kendini ne zannettin muhannet.
Dünyada ölüm var iyi bil bunu
Düşün de hatırla doğduğun günü
Çıplak geldin el kapattı üstünü
Bir gün geri çıplak giden muhannet.
Sakın kerameti kendinden bilme
Bir düşkün görürsen haline gülme
Dilerim Allah’tan çok çabuk ölme
Sürüm sürüm sürünesin muhannet.
Ne kadar söylesen söz geçmez dağa
Bu dünyada pek güvenme varlığa
Bir gün sen de düşer isen yokluğa
Tutunacak dal bulama muhannet.
Dur artık deyince çıkarsın dama
Diktiğin sökükler tutmasın yama
Düşerken tutacak bir el bulama
Kıyamete kadar sürün muhannet.
Dilerim yaktığın ocak tütmesin
Başından dert bela asla gitmesin
Bulduğun ilaçlar fayda etmesin
Kapı kapı çare ara muhannet.
Hayır görme malı mülkü bulsan da
Su bulama ateşlerde yansan da
Bülbül olup gül dalına konsan da
Kokusunu duymayasın muhannet.
Gerçek sanan hayallere dalıp da
Karunu düşünüp edersin gıpta
Bir lokma ekmeğe muhtaç kalıp da
Kapı kapı dilenesin muhannet.
Şükür yok zikir yok doymazsın mala
Bir lokma vermezsin fakir bir kula
Yalvarsam yakarsam gelmezsin yola
Malın olsun kendin doyma muhannet.
Allame zanneden kendi kendini
Maske takıp değiştirirsin şeklini
Hiç bir zaman belli etmen rengini
Samanlıkta su yürütün muhannet.
Hiç memnun olmadın kendi halinden
Bir hayırlı kelam çıkmaz dilinden
Rifat da çok çekti senin elinden
Ömür boyu doymayasın muhannet.