DEMOKRASİNİN vazgeçilmez unsurlarından ikisi de iktidar ve muhalefettir. İktidar olmazsa muhalefet olmaz muhalefet olmazsa iktidar olmaz. Birisi yoksa diğerinin olmasının adına da demokrasi denmez başka şeyler denir.
Belki diyeceksiniz ki kardeşim sen kime demokrasi dersi veriyorsun biz zaten biliyoruz hele ülkeyi yönetmeye talip olan siyasiler bunu daha iyi biliyorlar. Sen işine bak diyeceksiniz.
Ama işin özü bu değil. Günümüzde birçok vatandaş ve siyasetçi bunun bilmeden bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Bir defa muhalif olmak düşman olmak hiç değildir. Demokrasilerde siyasilerin bir bölümü iktidar olur icraat yaparlar diğer bir kısmı da muhalefet olur kamu adına iktidarı denetleme görevi yaparlar.
Denetleme görevi yapan muhalefet iktidarın yanlışlarını dile getirir kendince de neyin doğru olduğunu söyler iktidarın yanlışını düzeltmesini ister.
Demokrasinin gereği var olan partilerde de parti içi muhalefet vardır. Mevcut yönetime karşı olanlar yönetimdeki arkadaşlarının yaptıkları yanlışları dile getirip doğrusunu yapmasını isterler doğrusunu söyleyerek kendilerinin neden yönetime talip olduklarını söylemiş olurlar. Bunlar da birbirlerine düşman olamazlar. Yönetimdekiler ne kadar o partinin mensubu ise muhalefettekiler de o kadar o partinin mensubu olma ve yönetime talip olma hakkına sahiptir.
Her ne hikmetse bizde bu hiçbir zaman böyle olmamıştır. İktidardakiler muhalefeti muhalefettekiler de iktidarı düşman bilirler ve bütün söylemlerini davranışlarını bu düşmanlık üzerine kurup toplumun da ayrışmasına sebep olurlar. Hele şu son dönemlerde bu düşmanlık iyice su yüzüne çıkmıştır.
Demokrasinin unsurlarından bir başkası da seçimdir. Devlet yönetimi içinde seçimler yapılır parti yönetimleri içinde seçim yapılır. Her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı da bu seçimlerde aday olma hakkına sahiptir.
Seçimler bitince de herkes kendine düşen görevi yapmak durumundadır. Hele parti için demokrasilerde bir birine düşman olmak hiç de hoş olan bir davranış değildir. Kaybeden tarafın kazanana saygı duyması ve kabullenmesi gerektiği unutulur günlerce aylarca her iki tarafta bir birine düşman gibi davranırlar.
Bunun son örneklerinden birisi de CHP Kayseri İl Teşkilatı’nda yaşandı. Görevdeki İl Başkanı aday adayı olmak için partisindeki görevinden istifa edince yerine tüzük gereği mevcut yönetim kurulu bir başkan seçti. Bunun üzerine bu duruma saygı göstermesi gerekirken muhalif olan herkes ayağa kalkıp biz bu başkanı istemiyoruz tanımıyoruz diye bağırmaya başladılar. Bununla da yetinmeyip seçilen başkana muhalif olan ilçe başkanları toplanıp defalarca Ankara’ya parti genel merkezine gidip geldiler ve neticesinde yönetimin CHP İl Başkanı olarak seçtiği Adil Demir genel merkez tarafından onaylandı ve görevine devam etmeye başladı.
CHP’nin yeni Başkanı Adil Demir nezaket gereği Kayseri Gazeteciler Cemiyeti adına Başkan Metin Kösedağ’ı ziyaret ederek bir süre görüştüler. Bu görüşmeye bende katıldım. Yeni Başkan Adil beyle tanışıp bir süre sohbet ettik.
Ziyaret sırasında yapacaklarını anlatan Adil Demir bir soru üzerine verdiği cevapta “Ben işlerim gereği yönetimde iken partiye belki de sık gelip gitmemiş olabilirim. Ama ben CHP’liyim ve bu partiye gönül vermiş hizmeti geçmiş birisiyim. Yönetim kurulu üyesi arkadaşlarım beni il başkanı olarak seçtiler ben gücümün yettiği kadarıyla partime hizmet etmeye çalışacağım. Muhalif arkadaşlarımı da olmayan arkadaşlarımı da kucaklamak ve onlarla birlikte çalışmak istiyordum. Şu durumda muhalif olan İlçe Başkanı arkadaşlarıma da saygı duyarım. Çünkü demokrasinin gereği budur. Ama onların da bana saygı duymaları gerekir. Bu çerçevede hareket edersek zamanla aramızda bir problem olacağına inanmıyorum zamanla her şey düzelecektir” şeklinde konuştu.
İşte demokrasi bu diyorum ve bir vatandaş olarak CHP’nin yeni başkanının bu anlayışından ötürü kutluyor ve yeni görevinin hayırlı olmasını diliyorum.
Ayrıca her siyasinin de demokrasiyi özümsemesi muhalefet olmanın düşmanlık olmadığını unutmamasını da diliyorum.